بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَجَآءَ مِنۡ أَقۡصَا ٱلۡمَدِينَةِ رَجُلٞ يَسۡعَىٰ قَالَ يَٰقَوۡمِ ٱتَّبِعُواْ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ٢٠

O esnada şehrin tâ ucundan bir er koşarak geldi, ey hemşerilerim: dedi: uyun o gönderilen Resuller’e.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şehrin ötebaşından bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: Ey kavmim; gönderilmiş bulunan elçilere uyun.

– İbni Kesir

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun.”

– Diyanet İşleri

O şehrin en uc (kenar) ından koşarak bir adam geldi. «Ey kavmim, dedi, uyun o gönderilmiş olanlara».

– Hasan Basri Çantay

Kentin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: «Ey kavmim, elçilere uyun» dedi.

– Seyyid Kutub

ٱتَّبِعُواْ مَن لَّا يَسۡـَٔلُكُمۡ أَجۡرٗا وَهُم مُّهۡتَدُونَ ٢١

Uyun sizden bir ecir istemiyen o zatlara ki onlar hidayete ermişlerdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizden hiç bir ücret istemeyenlere uyun. Onlar, hidayete erdirilmişlerdir.

– İbni Kesir

“Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir.”

– Diyanet İşleri

«Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o kimselere. Onlar hidâyete ermiş (zâtler) dir».

– Hasan Basri Çantay

Sizden bir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.

– Seyyid Kutub

وَمَالِيَ لَآ أَعۡبُدُ ٱلَّذِي فَطَرَنِي وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ ٢٢

Hem neyime kulluk etmeyeyim ben, o beni yaradana? Hep de döndürülüp ona götürüleceksiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ben, beni yaratmış olana neden kulluk etmeyeyim? Siz de O'na döndürüleceksiniz.

– İbni Kesir

“Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca O’na döndürüleceksiniz.”

– Diyanet İşleri

«Ben, beni yaratana neden kulluk etmeyecekmişim? Siz (hepiniz) ancak Ona döndürü (lüb götürü) leceksiniz».

– Hasan Basri Çantay

Ben niçin beni yaratana kulluk etmeyeyim? Sizde O'na döndürüleceksiniz.

– Seyyid Kutub

ءَأَتَّخِذُ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةً إِن يُرِدۡنِ ٱلرَّحۡمَٰنُ بِضُرّٖ لَّا تُغۡنِ عَنِّي شَفَٰعَتُهُمۡ شَيۡـٔٗا وَلَا يُنقِذُونِ ٢٣

Hiç, ben ondan başka mabudlar mı tutarım? Eğer o Rahman bana bir keder irâde buyurursa onların şefaati benden yana hiç bir şeye yaramaz ve Ben-î kurtaramazlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ben, O'ndan başka tanrılar mı edinirim? Eğer Rahman bana bir zarar vermek isterse; onların şefaatı bana hiç bir fayda sağlamaz ve beni kurtarmaz da.

– İbni Kesir

“O’nu bırakıp da başka ilâhlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar.”

– Diyanet İşleri

«Ben Ondan başka Tanrılar edinir miyim? Eğer O çok esirgeyici (Allah) bana bir zarar (yapmak) dilerse onların (iddia etdiğiniz) şefaati bana hiçbir şeyle fâide vermez. Onlar beni asla kurtaramazlar».

– Hasan Basri Çantay

Onu bırakıp da tanrılar edinir miyim? Eğer rahman olan Allah bana bir zarar vermek isterse, o tanrıların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve onlar beni kurtaramazlar.

– Seyyid Kutub

إِنِّيٓ إِذٗا لَّفِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٍ ٢٤

Şüphesiz ben o vakit açık bir dalâl içindeyim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O takdirde ben de gerçekten apaçık bir sapıklık içerisinde olurum.

– İbni Kesir

“O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.”

– Diyanet İşleri

«Şübhesiz ben o takdîrde mutlak apaçık bir sapıklık içindeyim (demek) dir».

– Hasan Basri Çantay

O takdirde apaçık bir sapıklık içinde olurum.

– Seyyid Kutub

إِنِّيٓ ءَامَنتُ بِرَبِّكُمۡ فَٱسۡمَعُونِ ٢٥

Haberiniz olsun ki ben Rabb’inize iman getirdim, gelin dinleyin beni.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki ben, Rabbınıza inandım. Artık beni dinleyin.

– İbni Kesir

“Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!”

– Diyanet İşleri

«Gerçek, ben Rabbinize îman etdim. İşte bunu benden duyun».

– Hasan Basri Çantay

Şüphesiz ben Rabb'inize inandım, beni dinleyin.

– Seyyid Kutub

قِيلَ ٱدۡخُلِ ٱلۡجَنَّةَۖ قَالَ يَٰلَيۡتَ قَوۡمِي يَعۡلَمُونَ ٢٦

Denildi ki: haydi gir cennete! Keşke, dedi, nolurdu kavmım bilselerdi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cennete gir, denilince, dedi ki: Keşki kavmim bilir olsaydı;

– İbni Kesir

(26-27) (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!” dedi.

– Diyanet İşleri

(Ona): «gir cennete denildi. (O da) «Nolurdu, dedi, kavmim bilselerdi»,

– Hasan Basri Çantay

O'na «cennete gir» denilince «Keşke kavmim bilseydi.»

– Seyyid Kutub

بِمَا غَفَرَ لِي رَبِّي وَجَعَلَنِي مِنَ ٱلۡمُكۡرَمِينَ ٢٧

Rabbim bana ne mağrifet buyurdu. Beni ikram olunan kullarından kıldı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbımın beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını.

– İbni Kesir

(26-27) (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!” dedi.

– Diyanet İşleri

«Rabbimin beni yarlığadığını, beni (cennetle) ikram edilenlerden kıldığını».

– Hasan Basri Çantay

Rabb'imin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını dedi.

– Seyyid Kutub

۞ وَمَآ أَنزَلۡنَا عَلَىٰ قَوۡمِهِۦ مِنۢ بَعۡدِهِۦ مِن جُندٖ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَمَا كُنَّا مُنزِلِينَ ٢٨

Arkasından ise kavminin üzerine Semâ’dan bir ordu indirmedik indirecek de değildik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan sonra kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, zaten indirecek de değildik.

– İbni Kesir

Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.

– Diyanet İşleri

Ondan sonra kavminin üzerine gökden hiçbir ordu indirmedik, indiriciler de değildik.

– Hasan Basri Çantay

Ondan sonra, kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, zaten indirecek te değildik.

– Seyyid Kutub

إِن كَانَتۡ إِلَّا صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ فَإِذَا هُمۡ خَٰمِدُونَ ٢٩

O yalnız bir sayha oldu derhal sönüverdiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sadece, bir tek çığlık oldu. Ve onlar hemen sönüp gittiler.

– İbni Kesir

Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.

– Diyanet İşleri

(Onların yakalanması, yahud ukuubeti) birtek sayhadan başka (bir şeyle) değildi. Artık hemen sönü (b gidi) verenler (oldular).

– Hasan Basri Çantay

Sadece korkunç bir ses oldu, hemen sönüp gittiler.

– Seyyid Kutub

يَٰحَسۡرَةً عَلَى ٱلۡعِبَادِۚ مَا يَأۡتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ ٣٠

Ey! ne hasret o kullara ki kendilerine her gelen Resul ile mutlaka istihzâ ediyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yazıklar olsun o kullara ki; kendilerine bir peygamber gelmeyedursun onu hemen alaya alırlardı.

– İbni Kesir

Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar.

– Diyanet İşleri

Ey kulların üzerine (çöken büyük) hasret (ve nedamet, hazır ol! Çünkü) onlar kendilerine herhangi bir peygamber (ve elçi) gelmeye dursun, ille onunla istihza ederlerdi.

– Hasan Basri Çantay

Yazık şu kullara! Kendilerine hangi elçi gelse, onu alaya alıyorlardı.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu