بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِن نَّشَأۡ نُنَزِّلۡ عَلَيۡهِم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ ءَايَةٗ فَظَلَّتۡ أَعۡنَٰقُهُمۡ لَهَا خَٰضِعِينَ ٤

Dilersek üzerlerine Semâ’dan bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğile kalır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dilersek, onlara gökten bir ayet indiririz de ona boyunları eğik kalır.

– İbni Kesir

Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar.

– Diyanet İşleri

Eğer dilersek biz onların tepesine gökden bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğilekalır.

– Hasan Basri Çantay

Eğer dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de karşısında boyunları eğik kalır.

– Seyyid Kutub

وَمَا يَأۡتِيهِم مِّن ذِكۡرٖ مِّنَ ٱلرَّحۡمَٰنِ مُحۡدَثٍ إِلَّا كَانُواْ عَنۡهُ مُعۡرِضِينَ ٥

Bununla beraber Rahman’dan kendilerine yeni bir zikir gelmiyor ki ondan yüz çevirmiş olmasınlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara Rahman'dan bir öğüt geldiğinde, mutlaka ondan yüz çevirirler.

– İbni Kesir

Rahmân’dan kendilerine gelen her yeni öğütten mutlaka yüz çevirirler.

– Diyanet İşleri

Kendilerine O çok esirgeyici (Allah) dan (vahy ile) yeni bir öğüd gelmeye dursun, ille bundan yüz çeviricidirler onlar.

– Hasan Basri Çantay

Onlar son derece merhametli olan Allah'ın kendilerine gönderdiği her yeni uyarıya burun kıvırarak set çevirirler.

– Seyyid Kutub

فَقَدۡ كَذَّبُواْ فَسَيَأۡتِيهِمۡ أَنۢبَٰٓؤُاْ مَا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ ٦

Evet tekzib etmekteler, fakat onlara o istihza ettikleri şeyin müdhiş haberleri gelecek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar, gerçekten yalanladılar. Ama alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine yakında gelecektir.

– İbni Kesir

Onlar (Allah’ın âyetlerini) yalanladılar, fakat alay edegeldikleri şeylerin haberleri başlarına gelecek.

– Diyanet İşleri

Şimdi (kat'î suretde) tekzîb etdiler. (Fakat) istihza edegeldikleri (hakıykatların mühim) haberleri yakında onlara gelecekdir.

– Hasan Basri Çantay

Onlar yalanladılar. Fakat, alay konusu ettikleri gerçeklerin somut olayları ile yakında yüzyüze geleceklerdir.

– Seyyid Kutub

أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ كَمۡ أَنۢبَتۡنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوۡجٖ كَرِيمٍ ٧

Arz’a bir bakmadılar da mı? biz onda her hoş çiftten ne kadar bitirmişiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yeryüzüne bakmazlar mı ki; Biz, orada bitkilerden nice güzel çiftler bitirmişizdir.

– İbni Kesir

Yeryüzüne bakmazlar mı, orada her türden nice güzel ve yararlı bitkiler bitirdik.

– Diyanet İşleri

Yer (yüzün) e bir bakmadılar mı ki biz orada her güzel çiftden nice nebatlar bitirdik.

– Hasan Basri Çantay

Onlar yeryüzüne bakarak orada ne kadar yararlı bitki türleri yarattığımızı görmezler mi?

– Seyyid Kutub

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ ٨

Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet var, hemde ekserîsi mü'min olmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki bunda, bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'min olmadılar.

– İbni Kesir

Şüphesiz bunlarda (Allah’ın varlığına) bir delil vardır, ama onların çoğu inanmamaktadırlar.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz ki bunlardan (Hakkın kemâl-i kudretine) elbet birer, nişane vardır. (Fakat) onların çoğu îman edici değildirler.

– Hasan Basri Çantay

Hiç kuşkusuz bunda, üstün gücümüzü kanıtlayan bir ayet vardır, ama onların çoğu inanmazlar.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٩

Ve şüphesiz ki Rabbin O öyle Azîz, öyle Rahîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve muhakkak ki senin Rabbın, elbette O; Aziz'dir, Rahim'dir.

– İbni Kesir

Şüphesiz senin Rabbin, elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

– Diyanet İşleri

Şüphesiz ki senin Rabbin, elbette O, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

Hiç kuşkusuz senin Rabb'in üstün iradeli ve merhametlidir.

– Seyyid Kutub

وَإِذۡ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱئۡتِ ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّٰلِمِينَ ١٠

Bir vakit de Rabbin, Musa’ya nidâ buyurdu: git o zalim kavme dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani Rabbın Musa'ya seslenmişti ki: Zalimler güruhuna git;

– İbni Kesir

(10-11) Hani Rabbin, Mûsâ’ya; “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?” diye seslenmişti.

– Diyanet İşleri

(10-11) Hani Rabbin Musâya: «O zaalimler güruhuna, Fir'avnın kavmine git. Haalâ (fenâlıkdan) sakınmayacaklar mı onlar?» diye nida etmişdi.

– Hasan Basri Çantay

Hani Rabb'in Musa'ya şöyle seslenmişti, «Şu zalim topluma git.

– Seyyid Kutub

قَوۡمَ فِرۡعَوۡنَۚ أَلَا يَتَّقُونَ ١١

Firavun kavmine, daha sakınmıyacaklar mı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun kavmine. Sakınmazlar mı hala?

– İbni Kesir

(10-11) Hani Rabbin, Mûsâ’ya; “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?” diye seslenmişti.

– Diyanet İşleri

(10-11) Hani Rabbin Musâya: «O zaalimler güruhuna, Fir'avnın kavmine git. Haalâ (fenâlıkdan) sakınmayacaklar mı onlar?» diye nida etmişdi.

– Hasan Basri Çantay

Firavun'un soydaşlarına. Onlar hiç mi başlarına geleceklerden korkmuyorlar?»

– Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ إِنِّيٓ أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ ١٢

Ya Rab! dedi: doğrusu ben korkarım ki beni tekzib ederler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Rabbım, onların beni yalanlamalarından korkarım.

– İbni Kesir

Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.”

– Diyanet İşleri

O, dedi ki: «Rabbim, onların beni tekzîb edeceklerinden cidden korkarım».

– Hasan Basri Çantay

Musa dedi ki: «Ya Rabbi, onlar beni yalanlayacaklar diye korkuyorum.»

– Seyyid Kutub

وَيَضِيقُ صَدۡرِي وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِي فَأَرۡسِلۡ إِلَىٰ هَٰرُونَ ١٣

Ve göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûna da risalet ver.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Bunun için Harun'a da elçilik ver.

– İbni Kesir

“Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn’a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap).”

– Diyanet İşleri

«Benim de göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Hâruuna (Cebrâili) gönder (ona da peygamberlik ver)».

– Hasan Basri Çantay

Bu yüzden canım sıkılır ve öfkemden dilim tutulur. Onun için Harun'a da peygamberlik görevi ver.

– Seyyid Kutub

وَلَهُمۡ عَلَيَّ ذَنۢبٞ فَأَخَافُ أَن يَقۡتُلُونِ ١٤

Hem onlara üzerinde bir günah var, ondan dolayı korkarım ki hemen beni öldürürler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hem onların bana isnad ettikleri bir suç var. Korkarım ki beni öldürürler

– İbni Kesir

“Bir de onlara karşı ben suçlu durumundayım. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkarım.”

– Diyanet İşleri

«Hem onların benim aleyhimde bir suç (da'vaları) da var. Bundan dolayı beni öldürmelerinden korkarım».

– Hasan Basri Çantay

Hem onların bana isnat ettikleri bir suç var, bu gerekçe ile beni öldürürler diye korkuyorum.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu