بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَإِذَا قَرَأْتَ ٱلْقُرْءَانَ جَعَلْنَا بَيْنَكَ وَبَيْنَ ٱلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِٱلْءَاخِرَةِ حِجَابًا مَّسْتُورًا ٤٥

Ey Muhammed, sen Kur'an okurken, seninle ahirete inanmayanlar arasına görünmez bir perde gereriz.

– Seyyid Kutub

وَجَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَن يَفْقَهُوهُ وَفِىٓ ءَاذَانِهِمْ وَقْرًاۚ وَإِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِى ٱلْقُرْءَانِ وَحْدَهُۥ وَلَّوْاْ عَلَىٰٓ أَدْبَٰرِهِمْ نُفُورًا ٤٦

Kur'an'ı kavramasınlar diye kalplerini bir kılıfla kaplarız ve kulaklarının işitme yeteneğini zayıflatırız. Allah'ın ortaksız birliğini dile getiren Kur'an ayetlerini okuduğun zaman arkalarını dönüp kaçarlar.

– Seyyid Kutub

نَّحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَسْتَمِعُونَ بِهِۦٓ إِذْ يَسْتَمِعُونَ إِلَيْكَ وَإِذْ هُمْ نَجْوَىٰٓ إِذْ يَقُولُ ٱلظَّٰلِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَّسْحُورًا ٤٧

Onların seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini, sonra aralarında neler fısıldaştıklarını ve o zalimlerin müslümanlara «Siz kesinlikle büyülenmiş bir adamın peşinden gidiyorsunuz» dediklerini iyi biliyoruz.

– Seyyid Kutub

ٱنظُرْ كَيْفَ ضَرَبُواْ لَكَ ٱلْأَمْثَالَ فَضَلُّواْ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا ٤٨

Senin hakkında nasıl benzetmeler, ne tür yakıştırmalar yaptıklarına baksana! Sapıttılar, bir türlü doğru yolu bulamıyorlar.

– Seyyid Kutub

وَقَالُوٓاْ أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًا وَرُفَٰتًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا ٤٩

Dediler ki; «Biz kemik ve toz haline dönüştükten sonra diriltilerek yaradılışın yeni bir aşamasına mı geçeceğiz?

– Seyyid Kutub

قُلْ كُونُواْ حِجَارَةً أَوْ حَدِيدًا ٥٠

Onlara de ki; «İster taş olunuz, ister demir olunuz.

– Seyyid Kutub

أَوْ خَلْقًا مِّمَّا يَكْبُرُ فِى صُدُورِكُمْۚ فَسَيَقُولُونَ مَن يُعِيدُنَاۖ قُلِ ٱلَّذِى فَطَرَكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍۚ فَسَيُنْغِضُونَ إِلَيْكَ رُءُوسَهُمْ وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هُوَۖ قُلْ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ قَرِيبًا ٥١

İster (canlılık olayı ile ilişkili olabileceğini) hafızalarınızın almadığı başka bir yaratık olunuz.» Diyecekler ki «Bizi kim yeniden diriltecek? De ki «Sizi ilk kere yoktan vareden... O zaman şaşkın şaşkın başlarını sallayarak «Peki ne zaman?» diyecekler. Onlara de ki; «Belki de yakında.»

– Seyyid Kutub

يَوْمَ يَدْعُوكُمْ فَتَسْتَجِيبُونَ بِحَمْدِهِۦ وَتَظُنُّونَ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا ٥٢

O gün Allah sizi çağırınca kendisine hamdederek çağrısına uyarsınız ve dünyada çok kısa bir süre kaldığınızı sanırsınız.

– Seyyid Kutub

وَقُل لِّعِبَادِى يَقُولُواْ ٱلَّتِى هِىَ أَحْسَنُۚ إِنَّ ٱلشَّيْطَٰنَ يَنزَغُ بَيْنَهُمْۚ إِنَّ ٱلشَّيْطَٰنَ كَانَ لِلْإِنسَٰنِ عَدُوًّا مُّبِينًا ٥٣

Mü'min kullarıma de ki; konuşurken en güzel sözleri söylesinler. Çünkü şeytan aralarındaki havayı gerginleştirir. Hiç kuşkusuz, şeytan insanın açık düşmanıdır.

– Seyyid Kutub

رَّبُّكُمْ أَعْلَمُ بِكُمْۖ إِن يَشَأْ يَرْحَمْكُمْ أَوْ إِن يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْۚ وَمَآ أَرْسَلْنَٰكَ عَلَيْهِمْ وَكِيلًا ٥٤

Ey insanlar, Rabbiniz sizi herkesten iyi bilir. Dilerse size merhamet eder, dilerse azaba çarptırır. Biz seni onların davranışlarının sorumlusu olarak göndermedik.

– Seyyid Kutub

وَرَبُّكَ أَعْلَمُ بِمَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۗ وَلَقَدْ فَضَّلْنَا بَعْضَ ٱلنَّبِيِّۦنَ عَلَىٰ بَعْضٍۖ وَءَاتَيْنَا دَاوُۥدَ زَبُورًا ٥٥

Rabbin gerek göktekileri (melekleri) ve gerekse yerdekileri (insanları) herkesten iyi bilir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu