بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ رَبِّ ٱشۡرَحۡ لِي صَدۡرِي ٢٥

Mûsâ, dedi ki: “Rabbim! Gönlüme ferahlık ver.”

– Diyanet İşleri

وَيَسِّرۡ لِيٓ أَمۡرِي ٢٦

“İşimi bana kolaylaştır.”

– Diyanet İşleri

وَٱحۡلُلۡ عُقۡدَةٗ مِّن لِّسَانِي ٢٧

(27-28) “Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar.”

– Diyanet İşleri

يَفۡقَهُواْ قَوۡلِي ٢٨

(27-28) “Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar.”

– Diyanet İşleri

وَٱجۡعَل لِّي وَزِيرٗا مِّنۡ أَهۡلِي ٢٩

“Bana ailemden birini yardımcı yap,”

– Diyanet İşleri

هَٰرُونَ أَخِي ٣٠

“Kardeşim Hârûn’u.”

– Diyanet İşleri

ٱشۡدُدۡ بِهِۦٓ أَزۡرِي ٣١

“Onunla gücümü artır.”

– Diyanet İşleri

وَأَشۡرِكۡهُ فِيٓ أَمۡرِي ٣٢

“Onu işime ortak et.”

– Diyanet İşleri

كَيۡ نُسَبِّحَكَ كَثِيرٗا ٣٣

“Seni çok tespih edelim diye”,

– Diyanet İşleri

وَنَذۡكُرَكَ كَثِيرًا ٣٤

“Seni çok zikredelim diye.”

– Diyanet İşleri

إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيرٗا ٣٥

“Çünkü sen bizi hakkıyla görmektesin.”

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu