بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّى وَضَعْتُهَآ أُنثَىٰ وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْ وَلَيْسَ ٱلذَّكَرُ كَٱلْأُنثَىٰۖ وَإِنِّى سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وَإِنِّىٓ أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ ٱلشَّيْطَٰنِ ٱلرَّجِيمِ ٣٦

Fakat onu (kız çocuğunu) doğurunca, Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilici iken: «Rabbim, hakıykat, ben onu kız olarak doğurdum. Erkek, kız gibi değildir. Gerçek ben adını Meryem koydum. Ben onu da, zürriyyetini de o taşlanmış (koğulmuş) şeytandan Sana sığınır (Sana ısmarlar) ım» dedi.

– Hasan Basri Çantay

فَتَقَبَّلَهَا رَبُّهَا بِقَبُولٍ حَسَنٍ وَأَنۢبَتَهَا نَبَاتًا حَسَنًا وَكَفَّلَهَا زَكَرِيَّاۖ كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيْهَا زَكَرِيَّا ٱلْمِحْرَابَ وَجَدَ عِندَهَا رِزْقًاۖ قَالَ يَٰمَرْيَمُ أَنَّىٰ لَكِ هَٰذَاۖ قَالَتْ هُوَ مِنْ عِندِ ٱللَّهِۖ إِنَّ ٱللَّهَ يَرْزُقُ مَن يَشَآءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ ٣٧

Bunun üzerine Rabbi onu iyi bir rızaa ile kabul etdi. Onu güzel bir nebat gibi büyütdü. Zekeriyyâyi de ona (bakmıya) me'mur etdi. Zekeriyyâ ne zaman (kızın bulunduğu) mihraaba girdiyse onun yanında bir yiyecek buldu: «Meryem, bu sana nereden (geliyor?)» dedi. O da: Bu, Allah tarafından. Şübhe yokdur ki Allah kimi dilerse ona sayısız rızık verir» dedi.

– Hasan Basri Çantay

هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُۥۖ قَالَ رَبِّ هَبْ لِى مِن لَّدُنكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةًۖ إِنَّكَ سَمِيعُ ٱلدُّعَآءِ ٣٨

Orada Zekeriyyâ Rabbine düâ etdi: «Rabbim, bana senin tarafından çok temiz bir zürriyyet ihsan et. Muhakkak Sen düâyı hakkıyla işidensin».

– Hasan Basri Çantay

فَنَادَتْهُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ وَهُوَ قَآئِمٌ يُصَلِّى فِى ٱلْمِحْرَابِ أَنَّ ٱللَّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَىٰ مُصَدِّقًۢا بِكَلِمَةٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ٣٩

O, mihrabda durub namaz kılarken melekler ona (şöyle) nida ettir «Gerçek, Allah sana kendisinden bir kelimeyi tasdıyk edici, bir efendi, nefsine haakim ve saalihlerden bir peygamber olmak üzere Yahyâyi müjdeler».

– Hasan Basri Çantay

قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِى غُلَٰمٌ وَقَدْ بَلَغَنِىَ ٱلْكِبَرُ وَٱمْرَأَتِى عَاقِرٌۖ قَالَ كَذَٰلِكَ ٱللَّهُ يَفْعَلُ مَا يَشَآءُ ٤٠

(Zekeriyyâ) dedi: «Rabbim, kendime hakıykaten ihtiyarlık çatmış iken, karım da bir kısır iken benim nasıl bir oğlum olabilir»? (Allah): «öyle, dedi, (fakat) Allah ne dilerse yapar».

– Hasan Basri Çantay

قَالَ رَبِّ ٱجْعَل لِّىٓ ءَايَةًۖ قَالَ ءَايَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ ٱلنَّاسَ ثَلَٰثَةَ أَيَّامٍ إِلَّا رَمْزًاۗ وَٱذْكُر رَّبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِٱلْعَشِىِّ وَٱلْإِبْكَٰرِ ٤١

(Zekeriyyâ) söyledi: «Rabbim, bana (bu hususda) bir nişan ver». (Allah) dedi ki: «Senin nişanın sâde bir işâretden başka insanlara üç gün söz söyleyememendir. Bununla beraber Rabbini çok an ve akşam sabah onu tesbîh et».

– Hasan Basri Çantay

وَإِذْ قَالَتِ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ يَٰمَرْيَمُ إِنَّ ٱللَّهَ ٱصْطَفَىٰكِ وَطَهَّرَكِ وَٱصْطَفَىٰكِ عَلَىٰ نِسَآءِ ٱلْعَٰلَمِينَ ٤٢

Hani melekler: «Ey Meryem, şübhesiz ki Allah sana seçgin bir hususiyyet verdi. Seni tertemiz (büyütdü), Seni âlemlerin kadınları üzerine mümtaz kıldı» demişdi.

– Hasan Basri Çantay

يَٰمَرْيَمُ ٱقْنُتِى لِرَبِّكِ وَٱسْجُدِى وَٱرْكَعِى مَعَ ٱلرَّٰكِعِينَ ٤٣

«Ey Meryem huşu ile Rabbin dîvânına dur, secdeye kapan. (Allaha) rükû edenlerle beraber eğil (cemaatle namaz kıl).

– Hasan Basri Çantay

ذَٰلِكَ مِنْ أَنۢبَآءِ ٱلْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَۚ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُونَ أَقْلَٰمَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يَخْتَصِمُونَ ٤٤

(Habîbim) bunlar sana vahyetmekde olduğumuz ğayb haberlerindendir. Meryem'i onlardan hangisi himaayesine alacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu hususda) çekişirlerken de yine yanlarında yokdun.

– Hasan Basri Çantay

إِذْ قَالَتِ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ يَٰمَرْيَمُ إِنَّ ٱللَّهَ يُبَشِّرُكِ بِكَلِمَةٍ مِّنْهُ ٱسْمُهُ ٱلْمَسِيحُ عِيسَى ٱبْنُ مَرْيَمَ وَجِيهًا فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةِ وَمِنَ ٱلْمُقَرَّبِينَ ٤٥

Melekler: «Ey Meryem. Allah, kendinden bir kelimeyi sana müjdeliyor: Adı İsâ, (lakabı) Mesîh, (sıfatı) Meryem oğludur. Dünyâda da, âhiretde de sânı yücedir. (Allaha) çok yakınlardandır da».

– Hasan Basri Çantay

وَيُكَلِّمُ ٱلنَّاسَ فِى ٱلْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ٤٦

«Beşiğinde de, yetişğinlik haalinde de insanlara söz söyleyecekdir. (O), saalihlerdendir» dediği zaman da (sen yanlarında değildin).

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu