بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا فَأُوْلَٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ ﴿٥٧

Kâfirlik edip âyetlerimize yalan demiş olanlar ise, işte bunlara mühîn bir azâb vardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Küfredip ayetlerimizi yalan sayanlar ise; işte onlar için horlayıcı bir azab vardır.

— İbni Kesir

İnkâr edip âyetlerimizi yalanlamış olanlara gelince, onlar için de alçaltıcı bir azap vardır.

— Diyanet İşleri

Kâfir olub da bizim âyetlerimizi yalan sayanlar, işte onlar, onlar için de hor (ve zelîl) edici bir azâb vardır.

— Hasan Basri Çantay

Kâfir olup ayetlerimizi yalanlayanları ise onur kırıcı bir azap bekliyor.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ هَاجَرُواْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ ثُمَّ قُتِلُوٓاْ أَوْ مَاتُواْ لَيَرْزُقَنَّهُمُ ٱللَّهُ رِزْقًا حَسَنًاۚ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَهُوَ خَيْرُ ٱلرَّٰزِقِينَ ﴿٥٨

Allah yolunda hicret edip de sonra katl edilmiş veya ölmüş olanlar ise elbette Allah, onları muhakkak güzel bir rızk ile merzuk edecektir, ve çünkü Allah, elbette rızk verenlerin en hayırlısı odur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; Allah yolunda hicret edip de sonra ölür veya öldürülürler; Allah onlara elbette güzel bir rızık verecektir. Şüphesiz ki Allah; rızık verenlerin en hayırlısıdır.

— İbni Kesir

Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlara gelince, Allah onlara muhakkak güzel bir rızık verecektir. Şüphe yok ki Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

— Diyanet İşleri

Allah yolunda hicret edib de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlar (a gelince:) Allah onları muhakkak güzel bir rızık ile rızıklandıracakdır. Çünkü rızık verenlerin en hayırlısı muhakkak ki Allahdır, bizzat kendisidir.

— Hasan Basri Çantay

Allah yolunda yurtlarından göçettikten sonra öldürülenlere ya da ölenlere gelince Allah onlara rızıkların en güzelini sunacaktır. Hiç kuşkusuz Allah rızık sunanların en hayırlısıdır.

— Seyyid Kutub

لَيُدْخِلَنَّهُم مُّدْخَلًا يَرْضَوْنَهُۥۗ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَعَلِيمٌ حَلِيمٌ ﴿٥٩

O elbette onları hoşnûd olacakları bir medhale koyacaktır ve çünkü Allah, gayet Alim, gayet halîmdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; onları hoşnud olacakları bir yere koyacaktır. Muhakkak ki Allah; Alim'dir, Halim'dir.

— İbni Kesir

Elbette onları hoşnut olacakları bir yere sokacaktır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).

— Diyanet İşleri

O, her halde bunları hoşnud olacakları bir yere sokacakdır. Muhakkak ki Allah onlar (ın niyyetlerini) hakkıyle bilendir, (ıkaab hususundaki) hılmi cidden gaalibdir.

— Hasan Basri Çantay

O, onları kesinlikle hoşnut olacakları bir yere yerleştirecektir. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir ve yumuşak tutumludur.

— Seyyid Kutub

ذَٰلِكَ وَمَنْ عَاقَبَ بِمِثْلِ مَا عُوقِبَ بِهِۦ ثُمَّ بُغِىَ عَلَيْهِ لَيَنصُرَنَّهُ ٱللَّهُۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ ﴿٦٠

Bu böyle, bir de her kim kendine edilen ukubete mislile makabele eder de sonra yine üzerine bağy olunursa elbette Allah ona nusrat eder, çünkü Allah’ın afvi çok, mağfireti çoktur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böyle. Kim, kendisine yapılan haksızlığa benzeriyle mukabele eder de sonra yine kendisine saldırılırsa; andolsun ki Allah; ona yardım edecektir. Şüphesiz ki Allah; Afüvv'dür, Gafur'dur.

— İbni Kesir

Bu böyle. Bir de kim kendisine verilen eziyetin dengiyle karşılık verir de sonra yine kendisine zulmedilirse, elbette Allah ona yardım eder. Hiç şüphesiz ki Allah çok affedendir, çok bağışlayandır.

— Diyanet İşleri

Bu, böyledir. (Mü'minlerden) kim (müşrikler tarafından) kendisine edilen ukuubete (cezâye) tıbkısıyle mukaabele eder de sonra yine aleyhine zulüm ve tecâvüz olunursa Allah her halde ona yardım eder. Hiç şübhesiz Allah çok afvedici, çok yarlığayıcıdır.

— Hasan Basri Çantay

Bu böyledir. Kim kendine haksızlık yapanlara gördüğü haksızlık kadar karşılık verdikten sonra saldırıya uğrarsa, Allah kendisine kesinlikle yardım eder. Hiç şüphesiz Allah bağışlayıcıdır, affedicidir.

— Seyyid Kutub

ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ يُولِجُ ٱلَّيْلَ فِى ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِى ٱلَّيْلِ وَأَنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌۢ بَصِيرٌ ﴿٦١

Çünkü Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar ve Allah, semidir, basîrdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böyle. Allah; geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar. Muhakkak ki Allah; Semi'dir, Basir'dir.

— İbni Kesir

Bu böyle. Çünkü Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.

— Diyanet İşleri

Bu, böyledir. Çünkü Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Hakıykat, Allah (her şey'i) kemâliyle işidendir, hakkıyle görendir.

— Hasan Basri Çantay

Bu böyledir. Allah geceyi gündüze dönüştürür, gündüzü de geceye dönüştürür. Hiç şüphesiz Allah her şeyi işitir ve her şeyi görür.

— Seyyid Kutub

ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِۦ هُوَ ٱلْبَٰطِلُ وَأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْعَلِىُّ ٱلْكَبِيرُ ﴿٦٢

Çünkü Allah’dır ancak zati hak, onların ondan başka davet ettikleri ise hep bâtıldır, ve Allah’dır ancak yegâne yüksek, yegâne büyük.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böyle. Çünkü Allah; hakkın ta kendisidir. O'nu bırakıp da taptıkları şeyler de doğrudan doğruya batıldır. Muhakkak ki Allah; Aliyy'dir, Kebir'dir.

— İbni Kesir

Bu böyle. Çünkü Allah, hakkın ta kendisidir. O’nu bırakıp da taptıkları ise batılın ta kendisidir. Şüphesiz ki Allah yücedir, büyüktür.

— Diyanet İşleri

Bu, böyledir. Zîrâ Allah Hakkın ta kendisidir. Onların kendisini bırakıb da tapdıkları (putlar) da hakıykaten baatılın ta kendisidir. Şübhesiz ki Allah, O, (her şeyden) yücedir, çok büyükdür.

— Hasan Basri Çantay

Bu böyledir. Allah gerçektir ve onların Allah dışındaki imdada çağırdıkları düzmece ilahlar asılsızdır. Allah yüce ve uludur.

— Seyyid Kutub

أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَتُصْبِحُ ٱلْأَرْضُ مُخْضَرَّةًۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ ﴿٦٣

Görmedin mi Allah, Semâ’dan bir su indirmekle arz yemyeşil oluveriyor, hakikat Allah, çok lâtîf bir habîrdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Görmedin mi; Allah, gökten su indirdi de böylece yeryüzü yemyeşil olmaktadır. Ve gerçekten Allah; Latif'dir, Hamid'dir.

— İbni Kesir

Allah’ın gökten yağmur indirdiği, böylece yeryüzünün yemyeşil olduğunu görmedin mi? Şüphesiz Allah, çok lütufkârdır, hakkıyla haberdardır.

— Diyanet İşleri

Görmedin mi, Allah gökden su (yağmur) indirdi de (o sayede) yer (yüzü) yemyeşil olmakdadır. Şübhe yok ki Allah çok lûtufkârdır, (her şey'e) hakkıyle âgâhdır.

— Hasan Basri Çantay

Allah'ın gökten su indirdiğini ve bu sayede yeryüzünün yemyeşil olduğunu görmüyor musun? Hiç kuşkusuz Allah latiftir ve her şeyden haberdardır.

— Seyyid Kutub

لَّهُۥ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِۗ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَهُوَ ٱلْغَنِىُّ ٱلْحَمِيدُ ﴿٦٤

Göklerdeki ve yerdeki hep onundur ve hakikat Allah, hamd olunacak yegâne ganiy ancak odur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Göklerde ve yerde olanlar O'nundur. Muhakkak ki O; Gani'dir, Hamid'dir.

— İbni Kesir

Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Şüphesiz ki Allah elbette zengindir, elbette övgüye lâyıktır.

— Diyanet İşleri

Göklerde ne var, yerde ne varsa Onundur. Hakıykat, Allah zâti i'tibariyle her şeyden) müstağnidir. (Sıfatları, fiilleri ile de) bihakkın hamde ancak kendisi lâyıkdır.

— Hasan Basri Çantay

Göklerde ve yerde bulunan tüm varlıklar O'nundur. Hiç kuşkusuz Allah zengindir ve övgüye layıktır..

— Seyyid Kutub

أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِى ٱلْأَرْضِ وَٱلْفُلْكَ تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِأَمْرِهِۦ وَيُمْسِكُ ٱلسَّمَآءَ أَن تَقَعَ عَلَى ٱلْأَرْضِ إِلَّا بِإِذْنِهِۦٓۗ إِنَّ ٱللَّهَ بِٱلنَّاسِ لَرَءُوفٌ رَّحِيمٌ ﴿٦٥

Görmedin mi Allah, hakikaten bütün Yerdekileri sizin için müsahhar kıldı, Semâ’yı da izni olmaksızın yere düşmekten tutuyor, hakikaten Allah, insanlara çok rafetli bir Rahimdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Görmedin mi; Allah, yerde olanları ve emriyle denizde akıp giden gemileri buyruğunuz altına vermiştir. İzni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmemesi için O tutar. Doğrusu Allah; insanlara karşı Rauf'dur, Rahim'dir.

— İbni Kesir

Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.

— Diyanet İşleri

Görmedin mi, Allah yerde ne varsa onları ve emriyle denizde akıb gitmekde olan gemileri size râm etmişdir. Semâyi, izni olmadıkça, yerin üzerine düşmekden O tutuyor. Şübhe yok ki Allah insanları pek çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.

— Hasan Basri Çantay

Görmüyor musun ki, Allah yeryüzündeki tüm varlıkları ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri yararınıza sundu. O yeryüzüne düşmesin diye göğü askıda tutuyor. O ancak O'nun izni ile yere düşer. Hiç şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.

— Seyyid Kutub

وَهُوَ ٱلَّذِىٓ أَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْۗ إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لَكَفُورٌ ﴿٦٦

Size hayatı veren de odur, sonra sizi öldürür, sonra sizi yine diriltir, hakikat insan çok nankördür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O'dur; sizi dirilten, sonra öldürecek, sonra yine diriltecek olan. Gerçekten insan; çok nankördür.

— İbni Kesir

O, size hayat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da diriltecek olandır. Şüphesiz, insan çok nankördür.

— Diyanet İşleri

O, (önce) size hayaat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da sizi yine diriltecek olandır. Hakıykat, (şu) insan çok nankördür!

— Hasan Basri Çantay

Sizi yaratan, sonra öldüren ve sonra tekrar diriltecek olan O'dur. Hiç kuşkusuz insan pek nankördür.

— Seyyid Kutub

لِّكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكًا هُمْ نَاسِكُوهُۖ فَلَا يُنَٰزِعُنَّكَ فِى ٱلْأَمْرِۚ وَٱدْعُ إِلَىٰ رَبِّكَۖ إِنَّكَ لَعَلَىٰ هُدًى مُّسْتَقِيمٍ ﴿٦٧

Biz her ümmet için bir ibadet yolu yapmışızdır ki onlar onun âbidleridir, binaenaleyh emirde sana aslâ münazea etmesinler, ve Rabbin’e davet et, çünkü sen cidden hakka götüren doğru bir yol üzerindesin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Her ümmete; yerine getirmeleri gerekli ibadetler koyduk. Öyle ise işte seninle çekişmesinler, Rabbına davet et. Şüphesiz ki sen; dosdoğru bir hidayet üzeresin.

— İbni Kesir

Biz her ümmet için uygulayacağı bir ibadet yolu verdik. O hâlde, din işinde seninle asla çekişmesinler. Sen Rabbine davet et. Çünkü sen hiç şüphesiz hakka götüren dosdoğru bir yol üzerindesin.

— Diyanet İşleri

Biz her ümmete bir ibâdet yolu (şerîat) gösterdik ki onlar bunun aamilleridir. O halde emirde seninle asla münazaa etmesinler. Sen (insanları sâdece) Rabbine da'vet et. Çünkü sen, şübhesiz dosdoğru bir hidâyetin tâ üzerindesin.

— Hasan Basri Çantay

Biz her ümmet için uygulayacakları ayrı ibadet biçimleri belirledik. O halde müşrikler bu konuda seninle kesinlikle tartışmamalıdırlar. Sen insanları Rabb'ine çağır. Hiç kuşkusuz sen doğru yoldasın.

— Seyyid Kutub

AYARLAR