بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱجۡعَل لِّي وَزِيرٗا مِّنۡ أَهۡلِي ٢٩

Ve bana ehlimden bir vezir ver.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kendi ailemden bir vezir ver bana;

– İbni Kesir

“Bana ailemden birini yardımcı yap,”

– Diyanet İşleri

«Bana kendi ailemden bir de vezîr ver».

– Hasan Basri Çantay

Ailemden bana bir yardımcı armağan et.

– Seyyid Kutub

هَٰرُونَ أَخِي ٣٠

Kardeşim Harun’u.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kardeşim Harun'u.

– İbni Kesir

“Kardeşim Hârûn’u.”

– Diyanet İşleri

«Biraderim Hâruunu».

– Hasan Basri Çantay

Kardeşim Harun'u yani.

– Seyyid Kutub

ٱشۡدُدۡ بِهِۦٓ أَزۡرِي ٣١

Onunla sırtımı pekit.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onunla destekle beni.

– İbni Kesir

“Onunla gücümü artır.”

– Diyanet İşleri

«Onunla sırtımı kuvvetlendir».

– Hasan Basri Çantay

Ona arkamı dayayıp güç kazanmamı sağla.

– Seyyid Kutub

وَأَشۡرِكۡهُ فِيٓ أَمۡرِي ٣٢

Ve onu işimde şerik et.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onu işimizde ortak yap,

– İbni Kesir

“Onu işime ortak et.”

– Diyanet İşleri

«Onu işimde ortak kıl»,

– Hasan Basri Çantay

O'nu görevime ortak et.

– Seyyid Kutub

كَيۡ نُسَبِّحَكَ كَثِيرٗا ٣٣

Ki seni çok tesbih edelim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki seni daha çok tesbih edelim.

– İbni Kesir

“Seni çok tespih edelim diye”,

– Diyanet İşleri

«Tâki Seni çok tesbîh edelim».

– Hasan Basri Çantay

Böylece seni daha çok noksanlıklardan tenzih edelim.

– Seyyid Kutub

وَنَذۡكُرَكَ كَثِيرًا ٣٤

Ve çok zikreyleyelim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve seni daha çok analım.

– İbni Kesir

“Seni çok zikredelim diye.”

– Diyanet İşleri

«Seni çok analım».

– Hasan Basri Çantay

Senin adını daha çok analım.

– Seyyid Kutub

إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيرٗا ٣٥

Şüphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki Sen, bizi görmektesin.

– İbni Kesir

“Çünkü sen bizi hakkıyla görmektesin.”

– Diyanet İşleri

«Şübhe yok ki Sen bizi hakkıyle görensin».

– Hasan Basri Çantay

Kuşku yok ki, biz senin gözetimin altındayız.»

– Seyyid Kutub

قَالَ قَدۡ أُوتِيتَ سُؤۡلَكَ يَٰمُوسَىٰ ٣٦

Haydi! Buyurdu: erdirildin dileğine ya Musâ.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu: Ey Musa; istediğin sana verilmiştir.

– İbni Kesir

Allah, şöyle dedi: “İstediğin sana verildi ey Mûsâ!”

– Diyanet İşleri

Buyurdu: «Ey Musa, istediğin sana verilmişdir».

– Hasan Basri Çantay

Ey Musa, bu istediklerin sana verilmiştir.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَيۡكَ مَرَّةً أُخۡرَىٰٓ ٣٧

Şanım Hakk’ı için biz lûtfeylemiştik sana diğer bir def'a daha.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Zaten sana, başka bir defa daha lutufta bulunmuştuk.

– İbni Kesir

“Andolsun, biz sana bir kere daha iyilikte bulunmuştuk.”

– Diyanet İşleri

(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım.

– Hasan Basri Çantay

Biz, bundan önce de bir kere daha sana lütufta bulunmuştuk.

– Seyyid Kutub

إِذۡ أَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰٓ أُمِّكَ مَا يُوحَىٰٓ ٣٨

O vakit ki anana verilen şu ilhamı verdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmiştik.

– İbni Kesir

“Hani annene ilham edilmesi gereken şeyleri ilham etmiştik:”

– Diyanet İşleri

(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım.

– Hasan Basri Çantay

Hani, annene şu mesajımızı vahyetmiştik:

– Seyyid Kutub

أَنِ ٱقۡذِفِيهِ فِي ٱلتَّابُوتِ فَٱقۡذِفِيهِ فِي ٱلۡيَمِّ فَلۡيُلۡقِهِ ٱلۡيَمُّ بِٱلسَّاحِلِ يَأۡخُذۡهُ عَدُوّٞ لِّي وَعَدُوّٞ لَّهُۥۚ وَأَلۡقَيۡتُ عَلَيۡكَ مَحَبَّةٗ مِّنِّي وَلِتُصۡنَعَ عَلَىٰ عَيۡنِيٓ ٣٩

Onu tabut içine koy da deryayı bırak derya da onu sahile, bıraksın, onu hem bana düşman hem ona düşman biri alsın, ve üzerine benden bir sevgi koydum ki hem nezaretim altında yetiştirilesin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onu bir sandığa koy da suya bırak. Su onu kıyıya atar. Bana da, ona da düşman olan birisi onu alır. Gözümün önünde yetişesin diye, senin üzerine katımdan bir sevgi koydum.

– İbni Kesir

“Onu (bebek Mûsâ’yı) sandığın içine koy ve denize (Nil’e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın. Sana da, ey Mûsâ, sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım.”

– Diyanet İşleri

(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım.

– Hasan Basri Çantay

Musa'yı bir sandukaya koy ve nehre at; nehir onu sahile atsın da oradan onu benim ve kendisinin ortak düşmanımız alsın. Gözümün önünde yetişesin diye seni sevgimin kanatları altına aldım.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu