بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَجَعَلْنَا عَٰلِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ ٧٤

Hemen (şehirlerinin) üstünü altına getirdik. Tepelerine de balçıkdan pişirilmiş bir taş (yağmuru) yağdırdık.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ ٧٥

Elbette bunda fikr-ü firâseti olanlar için ibretler vardır.

– Hasan Basri Çantay

وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقِيمٍ ٧٦

O (şehrin haraabeleri) hakıykat (herkesin göreceği, Kureyşin işlediği) bir yol üstünde (haalâ) durucudur.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ ٧٧

Bunda îman edenler için muhakkak bir ibret vardır.

– Hasan Basri Çantay

وَإِن كَانَ أَصْحَٰبُ ٱلْأَيْكَةِ لَظَٰلِمِينَ ٧٨

Ashaab-ı Eyke de cidden zaalim (kimse) lerdi.

– Hasan Basri Çantay

فَٱنتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ ٧٩

Onun için bunlardan da intikam aldık. (Bu yerlerin) ikisi de apaçık bir yol (üzerinde) dir.

– Hasan Basri Çantay

وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَٰبُ ٱلْحِجْرِ ٱلْمُرْسَلِينَ ٨٠

Andolsun ki ashaab-ı Hicr de peygamberleri tekzîb etmişlerdir.

– Hasan Basri Çantay

وَءَاتَيْنَٰهُمْ ءَايَٰتِنَا فَكَانُواْ عَنْهَا مُعْرِضِينَ ٨١

Biz onlara âyetlerimizi vermişdik de bunlardan yüz çevirici idiler.

– Hasan Basri Çantay

وَكَانُواْ يَنْحِتُونَ مِنَ ٱلْجِبَالِ بُيُوتًا ءَامِنِينَ ٨٢

Onlar dağlardan emîn, emîn evler yontub oyarlardı.

– Hasan Basri Çantay

فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ ٨٣

Derken onları dahi sabaha girdikleri sırada o (korkunç) ses yakalayıverdi.

– Hasan Basri Çantay

فَمَآ أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَكْسِبُونَ ٨٤

Binâen'aleyh kazanageldikleri (irtikâb etdikleri) o şeyler kendilerinden (hiç bir azabı) defi edemedi.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu