بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ثُمَّ دَمَّرۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ ١٣٦

Sonra diğerlerini tedmir eyledik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra diğerlerini yerle bir etmiştik.

– İbni Kesir

Sonra da diğerlerini yok ettik.

– Diyanet İşleri

Sonra biz diğerlerini kökünden helak etdik.

– Hasan Basri Çantay

Sonra diğerlerini yok etmiştik.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّكُمۡ لَتَمُرُّونَ عَلَيۡهِم مُّصۡبِحِينَ ١٣٧

Ve siz elbette onlara uğrar ve üzerinden geçerseniz, sabahleyin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu siz, sabahleyin onlara uğrar üzerlerinden geçersiniz.

– İbni Kesir

(137-138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?

– Diyanet İşleri

(137-138) Elbet siz de sabah ve akşam onlar (ın yurdların) a uğruyorsunuz. Haalâ akıllanmayacak mısınız?.

– Hasan Basri Çantay

Ey insanlar! Sabahleyin onların yanından geçip gidiyorsunuz.

– Seyyid Kutub

وَبِٱلَّيۡلِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ ١٣٨

Ve geceleyin, ya akıl edip de düşünmez misiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Geceleyin de. Hala akletmez misiniz?

– İbni Kesir

(137-138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?

– Diyanet İşleri

(137-138) Elbet siz de sabah ve akşam onlar (ın yurdların) a uğruyorsunuz. Haalâ akıllanmayacak mısınız?.

– Hasan Basri Çantay

Ve geceleyin. Düşünmüyor musunuz?

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ١٣٩

Şüphesiz Yunüs de o mürselînden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Yunus da peygamberlerdendi.

– İbni Kesir

Şüphesiz Yûnus da peygamberlerdendi.

– Diyanet İşleri

Yunus da hiç şübhesiz gönderilen peygamberlerdendi.

– Hasan Basri Çantay

Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.

– Seyyid Kutub

إِذۡ أَبَقَ إِلَى ٱلۡفُلۡكِ ٱلۡمَشۡحُونِ ١٤٠

Hani bir vakit dolu gemiye kaçmıştı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.

– İbni Kesir

Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti.

– Diyanet İşleri

Hani o, dolu bir gemiye kaçmışdı.

– Hasan Basri Çantay

Dolu bir gemiye kaçmıştı.

– Seyyid Kutub

فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ ٱلۡمُدۡحَضِينَ ١٤١

Kur'a çekmişti de kaydırılanlardan olmuştu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kur'a çekmişti de yenilenlerden olmuştu.

– İbni Kesir

Gemidekilerle kur’a çekmiş ve kaybedenlerden olmuştu.

– Diyanet İşleri

Derken kur'a çekmiş (ler) di de mağlûblardan olmuşdu.

– Hasan Basri Çantay

Gemide olanlar arasında kura çekilmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebepten denize atılmıştı.

– Seyyid Kutub

فَٱلۡتَقَمَهُ ٱلۡحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٞ ١٤٢

Derken kendisi balık yuttu melâmette idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yenilgiye uğramışken, bir balık yutmuştu onu.

– İbni Kesir

Böylece, Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu.

– Diyanet İşleri

O, kınanmış bir halde iken kendisini hemen balık yutmuşdu.

– Hasan Basri Çantay

Yunus kendini kınarken, balık onu yutmuştu.

– Seyyid Kutub

فَلَوۡلَآ أَنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلۡمُسَبِّحِينَ ١٤٣

Eğer çok tesbih edenlerden olmasa idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer o, tesbih edenlerden olmasaydı.

– İbni Kesir

(143-144) Eğer o, Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.

– Diyanet İşleri

Eğer çok tesbîh edenlerden olmasaydı,

– Hasan Basri Çantay

Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı.

– Seyyid Kutub

لَلَبِثَ فِي بَطۡنِهِۦٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ ١٤٤

Her halde ba'solunacakları güne kadar onun karnında kalırdı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tekrar diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalacaktı.

– İbni Kesir

(143-144) Eğer o, Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.

– Diyanet İşleri

Her halde (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalıb gitmişdi.

– Hasan Basri Çantay

İnsanların yeniden dirileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.

– Seyyid Kutub

۞ فَنَبَذۡنَٰهُ بِٱلۡعَرَآءِ وَهُوَ سَقِيمٞ ١٤٥

Hemen biz onu alana attık hasta idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rahatsız bir halde iken Biz, onu açıklık bir yere attık.

– İbni Kesir

Derken biz onu hasta bir hâlde sahile attık.

– Diyanet İşleri

İşte biz onu, kendisi de hasta olarak, açık bir yere (çıkarıb) bırakdık.

– Hasan Basri Çantay

Biz de onu halsiz bir durumda ağaçsız çıplak bir yere attık.

– Seyyid Kutub

وَأَنۢبَتۡنَا عَلَيۡهِ شَجَرَةٗ مِّن يَقۡطِينٖ ١٤٦

Ve üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onun için geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.

– İbni Kesir

Üzerine geniş yapraklı bir ağaç bitirdik.

– Diyanet İşleri

Üzerine sakı olmayan cinsden (gölgelik) bir nebat bitirdik.

– Hasan Basri Çantay

Üzerine gölge yapması için geniş yapraklı bitki yetiştirdik.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu