بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّيۡحَةُ مُصۡبِحِينَ ٨٣

Bunları da sabahleyin sayha tutuverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sabaha karşı çığlık onları da yakalayıverdi.

– İbni Kesir

Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç uğultulu ses yakalayıverdi.

– Diyanet İşleri

Derken onları dahi sabaha girdikleri sırada o (korkunç) ses yakalayıverdi.

– Hasan Basri Çantay

Gün doğarken korkunç bir gürültüye tutuldular.

– Seyyid Kutub

فَمَآ أَغۡنَىٰ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ ٨٤

De o kesb ede geldikleri şeylerin kendilerine hiç faidesi olmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Binaenaleyh yaptıkları da kendilerine bir fayda sağlamadı.

– İbni Kesir

Kazanmakta oldukları şeyler kendilerine bir fayda vermedi.

– Diyanet İşleri

Binâen'aleyh kazanageldikleri (irtikâb etdikleri) o şeyler kendilerinden (hiç bir azabı) defi edemedi.

– Hasan Basri Çantay

Oydukları köşkler hiçbir işlerine yaramadı.

– Seyyid Kutub

وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَآ إِلَّا بِٱلۡحَقِّۗ وَإِنَّ ٱلسَّاعَةَ لَأٓتِيَةٞۖ فَٱصۡفَحِ ٱلصَّفۡحَ ٱلۡجَمِيلَ ٨٥

Öyle ya biz Samavât-ü arzı ve mabeynlerini ancak hakkile halkettik ve elbette saat muhakkak gelecek, şimdi sen safhı cemil ile muamele et. Çünkü Rabbin o öyle hallâk öyle Alim Celâlim Hakk’ı için sana tekrarlanan yedi âyeti (Fatihayı) ve Kur'an-ı azımi verdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gökleri, yeri ve aralarındakini ancak hak ile yarattık. Kıyamet günü, muhakkak gelecektir. O halde sen yumuşak ve iyi davran.

– İbni Kesir

Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun olarak yarattık. Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörü ile muamele et.

– Diyanet İşleri

Gökleri, yeri ve aralarındaki şeyleri biz hak (ve hikmete uygun) olmayarak (şer ve fesadın devam etmesi için) yaratmadık. Elbette o saat gelecekdir. Şimdilik sen aldırış etme, (onlara karşı) güzel (ve tatlı muaamelede) bulun.

– Hasan Basri Çantay

Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındaki varlıkları bir gerekçeye dayalı olarak yarattık, boşuna yaratmadık. Kıyamet anı kesinlikle gelecektir. O halde onların küstahlıklarını soylu bir umursamazlıkla karşıla.

– Seyyid Kutub

إِنَّ رَبَّكَ هُوَ ٱلۡخَلَّٰقُ ٱلۡعَلِيمُ ٨٦

Öyle ya biz Samavât-ü arzı ve mabeynlerini ancak hakkile halkettik ve elbette saat muhakkak gelecek, şimdi sen safhı cemil ile muamele et. Çünkü Rabbin o öyle hallâk öyle Alim Celâlim Hakk’ı için sana tekrarlanan yedi âyeti (Fatihayı) ve Kur'an-ı azımi verdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki senin Rabbın, yaratan ve bilendir.

– İbni Kesir

Şüphesiz, Rabbin hakkıyla yaratanın (ve her şeyi) bilenin ta kendisidir.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz ki senin Rabbin (seni de, onları da) hakkıyle yaratanın, (senin de, onların da haalini ve her şey'i) kemâliyle bilenin kendisidir.

– Hasan Basri Çantay

Her şeyi yaratan ve her şeyi bilen Rabbindir.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَٰكَ سَبۡعٗا مِّنَ ٱلۡمَثَانِي وَٱلۡقُرۡءَانَ ٱلۡعَظِيمَ ٨٧

Öyle ya biz Samavât-ü arzı ve mabeynlerini ancak hakkile halkettik ve elbette saat muhakkak gelecek, şimdi sen safhı cemil ile muamele et. Çünkü Rabbin o öyle hallâk öyle Alim Celâlim Hakk’ı için sana tekrarlanan yedi âyeti (Fatihayı) ve Kur'an-ı azımi verdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu sana; Biz, tekrarlanan yediyi ve şu Kur'an'ı verdik.

– İbni Kesir

Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur’an’ı verdik.

– Diyanet İşleri

Andolsun ki biz sana (namazın her rek'atında) tekrarlanan yedi (âyet-i kerîme) yi ve şu büyük Kur'ânı verdik.

– Hasan Basri Çantay

Gerçekten sana sürekli tekrarlanan yedi ayetli Fatiha suresini ve yüce Kur'an'ı verdik.

– Seyyid Kutub

لَا تَمُدَّنَّ عَيۡنَيۡكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعۡنَا بِهِۦٓ أَزۡوَٰجٗا مِّنۡهُمۡ وَلَا تَحۡزَنۡ عَلَيۡهِمۡ وَٱخۡفِضۡ جَنَاحَكَ لِلۡمُؤۡمِنِينَ ٨٨

Sakın o kâfirlerden bir takımlarını zevkıyap ettiğimiz şeylere göz atma ve onlara karşı mahzun olma da mü'minlere kanadını indir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz geçimliğe gözlerini dikme ve onlara üzülme. İnananlara kanat ger.

– İbni Kesir

Kâfirlerden bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın. Onlara karşı mahzun olma ve mü’minlere (şefkat) kanadını indir.

– Diyanet İşleri

Sakın (o kâfirlerden) bir takımlarını faidelendirdiğimiz şeylere (servete ve sâireye) iki gözünü dikib uzatma. Onların karşısında tasalanma. Mü'minler için de (şefekat kanadını indir.

– Hasan Basri Çantay

Erkek, kadın bazı kâfirlere verdiğimiz kimi dünya nimetlerine göz dikme ve (iman etmiyorlar diye) onlar için üzülme, mü'minlere karşı alçak gönüllülük kanatlarını indir.

– Seyyid Kutub

وَقُلۡ إِنِّيٓ أَنَا ٱلنَّذِيرُ ٱلۡمُبِينُ ٨٩

Ve de ki haberiniz olsun; ben o nezîri mübînim ben.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Ben apaçık bir uyarıcıyım.

– İbni Kesir

De ki: “Gerçekten ben, apaçık bir uyarıcıyım.”

– Diyanet İşleri

Ve de ki: «Şübhesiz ben, (evet) ben (üstünüze inecek azâb-ı ilâhîyi) açıkça haber verenim».

– Hasan Basri Çantay

Ben açık sözlü bir uyarıcıyım de.

– Seyyid Kutub

كَمَآ أَنزَلۡنَا عَلَى ٱلۡمُقۡتَسِمِينَ ٩٠

Tıpkı indirdiğimiz gibi o taksimcilere O, Kur'an’ı kısım kısım tefrik edenlere.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tıpkı o bölüşenlere indirdiğimiz gibi.

– İbni Kesir

Nitekim biz kendi kitaplarını parçalara ayıranlara da (kitap) indirmiştik.

– Diyanet İşleri

(90-91) Nitekim iş bölümü yapanlara, Kur'ânı parçalayanlara da (öyle azâb) indirmişdik.

– Hasan Basri Çantay

Kutsal kitaplarının ayetleri arasında ayırım gözeten bölücülere de mesaj indirdik.

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِينَ جَعَلُواْ ٱلۡقُرۡءَانَ عِضِينَ ٩١

Tıpkı indirdiğimiz gibi o taksimcilere O, Kur'an’ı kısım kısım tefrik edenlere.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; Kur'an'ı parçalara ayırmışlardı.

– İbni Kesir

Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr ederek) Kur’an’ı da parça parça edenlerdir.

– Diyanet İşleri

(90-91) Nitekim iş bölümü yapanlara, Kur'ânı parçalayanlara da (öyle azâb) indirmişdik.

– Hasan Basri Çantay

Onlar ki, Kur'an'ın ayetleri arasında da ayırım gözettiler.

– Seyyid Kutub

فَوَرَبِّكَ لَنَسۡـَٔلَنَّهُمۡ أَجۡمَعِينَ ٩٢

Ki Rabbin Hakk’ı için, biz onların hepsine mutlak ve muhakkak soracağız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbına andolsun ki; onların hepsine birden mutlaka soracağız;

– İbni Kesir

(92-93) Rabbine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız.

– Diyanet İşleri

(92-93) İşte Rabbine andolsun ki onlara, topuna yapmakda oldukları şeyleri elbette soracağız.

– Hasan Basri Çantay

Rabbin hakkı için, onların tümünü kesinlikle sorguya çekeceğiz.

– Seyyid Kutub

عَمَّا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ٩٣

Ki Rabbin Hakk’ı için, biz onların hepsine mutlak ve muhakkak soracağız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yapmakta oldukları şeyleri.

– İbni Kesir

(92-93) Rabbine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız.

– Diyanet İşleri

(92-93) İşte Rabbine andolsun ki onlara, topuna yapmakda oldukları şeyleri elbette soracağız.

– Hasan Basri Çantay

Yaptıkları işler konusunda.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu