بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَسۡـَٔلُكَ ٱلنَّاسُ عَنِ ٱلسَّاعَةِۖ قُلۡ إِنَّمَا عِلۡمُهَا عِندَ ٱللَّهِۚ وَمَا يُدۡرِيكَ لَعَلَّ ٱلسَّاعَةَ تَكُونُ قَرِيبًا ٦٣

O nâs sana saatten soruyor, de ki: onun ilmi Allah’ın nezdindedir ve ne bilirsin belki o saat yakında olur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İnsanlar sana kıyametten sorarlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah katındadır. Ne bilirsin, belki de o saat yakında oluverir.

– İbni Kesir

İnsanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki: “Onun ilmi ancak Allah katındadır.” Ne bilirsin, belki de kıyamet yakında gerçekleşir.

– Diyanet İşleri

İnsanlar sana o saati (n ne zaman kopacağını) sorarlar. De ki: «Onun ilmi ancak Allahın nezdindedir. Ne bilirsin, belki de o saat yakın (bir zamanda) olacakdır».

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed! İnsanlar senden kıyametin zamanını soruyorlar. De ki: «Onun bilgisi Allah katındadır, ne bilirsin, belki de zaman yakındır.»

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱللَّهَ لَعَنَ ٱلۡكَٰفِرِينَ وَأَعَدَّ لَهُمۡ سَعِيرًا ٦٤

Şu muhakkak ki Allah kâfirleri lânetlemiş ve onlara bir çılgın ateş hazırlamıştır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Allah; kafirleri la'netlemiştir. Ve onlara çılgın alevler hazırlamıştır.

– İbni Kesir

Şüphesiz Allah, kâfirlere lânet etmiş ve onlara alevli bir ateş hazırlamıştır.

– Diyanet İşleri

Şu muhakkak ki Allah kâfirleri rahmetinden koğmuş, onlara çılgın bir ateş hazırlamışdır.

– Hasan Basri Çantay

Allah kafirlere lanet etmiş ve onlar için çılgın bir ateş hazırlamıştır.

– Seyyid Kutub

خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۖ لَّا يَجِدُونَ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرٗا ٦٥

Onda muhalled kalırlar ve ne bir veliy bulabilirler ne de bir nasîr.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada temelli kalırlar, ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulamazlar.

– İbni Kesir

Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır.

– Diyanet İşleri

Kendileri orada ebedî kalıcı olarak. Onlar ne bir yâr, ne de bir yardımcı bulmayacaklardır.

– Hasan Basri Çantay

Orada ebedi olarak kalacaklar kendilerini koruyacak ne bir dost, ne bir yardımcı bulamayacaklardır.

– Seyyid Kutub

يَوۡمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمۡ فِي ٱلنَّارِ يَقُولُونَ يَٰلَيۡتَنَآ أَطَعۡنَا ٱللَّهَ وَأَطَعۡنَا ٱلرَّسُولَا۠ ٦٦

O gün yüzleri ateşte çevirilirken ah derler: ah ne olurdu bizler Allah’a itaat edeydik, Peygamber’e itaat edeydik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün, yüzleri ateşte çevrilirken; ne olurdu keşki Allah'a itaat etseydik, peygambere de itaat etseydik, derler.

– İbni Kesir

Yüzlerinin ateşte bir yandan bir yana döndürüleceği gün, “Keşke Allah’a ve Resûl’e itaat edeydik” diyecekler.

– Diyanet İşleri

O gün yüzleri ateş evrilib çevrilirken: «Eyvah bize! Keşki Allaha itaat etseydik, peygambere itaat etseydik» diyeceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

Yüzleri ateşe çevrildiği gün: «Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke Peygambere itaat etseydik» derler.

– Seyyid Kutub

وَقَالُواْ رَبَّنَآ إِنَّآ أَطَعۡنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَآءَنَا فَأَضَلُّونَا ٱلسَّبِيلَا۠ ٦٧

Ya Rabbena, demektedirler: doğrusu bizler beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve dediler ki: Rabbımız; biz büyüklerimize ve yöneticilerimize itaat etmiştik. Onlar da bizi yoldan saptırdılar.

– İbni Kesir

Yine şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.”

– Diyanet İşleri

(Onlara tabî olanlar da o gün): «Ey Rabbimiz, hakıykat biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk. Onlar da bizi yoldan sapdırdılar» demişlerdir (diyeceklerdir).

– Hasan Basri Çantay

«Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırdılar» derler.

– Seyyid Kutub

رَبَّنَآ ءَاتِهِمۡ ضِعۡفَيۡنِ مِنَ ٱلۡعَذَابِ وَٱلۡعَنۡهُمۡ لَعۡنٗا كَبِيرٗا ٦٨

Ya Rabbena onlara azâbın iki katlısını ver ve kendilerini büyük bir lânet ile lânetle.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbımız; onlara, azabdan iki kat ver. Ve onları büyük bir la'netle la'netle.

– İbni Kesir

“Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânete uğrat.”

– Diyanet İşleri

«Ey Rabbimiz, onlara azâbdan iki katını ver. Onları büyük bir lâ'netle rahmetinden koğ».

– Hasan Basri Çantay

«Rabbimiz! Onlara iki kat azab ver ve onları büyük bir lanetle rahmetinden kov!»

– Seyyid Kutub

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ ءَاذَوۡاْ مُوسَىٰ فَبَرَّأَهُ ٱللَّهُ مِمَّا قَالُواْۚ وَكَانَ عِندَ ٱللَّهِ وَجِيهٗا ٦٩

Ey o bütün iman edenler! Sizler o, Musâ’ya ezâ edenler gibi olmayıp, ezâ ettiler de Allah, onu onların dediklerinden tebrie etti temize çıkardı, o, Allah yanında yüzlü idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler: Musa'ya eziyet vermiş olanlar gibi olmayın. Nitekim Allah, onu söyledikleri şeyden uzak tutmuştu. Ve o, Allah katında değerli idi.

– İbni Kesir

Ey iman edenler! Siz Mûsâ’ya eziyet eden kimseler gibi olmayın. Nihayet Allah onu onların dediklerinden temize çıkarmıştı. Mûsâ, Allah katında itibarlı bir kimse idi.

– Diyanet İşleri

Ey îman edenler, siz de Musâyi incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah indinde yüzlü (i'tibarlı bir zât) idi.

– Hasan Basri Çantay

Ey inananlar! Siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Allah onu, onların dedikleri şeyden temize çıkardı. O Allah'ın yanında gözde, itibarlı bir kul idi.

– Seyyid Kutub

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَقُولُواْ قَوۡلٗا سَدِيدٗا ٧٠

Ey o bütün iman edenler Allah’dan korkun ve sağlam söz söyleyin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler; Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin.

– İbni Kesir

(70-71) Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.

– Diyanet İşleri

Ey îman edenler, Allahdan korkun ve sözü doğru söyleyin.

– Hasan Basri Çantay

Ey inananlar! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin.

– Seyyid Kutub

يُصۡلِحۡ لَكُمۡ أَعۡمَٰلَكُمۡ وَيَغۡفِرۡ لَكُمۡ ذُنُوبَكُمۡۗ وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَقَدۡ فَازَ فَوۡزًا عَظِيمًا ٧١

Ki işinizi yoluna koysun ve günahlarınıza mağrifet buyursun, her kim de Allah’a ve Resulü’ne ittat ederse o hakikaten büyük murada ermiştir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki O da işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Rasulüne itaat ederse; gerçekten büyük bir kurtuluşla kurtulmuştur

– İbni Kesir

(70-71) Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.

– Diyanet İşleri

Ki (Allah) işlerinizi iyiye götürsün ve günâhlarınızı yarlığasın. Kim Allaha ve resulüne itaat ederse muhakkak ki en büyük kurtuluşla kurtulmuşdur o.

– Hasan Basri Çantay

Ki Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, şüphesiz büyük bir kurtuluşa ermiş olur.

– Seyyid Kutub

إِنَّا عَرَضۡنَا ٱلۡأَمَانَةَ عَلَى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱلۡجِبَالِ فَأَبَيۡنَ أَن يَحۡمِلۡنَهَا وَأَشۡفَقۡنَ مِنۡهَا وَحَمَلَهَا ٱلۡإِنسَٰنُۖ إِنَّهُۥ كَانَ ظَلُومٗا جَهُولٗا ٧٢

Evet, biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arzettik, onlar onu yüklenmeğe yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi, o cidden çok zalim, çok câhil bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekten Biz, emaneti; göklere, yeryüzüne ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten çekindiler. Ve korkup titrediler. Onu insan yüklendi. Doğrusu insan; pek zalim ve pek cahil oldu.

– İbni Kesir

Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.

– Diyanet İşleri

Biz emâneti göklere, yere ve dağlara arz (ve teklif) etdik de onlar bunu yüklenmekden çekindiler, bundan endişeye düşdüler. İnsan (a gelince: O, tutdu) bunu sırtına yükledi. Çünkü o, çok zulümkâr, çok câhildir.

– Hasan Basri Çantay

Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındılar, sorumluluğundan korktular. Pek zalim ve cahil olan insan onu yüklendi.

– Seyyid Kutub

لِّيُعَذِّبَ ٱللَّهُ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ وَٱلۡمُنَٰفِقَٰتِ وَٱلۡمُشۡرِكِينَ وَٱلۡمُشۡرِكَٰتِ وَيَتُوبَ ٱللَّهُ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمَۢا ٧٣

Çünkü Allah münafikînü münafikate ve müşrikînü müşrikâta azâb edecek, mü'minînü mü'minata da Allah tevbe ile nazar buyuracak, ve Allah Gafur Rahim bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ta ki Allah; münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azaba uğratsın. Mü'min erkeklerle, mü'min kadınların da tevbelerini kabul buyursun. Ve Allah; Gafur, Rahim olandır.

– İbni Kesir

Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmek; mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların da tövbelerini kabul etmek için insana emaneti yüklemiştir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

– Diyanet İşleri

Bunun aakıbeti şudur: Allah, erkek münafıklarla kadın münafıkları, erkek müşriklerle kadın müşrikleri azaba uğratacak, erkek mü'minlerle kadın mü'minlerin de tevbelerini kabul edecekdir. Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

Bunun sonucu olarak, Allah münafık erkek ve kadınlara, müşrik erkek ve kadınlara azab edecektir. Mümin erkek ve kadınların tevbelerini kabul edecektir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu