بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ فَعَلۡتُهَآ إِذٗا وَأَنَا۠ مِنَ ٱلضَّآلِّينَ ٢٠

O vakit, dedi: o fiîli yaptım şaşkınlardandım.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Ben, onu yaptım, ama o zaman şaşkınlardandım.

– İbni Kesir

Mûsâ, şöyle dedi: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde iken (istemeyerek) yaptım.”

– Diyanet İşleri

(Muusâ) dedi: «Ben bunu o vakit bilmezlerden olarak yapdım».

– Hasan Basri Çantay

Musa dedi ki: «O suçu işlediğim sırada ben henüz doğru yolu bulmuş değildim.

– Seyyid Kutub

فَفَرَرۡتُ مِنكُمۡ لَمَّا خِفۡتُكُمۡ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكۡمٗا وَجَعَلَنِي مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ٢١

Onun üzerine vaktâki sizden korktum, içinizden kaçtım, derken Rabbim bana hüküm ihsan buyurdu ve Ben-î mürselinden kıldı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu yüzden sizden korktuğum için kaçtım. Sonra Rabbım bana hüküm ihsan etti ve beni peygamberlerden kıldı.

– İbni Kesir

“Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.”

– Diyanet İşleri

«Sizden korkunca da hemen içinizden (bırakıb) kaçdım. Nihayet Rabbim bana bir hüküm verdi ve beni peygamberlerden yapdı».

– Hasan Basri Çantay

Bu yüzden sizden korkunca yanınızdan kaçtım. Sonra Rabb'im bana hikmet bağışlayarak beni peygamberlerinden biri yaptı.

– Seyyid Kutub

وَتِلۡكَ نِعۡمَةٞ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنۡ عَبَّدتَّ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ٢٢

O başıma kakdığın bir nimet de Ben-î İsraili kul, köle edinmiş olmandır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte, başıma kaktığın o nimet, İsrailoğullarını köle ettiğin içindir.

– İbni Kesir

“Senin başıma kaktığın bu nimet (gerçekte) İsrailoğullarını köleleştirmen(in neticesi)dir.”

– Diyanet İşleri

«Bana karşı imtinân etdiğin (başıma kakdığın) o ni'met, Isrâîl oğullarını kendine kul (köle) edindiğin içindi».

– Hasan Basri Çantay

O nimet diye başıma kaktığın şey israiloğullarını köleleştirmenin sonucudur.»

– Seyyid Kutub

قَالَ فِرۡعَوۡنُ وَمَا رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٢٣

Firavun, Rabb’ül-âlemin de nedir? dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun: Alemlerin Rabbı da nedir? dedi.

– İbni Kesir

Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi.

– Diyanet İşleri

Fir'avn dedi ki: «Aalemlerin Rabbi (dediğin) nedir»?

– Hasan Basri Çantay

Firavun, «alemlerin Rabb'i dediğin nedir?» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ ٢٤

Göklerin ve yerin ve bütün aralarındakilerin Rabb’i, eğer ehli yakîn iseniz dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbıdır. Eğer siz yakin getirenlerden iseniz.

– İbni Kesir

Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.”

– Diyanet İşleri

(Muusâ): «Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan şeylerin Rabbidir. Eğer hakıykatı yakıynen bilmiye ehil kimselerseniz (Onun birliğine îman edin)» dedi.

– Hasan Basri Çantay

Musa «Eğer kesin gerçeği öğrenmek istiyorsanız, O göklerin, yerin ve bu ikisi arasındaki bütün varlıkların Rabbidir» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ لِمَنۡ حَوۡلَهُۥٓ أَلَا تَسۡتَمِعُونَ ٢٥

Etrafındakilere dinlemez misiniz? dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yanında bulunanlara: İşitmiyor musunuz? dedi.

– İbni Kesir

Firavun, etrafındakilere (alaycı bir ifade ile) “dinlemez misiniz?” dedi.

– Diyanet İşleri

(Fir'avn) etrafında bulunan kimselere dedi ki: «İşitmiyor musunuz»?

– Hasan Basri Çantay

Firavun çevresindekilere «dediklerini duyuyor musunuz?» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ رَبُّكُمۡ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ ٢٦

Rabbiniz’in ve evvelki atalarınızın Rabb’i dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O da: Sizin de Rabbınız ve önce geçmiş atalarınızın da Rabbıdır, dedi.

– İbni Kesir

Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi.

– Diyanet İşleri

(Muusâ sözüne devamla:) «(O) sizin de, evvelki atalarınızın da Rabbidir» dedi.

– Hasan Basri Çantay

Musa: «O hem sizin hem de sizden önceki atalarınızın Rabbidir» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ ٱلَّذِيٓ أُرۡسِلَ إِلَيۡكُمۡ لَمَجۡنُونٞ ٢٧

Her halde size gönderilmiş olan resulünüz mutlak mecnun dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun dedi ki: Size gönderilen peygamberiniz şüphesiz delidir.

– İbni Kesir

Firavun, “Bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir” dedi.

– Diyanet İşleri

(Fir'avn) «Her halde size gönderilen (bu) peygamberiniz, dedi, mutlak delidir».

– Hasan Basri Çantay

Firavun çevresindekilere: «Size peygamber olarak gönderilen bu adam kesinlikle bir delidir» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ رَبُّ ٱلۡمَشۡرِقِ وَٱلۡمَغۡرِبِ وَمَا بَيۡنَهُمَآۖ إِن كُنتُمۡ تَعۡقِلُونَ ٢٨

Meşrik ve Mağribin ve bütün aralarındakilerin Rabb’i, eğer siz âkıl iseniz dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O da: Eğer aklınızı başınıza alırsanız; doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbıdır, dedi.

– İbni Kesir

Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi.

– Diyanet İşleri

(Muusâ yine devamla) dedi ki: «(O) Meşrıkla mağribin ve ikisi arasında bulunan her şeylerin Rabbidir. Eğer aklınızı kullanırsanız (idrâk edersiniz)».

– Hasan Basri Çantay

Musa, «Eğer düşünme yeteneğiniz varsa anlarsınız ki, O doğunun, batının ve bu ikisi arasındaki bütün varlıkların Rabbidir.» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ لَئِنِ ٱتَّخَذۡتَ إِلَٰهًا غَيۡرِي لَأَجۡعَلَنَّكَ مِنَ ٱلۡمَسۡجُونِينَ ٢٩

Yemin ederim ki dedi: eğer benden başka bir ilâh tutarsan seni mutlak ve muhakkak zindandakilerden ederim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun dedi ki: Benden başka bir tanrı edinirsen; şüphesiz seni hapse atılanlardan kılarım.

– İbni Kesir

Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.”

– Diyanet İşleri

(Fir'avn): «Andolsun, dedi, eğer benden başka bir Tanrı edinirsen seni muhakkak ve muhakkak zindana girenlerden ederim».

– Hasan Basri Çantay

Firavun «Eğer benden başka bir ilah edinirsen yemin ederim ki, seni hapse attırırım» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ أَوَلَوۡ جِئۡتُكَ بِشَيۡءٖ مُّبِينٖ ٣٠

Ya, dedi: sana apaçık isbat edecek bir şey getirdimse demi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sana apaçık bir şeyle gelmişsem de mi? dedi.

– İbni Kesir

Mûsâ, “Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?” dedi.

– Diyanet İşleri

(Muusâ) dedi ki: «Sana apaçık bir şey getirdimse de mi (zindana atacaksın)»?

– Hasan Basri Çantay

Musa «Sana doğru söylediğimi kanıtlayan apaçık bir delil göstersem de mi? dedi.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu