بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَمَّآ أَحَسَّ عِيسَىٰ مِنْهُمُ ٱلْكُفْرَ قَالَ مَنْ أَنصَارِىٓ إِلَى ٱللَّهِۖ قَالَ ٱلْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ ٱللَّهِ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَٱشْهَدْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ ٥٢

İsa, onların inkarlarını sezince; Allah uğrunda yardımcılarım kimlerdir? dedi. Havariler: Biziz Allah'ın yardımcıları, Allah'a iman ettik. Sen de şahid ol ki biz, muhakkak müslümanlarız, dediler.

– İbni Kesir

رَبَّنَآ ءَامَنَّا بِمَآ أَنزَلْتَ وَٱتَّبَعْنَا ٱلرَّسُولَ فَٱكْتُبْنَا مَعَ ٱلشَّٰهِدِينَ ٥٣

Ey Rabbımız; indirdiğine iman ettik. Ve peygamberlerin ardınca gittik. Bizi şahid olanlarla beraber yaz.

– İbni Kesir

وَمَكَرُواْ وَمَكَرَ ٱللَّهُۖ وَٱللَّهُ خَيْرُ ٱلْمَٰكِرِينَ ٥٤

Hile yaptılar, Allah da onları cezalandırdı. Ve Allah, hile yapanların cezasını en iyi verendir.

– İbni Kesir

إِذْ قَالَ ٱللَّهُ يَٰعِيسَىٰٓ إِنِّى مُتَوَفِّيكَ وَرَافِعُكَ إِلَىَّ وَمُطَهِّرُكَ مِنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَجَاعِلُ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوكَ فَوْقَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِۖ ثُمَّ إِلَىَّ مَرْجِعُكُمْ فَأَحْكُمُ بَيْنَكُمْ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ ٥٥

Hani Allah demişti ki: Ey İsa; seni öldürecek olan Benim. Seni kendime yükseltip kaldıracak, sen, kafirlerin içinden tertemiz çıkaracak ve sana tabi olanları, kıyamet gününe kadar küfredenlerden üstün tutacak da Benim Sonra dönüşünüz yalnız Banadır. Ayrılığa düştüğünüz konularda aranızda Ben hükmedeceğim.

– İbni Kesir

فَأَمَّا ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَأُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةِ وَمَا لَهُم مِّن نَّٰصِرِينَ ٥٦

Küfredenleri de dünya ve ahirette şiddetli azaba uğratacağım. Onların hiçbir yardımcıları yoktur.

– İbni Kesir

وَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْۗ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلظَّٰلِمِينَ ٥٧

İman edip salih amel işleyenlere gelince; onların mükafaatları ödenecektir. Ve Allah, zalimleri sevmez.

– İbni Kesir

ذَٰلِكَ نَتْلُوهُ عَلَيْكَ مِنَ ٱلْءَايَٰتِ وَٱلذِّكْرِ ٱلْحَكِيمِ ٥٨

İşte bunları; sana, ayetlerden bir hikmet dolu Kur'an' dan okuyoruz.

– İbni Kesir

إِنَّ مَثَلَ عِيسَىٰ عِندَ ٱللَّهِ كَمَثَلِ ءَادَمَۖ خَلَقَهُۥ مِن تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ ٥٩

Gerçekten Allah katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Allah o'nu topraktan yarattı. Sonra o'na; ol dedi, o da oluverdi.

– İbni Kesir

ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلَا تَكُن مِّنَ ٱلْمُمْتَرِينَ ٦٠

Hak, Rabbındandır. Öyleyse şüphecilerden olma.

– İbni Kesir

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَكَ مِنَ ٱلْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَآءَنَا وَأَبْنَآءَكُمْ وَنِسَآءَنَا وَنِسَآءَكُمْ وَأَنفُسَنَا وَأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَتَ ٱللَّهِ عَلَى ٱلْكَٰذِبِينَ ٦١

Sana ilim geldikten sonra; kim seninle tartışırsa de ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım. Sonra la'netleşelim. Allah'ın lanetinin yalancıların üstüne olmasını dileyelim.

– İbni Kesir

إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلْقَصَصُ ٱلْحَقُّۚ وَمَا مِنْ إِلَٰهٍ إِلَّا ٱللَّهُۚ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ ٦٢

Doğrusu işte budur, o kıssanın hak ifadesi: Allah'dan başka ilah yoktur. Şüphesiz ki Allah, Aziz'dir, Hakim'dir.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu