بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَهَٰذَا ذِكْرٌ مُّبَارَكٌ أَنزَلْنَٰهُۚ أَفَأَنتُمْ لَهُۥ مُنكِرُونَ ﴿٥٠

İşte bu - Kur'an - da bizim indirdiğimiz mübarek zikirdir şimdi siz bunu mu inkâr ediyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu da Bizim indirdiğimiz mübarek bir zikirdir. Yoksa siz onu inkar mı ediyorsunuz?

— İbni Kesir

İşte bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz mübarek bir öğüttür. Şimdi siz bunu mu inkâr ediyorsunuz?

— Diyanet İşleri

İşte bu (Kur'an) da bizim indirdiğimiz feyz kaynağı bir zikirdir. Şimdi siz mi bunu inkâr edicilersiniz?

— Hasan Basri Çantay

Bu Kur'an, tarafımızdan indirilmiş kutsal bir öğüttür. Siz onu inkâr mı ediyorsunuz?

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ ءَاتَيْنَآ إِبْرَٰهِيمَ رُشْدَهُۥ مِن قَبْلُ وَكُنَّا بِهِۦ عَٰلِمِينَ ﴿٥١

Şanım Hakk’ı için bundan evvel de İbrahim’e rüşdünü vermiştik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; Biz, daha önce İbrahim'e de rüşdünü vermiştik. Ve Biz onu bilenlerdik.

— İbni Kesir

Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.

— Diyanet İşleri

Andolsun ki biz daha evvel Ibrâhîme de rüşdünü verdik ve biz onu (n buna ehil olduğunu) bilenlerdik.

— Hasan Basri Çantay

Andolsun ki, daha önce de İbrahim'e doğru ile eğriyi ayırdetme yeteneği vermiştik. Onun peygamberliğe elverişli olduğunu biliyorduk.

— Seyyid Kutub

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِۦ مَا هَٰذِهِ ٱلتَّمَاثِيلُ ٱلَّتِىٓ أَنتُمْ لَهَا عَٰكِفُونَ ﴿٥٢

O vakit ki babasına ve kavmine ne bu başına toplanıb durduğunuz temasîl dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hani o, babasına ve kavmine demişti ki: Şu tapınıp durduğunuz heykeller de nedir?

— İbni Kesir

Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.

— Diyanet İşleri

O zaman o, babasına ve kavmine: «Sizin tapmakda olduğunuz bu heykeller nedir?» demişdi.

— Hasan Basri Çantay

Hani O babasına ve soydaşlarına «Şu karşılarında saygı duruşu yaptığınız heykeller nedir?» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالُواْ وَجَدْنَآ ءَابَآءَنَا لَهَا عَٰبِدِينَ ﴿٥٣

Atalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk dediler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar da: Babalarımızı bunlara tapar bulduk, demişlerdi.

— İbni Kesir

"Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk” dediler.

— Diyanet İşleri

Onlar: «Biz atalarımızı bunların tapıcıları olarak bulduk» dediler.

— Hasan Basri Çantay

Onlar da «Babalarımızı onlara tapar bulduk» dediler.

— Seyyid Kutub

قَالَ لَقَدْ كُنتُمْ أَنتُمْ وَءَابَآؤُكُمْ فِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ ﴿٥٤

Kasem olsun ki dedi, siz de atalarınız da açık bir dalâl içindesiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O: Andolsun ki sizler de, babalarınız da apaçık bir sapıklık içerisindesiniz, demişti.

— İbni Kesir

İbrahim, “Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.

— Diyanet İşleri

(İbrâhîm) dedi: «Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz».

— Hasan Basri Çantay

İbrahim «Gerek siz, gerekse babalarınız gerçekten koyu bir sapıklığa düşmüşsünüz» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالُوٓاْ أَجِئْتَنَا بِٱلْحَقِّ أَمْ أَنتَ مِنَ ٱللَّٰعِبِينَ ﴿٥٥

Dediler: ciddi mi söylüyorsun yoksa sen şakacılardan mısın.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar: Sen, bize gerçeği mi getirdin, yoksa bizimle eğleniyor musun? dediler

— İbni Kesir

“Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?” dediler.

— Diyanet İşleri

Onlar: «Sen bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen şakacılardan mısın?» dediler.

— Hasan Basri Çantay

Onlar: “Sen bize gerçeği mi getirdin, yoksa şaka mı ediyorsun?” dediler.

— Seyyid Kutub

قَالَ بَل رَّبُّكُمْ رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ٱلَّذِى فَطَرَهُنَّ وَأَنَاْ عَلَىٰ ذَٰلِكُم مِّنَ ٱلشَّٰهِدِينَ ﴿٥٦

Doğrusu, dedi: Rabbiniz o göklerin ve yerin Rabbi’dir ki onları yaratmıştır ve ben buna şehadet edenlerdenim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O da dedi ki: Hayır, Rabbınız göklerin ve yerin Rabbıdır ki onları, O yaratmıştır. Ve ben bunlara şahidlik edenlerdenim.

— İbni Kesir

İbrahim, dedi ki: “Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. O, bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim.”

— Diyanet İşleri

O da: «Hayır, dedi, sizin Rabbiniz hem göklerin, hem yerin Rabbidir ki bunları O yaratmışdır ve ben de buna yakıyn haasıl edenlerdenim».

— Hasan Basri Çantay

İbrahim dedi ki; «Hayır, Rabb'iniz göklerin ve yerin Rabb'idir, onları yoktan vareden O'dur. Ben bu gerçeğin tanıklarından biriyim.»

— Seyyid Kutub

وَتَٱللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصْنَٰمَكُم بَعْدَ أَن تُوَلُّواْ مُدْبِرِينَ ﴿٥٧

Ve tAllahi siz dönüp gittikten sonra putlarınıza lâhüdd bir tedbir yapacağım.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'a yemin ederim ki; siz, arkanızı dönüp gittikten sonra putlarınıza bir tuzak kuracağım.

— İbni Kesir

Allah’a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım.

— Diyanet İşleri

«Allaha yemîn ederim ki siz arkanızı dönüb gitdikden sonra ben putlarınıza elbette bir tuzak kuracağım».

— Hasan Basri Çantay

Vallahi siz arkanızı dönüp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım, bir komplo düzenleyeceğim.

— Seyyid Kutub

فَجَعَلَهُمْ جُذَٰذًا إِلَّا كَبِيرًا لَّهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ ﴿٥٨

Derken onları parça parça etti, ancak bir büyüklerini bıraktı ki belki ona müracaat ederler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Derken hepsini paramparça edip içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.

— İbni Kesir

Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti.

— Diyanet İşleri

Derken o, bunları parça parça etdi. Yalınız onların büyüğünü bırakdı, belki ona müracaat ederler diye.

— Hasan Basri Çantay

Arkasından o putları kırıp parça parça etti, fakat bilgisine (!) başvursunlar diye en büyük putu sağlam bıraktı.

— Seyyid Kutub

قَالُواْ مَن فَعَلَ هَٰذَا بِـَٔالِهَتِنَآ إِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلظَّٰلِمِينَ ﴿٥٩

Bunu bizim ilâhlarımıza kim yapmış? Her halde o zalimlerden biri dediler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Doğrusu o zalimlerden biridir, dediler.

— İbni Kesir

Onlar, “Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir” dediler.

— Diyanet İşleri

Dediler: «Bunu bizim Tanrılarımıza kim yapdı? Her halde o, zaalimlerden biri (olacak)».

— Hasan Basri Çantay

Soydaşları «Bu işi ilahlarımıza kim yaptı? Kim yaptı ise o gerçekten bir zalimdir» dediler.

— Seyyid Kutub

قَالُواْ سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُۥٓ إِبْرَٰهِيمُ ﴿٦٠

Bir delikanlı işittik bunları anıyor adına İbrahim deniyormuş dediler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını duymuştuk.

— İbni Kesir

(İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler.

— Diyanet İşleri

Dediler: «İşitdik ki kendisine Ibrâhîm denilen bir gene bunları diline doluyordu».

— Hasan Basri Çantay

Duyduğumuza göre 'İbrahim adında bir delikanlı bu ilahlarımıza dil uzatıyordu' dediler.

— Seyyid Kutub

AYARLAR