بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ٱلَّذِى يَرَىٰكَ حِينَ تَقُومُ ﴿٢١٨

O ki görüyor kıyam ettiğin vakit seni.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Görür O seni, kalktığında.

— İbni Kesir

(217-219) Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.

— Diyanet İşleri

(218-219) (Öyle mutlak gaalib, öyle çok esirgeyici) ki O, (namaza) kıyam etdiğin vakit seni ve secde edenler içinde dolaşmanı (dâima) görendir.

— Hasan Basri Çantay

O seni namaza durduğunda görür.

— Seyyid Kutub

وَتَقَلُّبَكَ فِى ٱلسَّٰجِدِينَ ﴿٢١٩

Ve secdekârlar içinde dolaşmanı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Secde edenler arasında bulunduğunda.

— İbni Kesir

(217-219) Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.

— Diyanet İşleri

(218-219) (Öyle mutlak gaalib, öyle çok esirgeyici) ki O, (namaza) kıyam etdiğin vakit seni ve secde edenler içinde dolaşmanı (dâima) görendir.

— Hasan Basri Çantay

Secde edenler ile birlikte eğilip dikildiğini de görür.

— Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ ﴿٢٢٠

Çünkü O öyle Semi öyle Alîmdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki O'dur O; Semi, Alim.

— İbni Kesir

Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

— Diyanet İşleri

Çünkü hakkıyle işiden, hakkıyle bilen bizzat Odur.

— Hasan Basri Çantay

Hiç kuşkusuz O, herşeyi işitir ve herşeyi görür.

— Seyyid Kutub

هَلْ أُنَبِّئُكُمْ عَلَىٰ مَن تَنَزَّلُ ٱلشَّيَٰطِينُ ﴿٢٢١

Haber vereyim mi size şeytanlar kimin üzerine inerler?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şeytanların kime indiğini size bildireyim mi?

— İbni Kesir

Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?

— Diyanet İşleri

(Ey müşrikler) şeytanların kimlerin üzerine indiğini size haber vereyim mi ben?

— Hasan Basri Çantay

Şeytânların kime ineceğini size söyleyeyim mi?

— Seyyid Kutub

تَنَزَّلُ عَلَىٰ كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ ﴿٢٢٢

Vebal yüklenici her bir sahtekâr üzerine inerler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar her günahkar, her müfteriye inerler.

— İbni Kesir

Onlar, her günahkâr yalancıya inerler.

— Diyanet İşleri

Onlar her günahkâr yalancının tepesine iner (ler).

— Hasan Basri Çantay

Onlar ne kadar aşırı yalancı ve günah düşkünü varsa onlara inerler.

— Seyyid Kutub

يُلْقُونَ ٱلسَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ كَٰذِبُونَ ﴿٢٢٣

Onlar kulak verirler ve ekseri yalan söylerler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bunlar ona kulak verirler ve çoğu yalancılardır.

— İbni Kesir

Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır.

— Diyanet İşleri

Onlar dır ki (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar.

— Hasan Basri Çantay

Onlar, çoğunluğu yalancı olan şeytanların söylediklerine kulak verirler.

— Seyyid Kutub

وَٱلشُّعَرَآءُ يَتَّبِعُهُمُ ٱلْغَاوُۥنَ ﴿٢٢٤

Şairler, bunların arkasına da çapkınlar, sapkınlar düşer.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şairlere gelince; onlara da azgınlar uyar.

— İbni Kesir

Şairlere ise haddi aşan azgınlar uyarlar.

— Diyanet İşleri

Şâirler (e gelince), onlara da sapıklar uyarlar.

— Hasan Basri Çantay

Şairlere gelince ancak amaçsız, havai insanlar onların peşinden gider.

— Seyyid Kutub

أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ فِى كُلِّ وَادٍ يَهِيمُونَ ﴿٢٢٥

Görmez misin bunlar her vâdide hayran olurlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Görmedin mi; onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar.

— İbni Kesir

(225-226) Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler.

— Diyanet İşleri

(225-226) Onların her vâdîde hakıykaten ifrata (mübalağaya) düşegeldiklerini ve hakıykaten yapmayacakları şeyleri söyler (insanlar) olduklarını görmedin mi?

— Hasan Basri Çantay

Görmüyormusun ki, onlar her vadiye dalarlar.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَ ﴿٢٢٦

Onlar yapmayacakları şeyleri söylerler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onlar, gerçekten yapmadıklarını söylerler.

— İbni Kesir

(225-226) Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler.

— Diyanet İşleri

(225-226) Onların her vâdîde hakıykaten ifrata (mübalağaya) düşegeldiklerini ve hakıykaten yapmayacakları şeyleri söyler (insanlar) olduklarını görmedin mi?

— Hasan Basri Çantay

Ve yapmadıklarını söylerler.

— Seyyid Kutub

إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَذَكَرُواْ ٱللَّهَ كَثِيرًا وَٱنتَصَرُواْ مِنۢ بَعْدِ مَا ظُلِمُواْۗ وَسَيَعْلَمُ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓاْ أَىَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ ﴿٢٢٧

Ancak iman edip iyi ameller işleyenler ve Allah’ı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra öclerini alanlar müstesna, yarın bilecek o zulmedenler hangi ınkılâba münkalib olacaklar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak iman etmiş, salih amel işlemiş, Allah'ı çokça zikretmiş ve zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar müstesnadır. Zulmedenler göreceklerdir nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını.

— İbni Kesir

Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.

— Diyanet İşleri

Ancak îman edib de iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanlar, Allâhı çok zikredenler ve zulme uğratıldıklarından sonra öçlerini alanlar böyle değildir. O zulmedenler yakında hangi inkılâb ile sarsılacaklarını bileceklerdir.

— Hasan Basri Çantay

Yalnız iman edip iyi ameller işleyenler, sık sık Allah'ı ananlar ve zulme uğradıklarında zalimlere karşı koyanlar böyle değildirler. Zalimler ne acı bir akıbetle yüzyüze geleceklerini yakında anlayacaklardır.

— Seyyid Kutub

AYARLAR