بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالُوٓاْ إِنَّمَآ أَنتَ مِنَ ٱلْمُسَحَّرِينَ ١٨٥

Dediler: «Sen ancak fazla büyülenmişlerdensin»!

– Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا وَإِن نَّظُنُّكَ لَمِنَ ٱلْكَٰذِبِينَ ١٨٦

«Sen bizim gibi bir beşerden başkası değilsin. Biz senin muhakkak yalancılardan olduğunu zannediyoruz».

– Hasan Basri Çantay

فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ ١٨٧

«Eğer doğruculardan isen gökden üstümüze bir parça düşür».

– Hasan Basri Çantay

قَالَ رَبِّىٓ أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ ١٨٨

(Şuayb) dedi: «Ne yapıyorsanız Rabbim daha iyi bilicidir».

– Hasan Basri Çantay

فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ ٱلظُّلَّةِۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ ١٨٩

Hulâsa: Onu tekzîb etdiler de kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Hakıykat bu, o günün büyük azâbı idi.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ١٩٠

Şübhesiz bunda mutlak bir âyet vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir.

– Hasan Basri Çantay

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ١٩١

Hakıykat, senin Rabbin mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O.

– Hasan Basri Çantay

وَإِنَّهُۥ لَتَنزِيلُ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ١٩٢

O (Kur'an) muhakkak ve muhakkak aalemlerin Rabbi (canibinden) indirilmedir.

– Hasan Basri Çantay

نَزَلَ بِهِ ٱلرُّوحُ ٱلْأَمِينُ ١٩٣

(193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma'nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir.

– Hasan Basri Çantay

عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ ٱلْمُنذِرِينَ ١٩٤

(193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma'nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir.

– Hasan Basri Çantay

بِلِسَانٍ عَرَبِىٍّ مُّبِينٍ ١٩٥

(193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma'nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu