بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

بِمَا غَفَرَ لِى رَبِّى وَجَعَلَنِى مِنَ ٱلْمُكْرَمِينَ ﴿٢٧

Rabbim bana ne mağrifet buyurdu. Beni ikram olunan kullarından kıldı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbımın beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını.

— İbni Kesir

(26-27) (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!” dedi.

— Diyanet İşleri

«Rabbimin beni yarlığadığını, beni (cennetle) ikram edilenlerden kıldığını».

— Hasan Basri Çantay

Rabb'imin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını dedi.

— Seyyid Kutub

وَمَآ أَنزَلْنَا عَلَىٰ قَوْمِهِۦ مِنۢ بَعْدِهِۦ مِن جُندٍ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَمَا كُنَّا مُنزِلِينَ ﴿٢٨

Arkasından ise kavminin üzerine Semâ’dan bir ordu indirmedik indirecek de değildik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan sonra kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, zaten indirecek de değildik.

— İbni Kesir

Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.

— Diyanet İşleri

Ondan sonra kavminin üzerine gökden hiçbir ordu indirmedik, indiriciler de değildik.

— Hasan Basri Çantay

Ondan sonra, kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, zaten indirecek te değildik.

— Seyyid Kutub

إِن كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَٰحِدَةً فَإِذَا هُمْ خَٰمِدُونَ ﴿٢٩

O yalnız bir sayha oldu derhal sönüverdiler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sadece, bir tek çığlık oldu. Ve onlar hemen sönüp gittiler.

— İbni Kesir

Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.

— Diyanet İşleri

(Onların yakalanması, yahud ukuubeti) birtek sayhadan başka (bir şeyle) değildi. Artık hemen sönü (b gidi) verenler (oldular).

— Hasan Basri Çantay

Sadece korkunç bir ses oldu, hemen sönüp gittiler.

— Seyyid Kutub

يَٰحَسْرَةً عَلَى ٱلْعِبَادِۚ مَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ ﴿٣٠

Ey! ne hasret o kullara ki kendilerine her gelen Resul ile mutlaka istihzâ ediyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yazıklar olsun o kullara ki; kendilerine bir peygamber gelmeyedursun onu hemen alaya alırlardı.

— İbni Kesir

Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar.

— Diyanet İşleri

Ey kulların üzerine (çöken büyük) hasret (ve nedamet, hazır ol! Çünkü) onlar kendilerine herhangi bir peygamber (ve elçi) gelmeye dursun, ille onunla istihza ederlerdi.

— Hasan Basri Çantay

Yazık şu kullara! Kendilerine hangi elçi gelse, onu alaya alıyorlardı.

— Seyyid Kutub

أَلَمْ يَرَوْاْ كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّنَ ٱلْقُرُونِ أَنَّهُمْ إِلَيْهِمْ لَا يَرْجِعُونَ ﴿٣١

Baksalar a kendilerinden evvel ne kadar karınlar helâk etmişiz, onlar hiç onlara dönüp gelmiyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Görmüyorlar mı ki; kendilerinden önce nice nesilleri helak ettik. Ve onlar, bir daha kendilerine dönemezler.

— İbni Kesir

Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi?

— Diyanet İşleri

Kendilerinden evvel nice nesilleri helâk etdiğimiz, bunların birdaha onlara dönmez (ümmet) ler olduklarını (müşrikler) gör (ür gibi bil) mediler mi?

— Hasan Basri Çantay

Görmediler mi kendilerinden önce nice nesilleri yok ettik. Onlar bir daha kendilerine dönüp gelmezler.

— Seyyid Kutub

وَإِن كُلٌّ لَّمَّا جَمِيعٌ لَّدَيْنَا مُحْضَرُونَ ﴿٣٢

Ancak hepsi toplanıp bizim kıtımıza ihzar edilmişlerdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hepsi de muhakkak toptan huzurumuza getirileceklerdir.

— İbni Kesir

Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır.

— Diyanet İşleri

(Onların) hepsi de, muhakkak, toptan bizim karşımıza ihzaaren getirilmişlerdir (getirileceklerdir).

— Hasan Basri Çantay

Hepsi toplandığı zaman huzurumuza getirileceklerdir.

— Seyyid Kutub

وَءَايَةٌ لَّهُمُ ٱلْأَرْضُ ٱلْمَيْتَةُ أَحْيَيْنَٰهَا وَأَخْرَجْنَا مِنْهَا حَبًّا فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ ﴿٣٣

Hem bir âyettir onlara ölü arz: biz ona hayat verdik ve ondan habbeler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ölü toprak, onlar için bir ayettir. Biz, onu dirilttik ve ondan taneler çıkardık, ondan yemektedirler.

— İbni Kesir

Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz, onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler.

— Diyanet İşleri

Ölü toprak — ki biz onu canlandırdık. İçinden dâne (ler) çıkardık da ondan yeyip duruyorlar — onlar için bir ibret (bir delîl) dir.

— Hasan Basri Çantay

Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu dirilttik, ondan taneler çıkarırız da ondan yerler.

— Seyyid Kutub

وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّٰتٍ مِّن نَّخِيلٍ وَأَعْنَٰبٍ وَفَجَّرْنَا فِيهَا مِنَ ٱلْعُيُونِ ﴿٣٤

Ve onda cennetler yaptık; hurma bahçeleri, üzüm bağları, neler! İçlerinde kaynaklar akıttık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve orada hurmadan, üzümlerden bahçeler var ettik. Orada pınarlar fışkırttık.

— İbni Kesir

(34-35) Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

— Diyanet İşleri

Biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından nice bostanlar yapdık. İçlerinde pınarlardan (nicesini) fışkırtdık,

— Hasan Basri Çantay

Orada hurma ve üzüm bahçeleri yarattık; orada çeşmeler akıttık.

— Seyyid Kutub

لِيَأْكُلُواْ مِن ثَمَرِهِۦ وَمَا عَمِلَتْهُ أَيْدِيهِمْۖ أَفَلَا يَشْكُرُونَ ﴿٣٥

Yesinler diye mahsulünden ve kendi ellerinin mamulâtından, halâ şükretmiyecekler mi?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki, ürününden ve ellerinin emeğinden yesinler. Hala şükretmezler mi?

— İbni Kesir

(34-35) Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

— Diyanet İşleri

(Allahın yaratdığı) mahsulden ve kendi ellerinin yapdıklarından yemeleri için. Haalâ şükretmeyecekler mi?

— Hasan Basri Çantay

Ki, onun ürününden ve ellerinin emeğinden yesinler. Hala şükretmiyorlar mı?

— Seyyid Kutub

سُبْحَٰنَ ٱلَّذِى خَلَقَ ٱلْأَزْوَٰجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنۢبِتُ ٱلْأَرْضُ وَمِنْ أَنفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ ﴿٣٦

Tenzih o yaratan Sübhân’a bütün o çiftleri, hepsini, Arz’ın bitirdiklerinden ve kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri neler, nelerden

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri şeylerden, bütün çiftleri yaratanı tenzih ederiz.

— İbni Kesir

Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.

— Diyanet İşleri

Yerin bitirmekde olduğu şeylerden, (insanların) kendilerinden ve daha bilemeyecekleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allahın şânı ne kadar yücedir,) münezzehdir!

— Hasan Basri Çantay

Allah ne yücedir ki, toprağın bitirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden olan bütün çiftleri yaratmıştır.

— Seyyid Kutub

وَءَايَةٌ لَّهُمُ ٱلَّيْلُ نَسْلَخُ مِنْهُ ٱلنَّهَارَ فَإِذَا هُم مُّظْلِمُونَ ﴿٣٧

Bir âyet de onlara gece, ondan gündüzü soyarız bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gece de onlar için bir ayettir. Gündüzü ondan sıyırırız da karanlıkta kalıverirler.

— İbni Kesir

Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.

— Diyanet İşleri

Gece de onlar için bir âyetdir. Biz ondan gündüzü sıyırıb çıkarırız. Bir de bakarlar ki karanlığa girmişlerdir onlar.

— Hasan Basri Çantay

Gecede onlar için bir delildir. Gündüzü ondan soyup alırız, birden onlar karanlıkta kalıverirler.

— Seyyid Kutub

AYARLAR