بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنِّىٓ أَنَاْ رَبُّكَ فَٱخْلَعْ نَعْلَيْكَۖ إِنَّكَ بِٱلْوَادِ ٱلْمُقَدَّسِ طُوًى ﴿١٢

Ya Musâ haberin olsun benim, ben Rabbim, hemen papuşlarını çıkar çünkü sen mukaddes vadide tuvadasın.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki senin Rabbın Benim, Ben. Pabuçlarını çıkar. Zira sen mukaddes vadide, Tuva'dasın.

— İbni Kesir

“Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ’dasın.”

— Diyanet İşleri

Şübhesiz ben im ben senin Rabbin. Haydi pabuşlarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vâdîde, «Tuvaa» dasın.

— Hasan Basri Çantay

Hiç kuşkusuz ben senin Rabbi'nim. Pabuçlarını çıkar. Çünkü sen kutsal Tuva vadisindesin.

— Seyyid Kutub

وَأَنَا ٱخْتَرْتُكَ فَٱسْتَمِعْ لِمَا يُوحَىٰٓ ﴿١٣

Ve ben, seni ihtiyar buyurdum şimdi verilecek vahyi dinle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve ben; seni seçtim. Öyleyse vahyolunanı dinle.

— İbni Kesir

“Ben seni (peygamber olarak) seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle.”

— Diyanet İşleri

Ben seni (peygamberliğe) seçdim. Şimdi vahy olunacak şeyleri dinle:

— Hasan Basri Çantay

Seni ben peygamber seçtim. Şimdi vahyedilecek mesajı dinle.

— Seyyid Kutub

إِنَّنِىٓ أَنَا ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنَاْ فَٱعْبُدْنِى وَأَقِمِ ٱلصَّلَوٰةَ لِذِكْرِىٓ ﴿١٤

Hakikaten benim ben Allah, benden başka ilâh yok.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki Ben; Allah'ım. Benden başka hiç bir ilah yoktur. Öyleyse Bana ibadet et ve Beni anmak için namaz kıl.

— İbni Kesir

“Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.”

— Diyanet İşleri

Şübhe yok ki Allah, ben im, ben. Benden başka hiçbir Tanrı yokdur. Öyleyse bana ibâdet et, beni hatırlamak ve anmak için dosdoğru namaz kıl.

— Hasan Basri Çantay

Hiç kuşkusuz ben Allah'ım. Benden başka ilah yoktur. Öyleyse bana kulluk et. Beni anmak için namaz kıl.

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلسَّاعَةَ ءَاتِيَةٌ أَكَادُ أُخْفِيهَا لِتُجْزَىٰ كُلُّ نَفْسٍۭ بِمَا تَسْعَىٰ ﴿١٥

Onun için bana ibadet et ve zikrim için namaz kıl.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Her nefis işlediğinin karşılığını görsün diye onu neredeyse gizliyorum.

— İbni Kesir

“Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim.”

— Diyanet İşleri

Çünkü o saat şübhesiz gelecekdir. Ben onu (n vaktini) hemen açıklayacağım geliyor ki herkes neye çalışıyorsa kendisine onunla mukaabele edilmiş olsun.

— Hasan Basri Çantay

Herkes yaptıklarının karşılığını görsün diye kıyamet anı kesinlikle gelecektir. Ben o anı neredeyse gizli tuttum.

— Seyyid Kutub

فَلَا يَصُدَّنَّكَ عَنْهَا مَن لَّا يُؤْمِنُ بِهَا وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُ فَتَرْدَىٰ ﴿١٦

Çünkü saat muhakkak gelecek, ben, hemen hemen onu gizliyorum ki her nefis sa'y ile cezalansın, binaenaleyh sakın ona inanmayıp da kendi hevasına uyan kimse seni ondan alıkoymasın sonra helâk olursun.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ona inanmayan ve hevesine uyan kimse, seni bundan alıkoymasın, yoksa helak olursun.

— İbni Kesir

“Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helâk olursun!”

— Diyanet İşleri

Binâen'aleyh ona inanmaz ve hevâ (ve heves) ine uyar kimseler sakın seni bundan alıkoymasın (lar). Sonra helak olursun.

— Hasan Basri Çantay

Bu anın geleceğine inanmayanlar, ihtiraslarının tutsağı olanlar seni onun bilincinden uzaklaştırmasın. Yoksa mahvolursun, aşağı düşersin.

— Seyyid Kutub

وَمَا تِلْكَ بِيَمِينِكَ يَٰمُوسَىٰ ﴿١٧

O yeminindeki de ne ya Musâ?

— Elmalılı Hamdi Yazır

O sağ elindeki de nedir ey Musa?

— İbni Kesir

“Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?”

— Diyanet İşleri

Musa, o sağ elindeki ne?

— Hasan Basri Çantay

Sağ elindeki nedir, ya Musa.

— Seyyid Kutub

قَالَ هِىَ عَصَاىَ أَتَوَكَّؤُاْ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِى وَلِىَ فِيهَا مَـَٔارِبُ أُخْرَىٰ ﴿١٨

O dedi: asâm, üzerine dayanırım ve onunla davarlarıma yaprak çırparım, benim onda daha diğer hacetlerim de vardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla davarıma yaprak silkerim ve daha bir çok işlerde ondan faydalanırım.

— İbni Kesir

Mûsâ dedi ki: “O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.”

— Diyanet İşleri

(Musa) dedi: «O, benim asamdır. Ona dayanırım. Onunla davarlarıma yaprak silkerim. Onda bana mahsus başkaca haacetler de vardır».

— Hasan Basri Çantay

Musa dedi ki; «O benim değneğimdir. Ona dayanırım. Onunla koyunlarıma yaprak silkerim. Bunlar dışında daha birçok işime de yarar o.»

— Seyyid Kutub

قَالَ أَلْقِهَا يَٰمُوسَىٰ ﴿١٩

Buyurdu ki bırak onu ya Musâ!

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu: Ey Musa bırak onu.

— İbni Kesir

Allah, “Onu yere at ey Mûsâ!” dedi.

— Diyanet İşleri

Buyurdu: «Musa, onu (elinden) bırak».

— Hasan Basri Çantay

Allah «onu yere at!» dedi.

— Seyyid Kutub

فَأَلْقَىٰهَا فَإِذَا هِىَ حَيَّةٌ تَسْعَىٰ ﴿٢٠

Bıraktı ne baksın o bir yılan olmuş koşuyor.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O da bıraktı. Bir de ne görsün; o, hemen koşan bir yılan oluvermiş.

— İbni Kesir

Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!

— Diyanet İşleri

O da bunu bırakdı. Bir de ne görsün: Koşub duran bir yılan (olmuş) dur o!

— Hasan Basri Çantay

Musa değneği yere atıverdi. Birde ne görsün! Ansızın sürünen bir yılan oluvermiş!

— Seyyid Kutub

قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْۖ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا ٱلْأُولَىٰ ﴿٢١

Tut onu, buyurdu: ve korkma biz onu evvelki sîretine iade edeceğiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu: Tut onu korkma. Biz onu yine eski durumuna çevireceğiz.

— İbni Kesir

Allah, şöyle dedi: “Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz.”

— Diyanet İşleri

Buyurdu: «Tut onu, korkma. Biz onu yine evvelki şekline çevireceğiz».

— Hasan Basri Çantay

Allah dedi ki; «Al onu yerden, korkma, biz onu eski haline dönüştüreceğiz»

— Seyyid Kutub

وَٱضْمُمْ يَدَكَ إِلَىٰ جَنَاحِكَ تَخْرُجْ بَيْضَآءَ مِنْ غَيْرِ سُوٓءٍ ءَايَةً أُخْرَىٰ ﴿٢٢

Bir de elini koynuna sok, çıksın bembeyaz bir afetsiz diğer bir âyet olarak.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Elini de koltuğunun altına koy ki; diğer bir mucize olarak kusursuz, bembeyaz çıksın.

— İbni Kesir

(22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.”

— Diyanet İşleri

«Bir de elini koynuna sok da, diğer bir mu'cize olmak üzere, o, ayıbsız ve bembeyaz bir halde çıkıversin».

— Hasan Basri Çantay

Elini yenine sok da hiçbir organik bozukluk sonucu olmaksızın bir başka mucize olarak ak bir parıltı ile geri çıksın.

— Seyyid Kutub

AYARLAR