بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَرَسُولًا إِلَىٰ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ أَنِّى قَدْ جِئْتُكُم بِـَٔايَةٍ مِّن رَّبِّكُمْۖ أَنِّىٓ أَخْلُقُ لَكُم مِّنَ ٱلطِّينِ كَهَيْـَٔةِ ٱلطَّيْرِ فَأَنفُخُ فِيهِ فَيَكُونُ طَيْرًۢا بِإِذْنِ ٱللَّهِۖ وَأُبْرِئُ ٱلْأَكْمَهَ وَٱلْأَبْرَصَ وَأُحْىِ ٱلْمَوْتَىٰ بِإِذْنِ ٱللَّهِۖ وَأُنَبِّئُكُم بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَ فِى بُيُوتِكُمْۚ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٤٩

Hem Ben-î İsrail’e bir Resul olarak, şöyle ki: ben size Rabbiınizdan bir âyetle geldim, ben size çamurdan kuş biçimi gibi bir mahlûk biçerim de içine üflerim, Allah’ın izniyle derhal bir kuş olur, yine Allah’ın izniyle gözsüzü ve abraşı iyi eder ve ölüleri diriltirim, ve evlerinize ne yiyor ve ne biriktiriyorsanız size haber veririm elbette bunda size şüphesiz bir âyet vardır eğer iman edecek iseniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O'nu İsrailoğullarına peygamber olarak gönderecek ve onlara şöyle diyecektir: Ben, size Rabbınızdan bir ayet getirdim. Ben, size çamurdan kuş gibi bir şey yapıp ona üfleyeceğim de Allah'ın izniyle, hemen kuş olacak. Anadan doğma körleri ve alacalıları iyi edeceğim. Allah'ın izniyle ölüleri dirilteceğim. Yediklerinizi ve evlerinizde sakladıklarınızı da size haber vereceğim. Eğer iman edenlerden iseniz; elbette bunda sizin için ayet vardır.

— İbni Kesir

Allah, onu İsrailoğullarına bir Peygamber olarak gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek): “Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer mü’minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır.”

— Diyanet İşleri

«Onu isrâîl oğullarına peygamber gönderecek», (Onlara diyecek ki): «Hakıykat, ben size Rabbinizden bir âyet (mucize) getirdim. Hakıykat, ben size çamurdan kuş biçimi gibi bir şey yapar, ona üfürürüm de Allahın izniyle derhal (canlı) bir kuş olur. (Yine) Allanın izniyle anadan doğma körü ve abraşı iyi eder, ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyor, ne birikdiriyorsanız size haber veririm. Elbette bunlarda sizin için, eğer îman edicilerseniz, kat'î bir (er) ibret vardır».

— Hasan Basri Çantay

O'nu, İsrailoğullarına şöyle diyecek olan bir peygamber olarak gönderecek; 'Ben size Rabbinizden mucize ile geldim. Ben sizin önünüzde çamurdan kuş biçiminde bir cisim yapar, sonra ona bir nefes üflerim de Allah'ın izni ile kuş oluverir; Doğuştan körler ile alacalık (ebras) hastalarını iyileştiririm; Allah'ın izni ile ölüleri diriltirim; evlerinizde hangi yiyeceklerinizi yediğinizi ve hangilerini sonraya bıraktığınızı haber veririm. Eğer mümin iseniz, bu sizin için ibret alacağınız kesin bir delildir.

— Seyyid Kutub

وَمُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَىَّ مِنَ ٱلتَّوْرَىٰةِ وَلِأُحِلَّ لَكُم بَعْضَ ٱلَّذِى حُرِّمَ عَلَيْكُمْۚ وَجِئْتُكُم بِـَٔايَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ ﴿٥٠

Hem Tevrat’tan önümde bulunanı bir tasdikcı olarak ve hem size haram edilenin bazısını helâl kılayım diye ve Rabbiniz’den bir âyet ile size geldim, artık, Allah’’dan korkun da bana itaat edin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Benden önce gelen Tevrat'ı tasdik etmek ve size haram kılınanların bir kısmını helal kılmak üzere Rabbınızdan size bir ayet getirdim. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

— İbni Kesir

“Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

— Diyanet İşleri

«Önümüzdeki Tevrâtı tasdıyk edici olarak ve aleyhinize haram edilen ba'zı şeyleri fâidenize halâl kılmaklığım için (geldim). Size Rabbinizden (peygamberliğimi isbât eder) âyet (alâmet, mu'cize) getirdim. Artık Allahdan korkun, bana da itaat edin».

— Hasan Basri Çantay

Benden daha önce inen Tevrat'ı onaylayıcı olarak size haram kılınmış olan bazı şeyleri helâl ilan etmek üzere Rabbiniz tarafından kesin bir kanıtla size geldim. Allah'tan korkunuz ve bana itaat ediniz.

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱللَّهَ رَبِّى وَرَبُّكُمْ فَٱعْبُدُوهُۗ هَٰذَا صِرَٰطٌ مُّسْتَقِيمٌ ﴿٥١

Şüphe yok ki Allah benim de Rabbim sizin de Rabbiniz’dir, onun için hep ona ibadet edin, bu işte doğru yoldur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphe yok ki Allah; benim de Rabbım, sizin de Rabbınızdır. Öyleyse O'na kulluk edin, dosdoğru yol işte budur.

— İbni Kesir

“Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur.”

— Diyanet İşleri

«Şübhe yok ki Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz. Öyleyse ona kulluk edin. (İşte) doğru yol budur».

— Hasan Basri Çantay

Allah benim de sizin de Rabbimizdir, O'na kulluk ediniz, doğru yol işte budur.

— Seyyid Kutub

فَلَمَّآ أَحَسَّ عِيسَىٰ مِنْهُمُ ٱلْكُفْرَ قَالَ مَنْ أَنصَارِىٓ إِلَى ٱللَّهِۖ قَالَ ٱلْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ ٱللَّهِ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَٱشْهَدْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ ﴿٥٢

Bunun üzerine vakta ki İsa onlardan küfrü hissetti "kim benim Allah’a arkadaşlarım?" dedi, Havâriyyun "biziz, dediler: Allah arkadaşları, biz Allah’a iman ettik, hem bizim imanı lekesiz Müslimler olduğumuza şahid ol.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İsa, onların inkarlarını sezince; Allah uğrunda yardımcılarım kimlerdir? dedi. Havariler: Biziz Allah'ın yardımcıları, Allah'a iman ettik. Sen de şahid ol ki biz, muhakkak müslümanlarız, dediler.

— İbni Kesir

İsa, onların inkârlarını sezince, “Allah yolunda yardımcılarım kim?” dedi. Havariler, “Biziz Allah yolunun yardımcıları. Allah’a iman ettik. Şahit ol, biz müslümanlarız” dediler.

— Diyanet İşleri

Vaktaki İsâ onlardan (ısraar ile taşan) küfrü hissetdi. Dedi: Allaha (doğru giden yolda) bana yardım edecekler kim?» Havaarîler: «Biziz Allahın yardımcıları. Allaha inandık. Sen de (Ey İsâ) şâhid ol ki biz muhakkak müslümanlarız.» dedi (ler).

— Hasan Basri Çantay

İsa, İsrailoğulları'nın inkarcı tutumlarını görünce Allah uğrunda bana yardımcı, destekçi olacak olanlar kimlerdir?' diye sordu. Havariler 'Biz Allah'ın destekçileriyiz, Allah'a iman ettik, şahid ol ki biz müslümanız' dediler.

— Seyyid Kutub

رَبَّنَآ ءَامَنَّا بِمَآ أَنزَلْتَ وَٱتَّبَعْنَا ٱلرَّسُولَ فَٱكْتُبْنَا مَعَ ٱلشَّٰهِدِينَ ﴿٥٣

Ya Rabbena indirdiğine iman ettik ve Resulün ardınca gittik, şimdi bizi o şahidlerle beraber yaz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Rabbımız; indirdiğine iman ettik. Ve peygamberlerin ardınca gittik. Bizi şahid olanlarla beraber yaz.

— İbni Kesir

“Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e uyduk. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz.”

— Diyanet İşleri

«Ey Rabbimiz, Senin indirdiğin (o Kitaba) inandık o peygambere de tâbi' olduk. Artık bizi (birliğini ve peygamberlerini tanıyan) şâhidlerle beraber yaz».

— Hasan Basri Çantay

'Ey Rabbimiz, indirmiş olduğun mesaja inandık, Peygambere uyduk, bizleri bu mesajın canlı şahitleri arasına yaz!'

— Seyyid Kutub

وَمَكَرُواْ وَمَكَرَ ٱللَّهُۖ وَٱللَّهُ خَيْرُ ٱلْمَٰكِرِينَ ﴿٥٤

Bununla beraber mekrettiler Allah da mekirlerine mekretti, öyle ya, Allah hayrülmakirîndir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hile yaptılar, Allah da onları cezalandırdı. Ve Allah, hile yapanların cezasını en iyi verendir.

— İbni Kesir

Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.

— Diyanet İşleri

(Yahudiler gizli) hıyleye sapdılar, (İsâyı ansızın öldürmiye adam ta'yîn etdiler), Allah da onların o hıylekârlıklarına (öldürmek isteyeni İsâye benzetmek, kendilerine onu öldürtmek, İsâyı yukarıya kaldırmak suretiyle) mukabele etdi. Allah, bütün hıylekârları hakkıyle bilendir.

— Hasan Basri Çantay

Hile yaptılar. Allah da onları cezalandırdı. Ve Allah hile yapanların cezasını en iyi verendir.

— Seyyid Kutub

إِذْ قَالَ ٱللَّهُ يَٰعِيسَىٰٓ إِنِّى مُتَوَفِّيكَ وَرَافِعُكَ إِلَىَّ وَمُطَهِّرُكَ مِنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَجَاعِلُ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوكَ فَوْقَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِۖ ثُمَّ إِلَىَّ مَرْجِعُكُمْ فَأَحْكُمُ بَيْنَكُمْ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿٥٥

O vakit ki Allah buyurdu: ya İsa! emin ol ben seni eceline yetireceğim ve seni bana ref'edeceğim ve seni o küfredenlerden pakleyeceğim ve sana tâbi olanları o küfredenlerin kıyamet gününe kadar fevkinde kılacağım, sonrada hep dönümünüz banadır, ihtilâf edip durduğunuz şeyler hakkında o vakit aranızda hükmü ben vereceğim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hani Allah demişti ki: Ey İsa; seni öldürecek olan Benim. Seni kendime yükseltip kaldıracak, sen, kafirlerin içinden tertemiz çıkaracak ve sana tabi olanları, kıyamet gününe kadar küfredenlerden üstün tutacak da Benim Sonra dönüşünüz yalnız Banadır. Ayrılığa düştüğünüz konularda aranızda Ben hükmedeceğim.

— İbni Kesir

Hani Allah şöyle buyurmuştu: “Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkâr edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.”

— Diyanet İşleri

O zaman Allah şöyle de (miş) di: «Ey İsâ, şübhesiz ki seni öldürecek olan (onlar değil) benim, seni kendime yükseltib kaldıracak, seni küfredenlerin içinden tertemiz (kurtarıb) çıkaracak ve sana tâbi olanları kıyaamet gününe kadar küfredenlerin üstünde tutacak da (benim). Sonra dönüşünüz (de) yalınız bana (olacak) dır. İşte (o zaman) aranızda, hakkında ihtilâf etmekde olduğunuz şeylerin hükmünü ben vereceğim».

— Hasan Basri Çantay

Hani Allah şöyle demişti; 'Ey İsa, ben senin canını alacak, katıma yükseltecek ve kâfirlerin iftiralarından arındıracağım, sana uyanları da kıyamet gününe kadar kâfirlere üstün kılacağım. Sonra hepiniz bana döneceksiniz ve ben anlaşmazlığa düştüğünüz konularda aranızda hüküm vereceğim.'

— Seyyid Kutub

فَأَمَّا ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَأُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةِ وَمَا لَهُم مِّن نَّٰصِرِينَ ﴿٥٦

Hasılı: o küfredenleri Dünyada ve Ahirette şiddetli bir azab ile ta'zib edeceğim, hem onlara yardımcılardan eser yoktur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Küfredenleri de dünya ve ahirette şiddetli azaba uğratacağım. Onların hiçbir yardımcıları yoktur.

— İbni Kesir

“İnkâr edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de şiddetli bir şekilde azab edeceğim. Onların hiç yardımcıları da olmayacaktır.”

— Diyanet İşleri

(Fakat) o küfredenlere gelince: Ben onları dünyâda da, âhiretde de en çetin bir azâb ile âzablandıracağım. Onların hiç bir yardımcıları da yokdur.

— Hasan Basri Çantay

Kâfirler var ya, onları ağır bir azaba çarptıracağım, onların hiçbir yardımcısı olmayacaktır.

— Seyyid Kutub

وَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْۗ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلظَّٰلِمِينَ ﴿٥٧

Amma iman edip salih ameller işleyenlere gelince onlara ecirlerini tamamiyle öder de Allah zalimleri sevmez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İman edip salih amel işleyenlere gelince; onların mükafaatları ödenecektir. Ve Allah, zalimleri sevmez.

— İbni Kesir

“İman edip salih ameller işleyenlere gelince, Allah onların mükâfatlarını tastamam verecektir. Allah, zalimleri sevmez.”

— Diyanet İşleri

Îman edip iyi iyi işler yapanlara gelince (Allah) onların mükâfatlarını tastamam verecekdir. Allah zaalimleri sevmez.

— Hasan Basri Çantay

İman edip salih ameller (iyi işler) yapanlara gelince, Allah onların mükafatlarını eksiksiz olarak verecektir, Allah zalimleri sevmez.

— Seyyid Kutub

ذَٰلِكَ نَتْلُوهُ عَلَيْكَ مِنَ ٱلْءَايَٰتِ وَٱلذِّكْرِ ٱلْحَكِيمِ ﴿٥٨

İşte o hüküm, biz onu sana bu âyetlerden ve hikmetli zikirden peyderpey okuyorz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bunları; sana, ayetlerden bir hikmet dolu Kur'an' dan okuyoruz.

— İbni Kesir

(Ey Muhammed!) Bunu (bildirdiklerimizi) biz sana âyetlerden ve hikmet dolu Kur’an’dan okuyoruz.

— Diyanet İşleri

(Bu hükümler, bu vak'alar yok mu?) biz bunları sana âyetlerden, hikmet dolu Kur'andan okuyoruz.

— Hasan Basri Çantay

Sana okuduğumuz bu kıssalar ve direktifler, ayetlerden ve hikmetli zikirdendirler.

— Seyyid Kutub

إِنَّ مَثَلَ عِيسَىٰ عِندَ ٱللَّهِ كَمَثَلِ ءَادَمَۖ خَلَقَهُۥ مِن تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ ﴿٥٩

Doğrusu Allah indinde İsa meseli Âdem meseli gibidir: Onu topraktan yarattı sonra da ona "ol!" dedi, o halde olur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekten Allah katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Allah o'nu topraktan yarattı. Sonra o'na; ol dedi, o da oluverdi.

— İbni Kesir

Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından) İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona “ol” dedi. O da hemen oluverdi.

— Diyanet İşleri

Muhakkak ki İsânın haali de, (ya'ni babasız dünyâya gelişi de) Allah indinde, Âdemin haali gibidir. (Allah) onu (Âdemi) toprakdan yaratdı. Sonra ona «Ol» dedi, o da (can gelib) oluverdi.

— Hasan Basri Çantay

Allah katında İsa örneği, Allah'ın topraktan yarattıktan sonra "ol" demesi ile oluveren Adem örneği gibidir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR