بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَإِذَا قِيلَ لَهُم مَّاذَآ أَنزَلَ رَبُّكُمْۙ قَالُوٓاْ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿٢٤

Onlara Rabbiniz ne indirdi? Denildiği vakit de "eskilerin masalları" dediler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لِيَحْمِلُوٓاْ أَوْزَارَهُمْ كَامِلَةً يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِۙ وَمِنْ أَوْزَارِ ٱلَّذِينَ يُضِلُّونَهُم بِغَيْرِ عِلْمٍۗ أَلَا سَآءَ مَا يَزِرُونَ ﴿٢٥

Şunun için kıyamet günü kendi veballerini kâmilen yüklendikten başka ilimsizlikleri yüzünden idlâl ettikleri kimselerin veballerinden bir kısmını da yüklenecekler, bak ne fena yük yükleniyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَدْ مَكَرَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَأَتَى ٱللَّهُ بُنْيَٰنَهُم مِّنَ ٱلْقَوَاعِدِ فَخَرَّ عَلَيْهِمُ ٱلسَّقْفُ مِن فَوْقِهِمْ وَأَتَىٰهُمُ ٱلْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ ﴿٢٦

Evet, onlardan evvelkiler hiyleler kurmuşladı, Allah da kurdukları bünyana kaidelerinden geldi de sekıf, tepelerinden üzerlerine çöktü ve azâb kendilerine duyamayacakları cihetten geldi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ يُخْزِيهِمْ وَيَقُولُ أَيْنَ شُرَكَآءِىَ ٱلَّذِينَ كُنتُمْ تُشَٰٓقُّونَ فِيهِمْۚ قَالَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْعِلْمَ إِنَّ ٱلْخِزْىَ ٱلْيَوْمَ وَٱلسُّوٓءَ عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ ﴿٢٧

Sonra kıyamet günü onları rüsvay edecek ve diyecek: hani nerede o sizin haklarında şikak çıkarıp durduğunuz şeriklerim? Kendilerine ilim verilmiş olanlar dediler ki: hakikat bütün sefalet-ü zillet bu gün kâfirlerin üstünedîr.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ٱلَّذِينَ تَتَوَفَّىٰهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ ظَالِمِىٓ أَنفُسِهِمْۖ فَأَلْقَوُاْ ٱلسَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِن سُوٓءٍۭۚ بَلَىٰٓ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٢٨

Onlar ki melekler onları nefislerinin zalimleri olarak kabzederler de o vakit bakarsın şöyle diyerek teslim olmuşlardır : biz bir kötülükten yapmıyorduk, hayır, Allah sizin ne maksadla yapıyorduğunuzu tamamen biliyor.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَٱدْخُلُوٓاْ أَبْوَٰبَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَاۖ فَلَبِئْسَ مَثْوَى ٱلْمُتَكَبِّرِينَ ﴿٢٩

Onun için girin bakalım cehennemin kapılarına: içinde kalmak üzere, bak artık mütekebbirlerin mevkıi ne fena?

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَقِيلَ لِلَّذِينَ ٱتَّقَوْاْ مَاذَآ أَنزَلَ رَبُّكُمْۚ قَالُواْ خَيْرًاۗ لِّلَّذِينَ أَحْسَنُواْ فِى هَٰذِهِ ٱلدُّنْيَا حَسَنَةٌۚ وَلَدَارُ ٱلْءَاخِرَةِ خَيْرٌۚ وَلَنِعْمَ دَارُ ٱلْمُتَّقِينَ ﴿٣٠

Allah’dan korkup korunanlara ise "Rabbiniz ne indirdi? Denildiğinde "hayır" demişlerdir" bu dünyada güzel iş yapanlara güzel bir mükâfat var ve elbette âhiret yurdu daha hayırlıdır, müttekilerin yurdu da ne hoş.

— Elmalılı Hamdi Yazır

جَنَّٰتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُۖ لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَآءُونَۚ كَذَٰلِكَ يَجْزِى ٱللَّهُ ٱلْمُتَّقِينَ ﴿٣١

Adn cennetleri, ona girecekler, altından nehirler akar, onlara orada ne isterlerse var, işte Allah müttekılere böyle mükâfat eder.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ٱلَّذِينَ تَتَوَفَّىٰهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ طَيِّبِينَۙ يَقُولُونَ سَلَٰمٌ عَلَيْكُمُ ٱدْخُلُواْ ٱلْجَنَّةَ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٣٢

Onlar ki melekler onları hoş hoş kabzederler "selâm, size girin, cennete, çünkü çalışıyordunuz" derler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّآ أَن تَأْتِيَهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ أَوْ يَأْتِىَ أَمْرُ رَبِّكَۚ كَذَٰلِكَ فَعَلَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْۚ وَمَا ظَلَمَهُمُ ٱللَّهُ وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ ﴿٣٣

O kâfirler başka değil ancak kendilerine o meleklerin gelmesine veya Rabbin’in emri gelmesine bakarlar, onlardan evvelkiler de böyle yaptılar ve onlara Allah zulmetmedi ve lâkin kendileri nefislerine zulmediyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَصَابَهُمْ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُواْ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ ﴿٣٤

Onun için amellerinin fenalıkları başlarına musîbet oldu ve istihza ettikleri şey kendilerini sarıverdi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR