بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَكَذَٰلِكَ أَنزَلۡنَٰهُ ءَايَٰتِۭ بَيِّنَٰتٖ وَأَنَّ ٱللَّهَ يَهۡدِي مَن يُرِيدُ ١٦

Ve işte biz onu böyle "âyât-i beyyinat" olarak indirdik ve çünkü Allah istediğine hidayet eder.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böylece ona apaçık ayetler olarak indirdik. Muhakkak ki Allah; dilediğini hidayete eriştirendir.

– İbni Kesir

Böylece biz Kur’an’ı apaçık âyetler hâlinde indirdik. Şüphesiz Allah, dilediğini doğru yola iletir.

– Diyanet İşleri

İşte biz onu (Kur'ânı) böyle açık açık âyetler haalinde indirdik. Şübhesiz ki Allah (ancak) kimi dilerse ona hidâyet eder.

– Hasan Basri Çantay

Biz Kur'anı işte böyle açık ayetler halinde indirdik. Hiç kuşkusuz Allah istediği kimseyi doğru yola iletir.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَٱلَّذِينَ هَادُواْ وَٱلصَّٰبِـِٔينَ وَٱلنَّصَٰرَىٰ وَٱلۡمَجُوسَ وَٱلَّذِينَ أَشۡرَكُوٓاْ إِنَّ ٱللَّهَ يَفۡصِلُ بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ شَهِيدٌ ١٧

Onlar ki iman ettiler ve onlar ki Yehûdî oldular ve o sabiîler ve o Nesârâ ve o Mecûs ve o şirk edenler her halde Allah her şeye şâhiddir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Allah; iman edenler, yahudiler, sabiiler, hıristiyanlar, mecusiler ve puta tapanlar arasında kıyamet günü kesin hükmünü verecektir. Doğrusu Allah; her şeye şahiddir.

– İbni Kesir

Şüphesiz, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecûsiler ve Allah’a ortak koşanlar var ya; Allah, kıyamet günü onların aralarında mutlaka hüküm verecektir. Çünkü Allah, her şeye şahittir.

– Diyanet İşleri

O îman edenler, o Yahudiler, o Sabaiîler, o Nasraanîler, o Mecûsîler, o (Allaha) eş koşanlar (yok mu?) Allah kıyamet günü (bütün) bunların aralarını mutlakaa ayıracakdır. Çünkü Allah her şey'i hakkıyle görüb bilendir.

– Hasan Basri Çantay

Mü'minler, yahudiler, sabiiler, hristiyanlar, ateşe tapanlar ve Allah'a ortak koşanlar var ya, Allah kıyamet günü bunlar hakkındaki ayırd edici hükmünü verecektir. Hiç kuşkusuz Allah her şeyin tanığıdır.

– Seyyid Kutub

أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يَسۡجُدُۤ لَهُۥۤ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ وَٱلشَّمۡسُ وَٱلۡقَمَرُ وَٱلنُّجُومُ وَٱلۡجِبَالُ وَٱلشَّجَرُ وَٱلدَّوَآبُّ وَكَثِيرٞ مِّنَ ٱلنَّاسِۖ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيۡهِ ٱلۡعَذَابُۗ وَمَن يُهِنِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن مُّكۡرِمٍۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَفۡعَلُ مَا يَشَآءُ۩ ١٨

Görmedin mi hep Allah’a secde ediyor göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, bütün hayvanlar, ve insanlardan bir çoğu, bir çoğunun da üzerine azâb hakk olmuş her, kimi de Allah tahkir ederse artık ona ikram edecek yoktur, şüphesiz Allah ne dilerse yapar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Göklerde ve yerde olanların; güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ile insanların bir çoğunun Allah'a secde ettiklerini görmüyor musun? İnsanların bir çoğu da azabı hak etmiştir. Ve Allah kimi alçaltırsa; ona ikram edecek kimse yoktur. Şüphesiz ki Allah; dilediğini yapar.

– İbni Kesir

Görmedin mi ki şüphesiz, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde etmektedir. Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah, kimi alçaltırsa ona saygınlık kazandıracak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.

– Diyanet İşleri

Görmedin mi, göklerde olan herkes (herşey) ve yerde bulunan herkes (herşey), güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların bir çoğu hakıykaten Allaha secde ediyor. Bir çoğunun üzerine de azâb hak olmuşdur. Allah kimi (bedbahtlıkla) hor kılarsa onu seâdete kavuşduracak (hiç bir kuvvet) yokdur. Şübhesiz ki Allah ne dilerse (onu) yapar.

– Hasan Basri Çantay

Göklerdeki ve yerdeki tüm varlıkların, güneşin, ayın, yıldızların, dağların, ağaçların, hayvanların ve çok sayıda insanın Allah'a secde ettiklerini, O'nun buyruğuna boyun eğdiklerini görmüyor musun? Birçok sayıdaki insan da azaba çarpılmayı haketmiştir. Allah'ın alçalttığı kimseye hiç kimse onur kazandıramaz. Hiç şüphesiz Allah dilediğini yapar.

– Seyyid Kutub

۞ هَٰذَانِ خَصۡمَانِ ٱخۡتَصَمُواْ فِي رَبِّهِمۡۖ فَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ قُطِّعَتۡ لَهُمۡ ثِيَابٞ مِّن نَّارٖ يُصَبُّ مِن فَوۡقِ رُءُوسِهِمُ ٱلۡحَمِيمُ ١٩

Şu ikisi Rab’leri hakkında muhakemeye duruşmuş iki hasımdırlar, binaenaleyh o küfredenler, için ateşten çamaşırlar biçilmiştir, başlarının üstünden kaynar su dökülür.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunlar iki düşmandır ki, Rabbları hakkında çekişmişlerdir. Küfredenler için, ateşten elbiseler kesilmiştir. Başları üstünden de kaynar su dökülecektir.

– İbni Kesir

İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür.

– Diyanet İşleri

Bu iki (sınıf, ya'nî îman edenlerle etmeyenler) Rableri (nin dîni) hakkında birbiriyle da'valaşan hasım iki (zümre) dir. İşte o küfredenler (yok mu?) onlar için ateşden elbiseler biçilmişdir. Başkalarının üzerine de kaynar su dökülecekdir onların.

– Hasan Basri Çantay

Karşımızda Allah konusunda çatışan, iki çelişik inançlı insan kesimi, iki karşıt grup var. Bunlardan biri olan kâfirler için ateşten elbiseler biçilmiştir. Başlarından aşağıya kaynar sular dökülür.

– Seyyid Kutub

يُصۡهَرُ بِهِۦ مَا فِي بُطُونِهِمۡ وَٱلۡجُلُودُ ٢٠

Bununla karınlarındaki ve derileri eritilir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bununla karınlarındakiler ve derileri eritilir.

– İbni Kesir

Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir.

– Diyanet İşleri

Bununla karınlarının içinde ne varsa hepsi de derileri eritilecekdir.

– Hasan Basri Çantay

Bu kaynar sular karın boşluklarındaki organlarını ve derilerini eritir.

– Seyyid Kutub

وَلَهُم مَّقَٰمِعُ مِنۡ حَدِيدٖ ٢١

Bir de bunlara demirden kamçılar vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Demir kamçılar da onlar içindir.

– İbni Kesir

Onlar için bir de demirden topuzlar vardır.

– Diyanet İşleri

Onlar için demirden kamçılar da var.

– Hasan Basri Çantay

Ayrıca onlar için demirden kamçılar hazırlanmıştır.

– Seyyid Kutub

كُلَّمَآ أَرَادُوٓاْ أَن يَخۡرُجُواْ مِنۡهَا مِنۡ غَمٍّ أُعِيدُواْ فِيهَا وَذُوقُواْ عَذَابَ ٱلۡحَرِيقِ ٢٢

Her ne zaman ateşten, onun bir gamından çıkmak isterlerse yine içine iade olunurlar, haydi tadın yangın azâbını.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ne zaman oradan ve oradaki ıztırabdan çıkıp kurtulmak isteseler; her defasında oraya geri çevrilirler. Yakıcı azabı tadın, denir.

– İbni Kesir

Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara, “Tadın yangın azabını” denilir.

– Diyanet İşleri

Ne zaman oradan, (çektiği) ıztırabdan (dolayı) çıkmak isterlerse yine içerisine iade olunurlar (ve kendilerine): «Tadın (bu) yangın azabını» (denilir).

– Hasan Basri Çantay

Onlar çektikleri acının baskısı altında cehennemden her çıkmak istediklerinde «kavurucu azabı tadınız» diye paylanarak oraya geri püskürtülürler.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱللَّهَ يُدۡخِلُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ يُحَلَّوۡنَ فِيهَا مِنۡ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٖ وَلُؤۡلُؤٗاۖ وَلِبَاسُهُمۡ فِيهَا حَرِيرٞ ٢٣

Şüphesiz Allah o iman edip salih ameller işleyenleri altından ırmaklar akar cennetlere koyacak, orada altın bileziklerden ve inci süslenecekler elbiseleri de orada ipek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Allah; iman edip salih ameller işleyenleri altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Orada altun bilezikler ve inciler takınırlar. Ve oradaki elbiseleri ipektendir.

– İbni Kesir

Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz ki Allah îman edib de güzel güzel amel (ve hareketlerde bulunanları altından ırmaklar akıb duran cennetlere sokacak. Orada bunlar altundan bileziklerle, incilerle bezenecekler. Orada giyecekleri de ipekdir.

– Hasan Basri Çantay

Buna karşılık Allah, iman edip iyi ameller işleyenleri, altlarından çeşitli ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. Orada altın bilezikler ve inciler takınırlar. Giydikleri elbiseler ipekten olur.

– Seyyid Kutub

وَهُدُوٓاْ إِلَى ٱلطَّيِّبِ مِنَ ٱلۡقَوۡلِ وَهُدُوٓاْ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلۡحَمِيدِ ٢٤

Hem sözün hoşuna hidayet edilmişlerdir, hem hamîdin yoluna hidayet edilmişlerdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar sözün en güzeline alıştırılmışlar ve övülmeye layık olan Allah'ın doğru yoluna iletilmişlerdir.

– İbni Kesir

Onlar hem sözün hoş olanına ulaştırılmışlar, hem de övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir.

– Diyanet İşleri

Onlar sözün en güzeline irşâd edilmişler, kendisine çok hamdedilen (Allah) ın doğru yoluna iletilmişlerdir.

– Hasan Basri Çantay

Onlar güzel söze yöneltilmişler ve övgüye lâyık yola iletilmişlerdir.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِ ٱلَّذِي جَعَلۡنَٰهُ لِلنَّاسِ سَوَآءً ٱلۡعَٰكِفُ فِيهِ وَٱلۡبَادِۚ وَمَن يُرِدۡ فِيهِ بِإِلۡحَادِۭ بِظُلۡمٖ نُّذِقۡهُ مِنۡ عَذَابٍ أَلِيمٖ ٢٥

Amma şunlar ki küfr ettiler hem Allah yolundan ve o Mescid-i haramdan meni ediyorlar ki biz onu, mukîm ve müsafir içinde müsavi olmak üzere, umum insanlar için yapmışız ve her kim onun içinde zulm ile ilhad ile bir irade ederse ona muhakkak elîm bir azâb tattırırız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki o küfredenlere, Allah'ın yolundan ve (yerli, yolcu bütün insanları eşit kıldığımız) Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara ve orada zulm ile ilhada yeltenenlere; elim bir azabtan tattırırız.

– İbni Kesir

İnkâr edenler ile Allah’ın yolundan ve içinde, yerli, misafir bütün insanları eşit kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlar (azabı hak etmişlerdir.) Kim de orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona elem dolu bir azaptan tattıracağız.

– Diyanet İşleri

Hakıykat, o küfredenler, o Allahın yolundan ve kendisi (ni ziyaret) de yerli, müsâfir insanları müsâvî kıldığımız Mescid-i haramdan alıkoymakda olanları... Kim orada zulm ile ilhaada yeltenirse biz ona pek acıklı bir azâb tatdırırız.

– Hasan Basri Çantay

Kâfirlere, insanları, Allah'ın yolundan ve gerek Mekke yerlilerinin gerekse dışardan gelen herkesin ziyaretine eşitçe açtığımız Mescid-i Haram'a (Kâ'be'ye) girmekten alıkoyanlara gelince kim orada zalimce bir tutum takınarak Allah'ın emirlerini çiğnerse kendisine acıklı bir azap tattırırız.

– Seyyid Kutub

وَإِذۡ بَوَّأۡنَا لِإِبۡرَٰهِيمَ مَكَانَ ٱلۡبَيۡتِ أَن لَّا تُشۡرِكۡ بِي شَيۡـٔٗا وَطَهِّرۡ بَيۡتِيَ لِلطَّآئِفِينَ وَٱلۡقَآئِمِينَ وَٱلرُّكَّعِ ٱلسُّجُودِ ٢٦

Hem unutma o vakti ki o beytin yerini İbrahim’e şöyle diye hazırlamıştık: sakın bana hiç bir şey şirk koşma, ve beytimi dolaşanlar ve duranlar ve ruküa sücude varanlar için tertemiz et.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani İbrahim'e: Bana hiç bir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyama duranlar, rüku edenler ve secdeye varanlar için evimi temiz tut, diye Kabe' nin yerini hazırlamıştık.

– İbni Kesir

Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik.

– Diyanet İşleri

Hatırla o zamanı ki biz Beytin yerini İbrâhîme: «Bana hiç bir şey'i eş tutma, Beytini tavaaf edenler, kıyam edenler, rükû' ve sücûd edenler için iyice temizle» diye merci' yapmışdık.

– Hasan Basri Çantay

Hani İbrahim'e Beytullah'ın yerini gösterdik ve kendisine şöyle dedik; «Bana hiçbir şeyi ortak koşma ve bu evimi tavaf edenler, ayakta dikilenler, rükua ve secdeye varanlar için temiz tut.»

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu