بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

طسٓمٓ ﴿١

Ta, Sin, Mim.

— İbni Kesir

تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ ٱلْمُبِينِ ﴿٢

Bunlar apaçık kitabın ayetleridir.

— İbni Kesir

لَعَلَّكَ بَٰخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ ﴿٣

Mü'min olmuyorlar diye nerede ise kendini mahvedeceksin.

— İbni Kesir

إِن نَّشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ ءَايَةً فَظَلَّتْ أَعْنَٰقُهُمْ لَهَا خَٰضِعِينَ ﴿٤

Dilersek, onlara gökten bir ayet indiririz de ona boyunları eğik kalır.

— İbni Kesir

وَمَا يَأْتِيهِم مِّن ذِكْرٍ مِّنَ ٱلرَّحْمَٰنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُواْ عَنْهُ مُعْرِضِينَ ﴿٥

Onlara Rahman'dan bir öğüt geldiğinde, mutlaka ondan yüz çevirirler.

— İbni Kesir

فَقَدْ كَذَّبُواْ فَسَيَأْتِيهِمْ أَنۢبَٰٓؤُاْ مَا كَانُواْ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ ﴿٦

Onlar, gerçekten yalanladılar. Ama alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine yakında gelecektir.

— İbni Kesir

أَوَلَمْ يَرَوْاْ إِلَى ٱلْأَرْضِ كَمْ أَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ ﴿٧

Yeryüzüne bakmazlar mı ki; Biz, orada bitkilerden nice güzel çiftler bitirmişizdir.

— İbni Kesir

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٨

Muhakkak ki bunda, bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'min olmadılar.

— İbni Kesir

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ﴿٩

Ve muhakkak ki senin Rabbın, elbette O; Aziz'dir, Rahim'dir.

— İbni Kesir

وَإِذْ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱئْتِ ٱلْقَوْمَ ٱلظَّٰلِمِينَ ﴿١٠

Hani Rabbın Musa'ya seslenmişti ki: Zalimler güruhuna git;

— İbni Kesir

AYARLAR