بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لَعَلَّكَ بَٰخِعٞ نَّفۡسَكَ أَلَّا يَكُونُواْ مُؤۡمِنِينَ ٣

Sen âdetâ kendine kıyacaksın mü'min olmıyacaklar diye.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِن نَّشَأۡ نُنَزِّلۡ عَلَيۡهِم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ ءَايَةٗ فَظَلَّتۡ أَعۡنَٰقُهُمۡ لَهَا خَٰضِعِينَ ٤

Dilersek üzerlerine Semâ’dan bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğile kalır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَا يَأۡتِيهِم مِّن ذِكۡرٖ مِّنَ ٱلرَّحۡمَٰنِ مُحۡدَثٍ إِلَّا كَانُواْ عَنۡهُ مُعۡرِضِينَ ٥

Bununla beraber Rahman’dan kendilerine yeni bir zikir gelmiyor ki ondan yüz çevirmiş olmasınlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَقَدۡ كَذَّبُواْ فَسَيَأۡتِيهِمۡ أَنۢبَٰٓؤُاْ مَا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ ٦

Evet tekzib etmekteler, fakat onlara o istihza ettikleri şeyin müdhiş haberleri gelecek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ كَمۡ أَنۢبَتۡنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوۡجٖ كَرِيمٍ ٧

Arz’a bir bakmadılar da mı? biz onda her hoş çiftten ne kadar bitirmişiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ ٨

Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet var, hemde ekserîsi mü'min olmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٩

Ve şüphesiz ki Rabbin O öyle Azîz, öyle Rahîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذۡ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱئۡتِ ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّٰلِمِينَ ١٠

Bir vakit de Rabbin, Musa’ya nidâ buyurdu: git o zalim kavme dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَوۡمَ فِرۡعَوۡنَۚ أَلَا يَتَّقُونَ ١١

Firavun kavmine, daha sakınmıyacaklar mı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ رَبِّ إِنِّيٓ أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ ١٢

Ya Rab! dedi: doğrusu ben korkarım ki beni tekzib ederler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَيَضِيقُ صَدۡرِي وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِي فَأَرۡسِلۡ إِلَىٰ هَٰرُونَ ١٣

Ve göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûna da risalet ver.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu