بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالُوٓاْ أَوَلَمۡ نَنۡهَكَ عَنِ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٧٠

Seni dediler, âlemden nehyetmedikmi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Biz seni alemlerden men'etmemiş miydik?

– İbni Kesir

Onlar, “Biz seni insanlarla ilgilenmekten men etmemiş miydik” dediler.

– Diyanet İşleri

«Biz seni, dediler, elâleme karışmakdan, (bizim bu gibi işlerimize müdâhale etmekden) men etmedik mi»?

– Hasan Basri Çantay

Hemşehrileri ona; «İnsanlar ile ilişki kurmayı biz sana yasaklamamış mıydık?» dediler.

– Seyyid Kutub

قَالَ هَٰٓؤُلَآءِ بَنَاتِيٓ إِن كُنتُمۡ فَٰعِلِينَ ٧١

Tâ şunlar kızlarım, eğer yapacaksanız dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Yapacaksanız işte bunlar, benim kızlarım.

– İbni Kesir

Lût: “İşte kızlarım. Eğer yapacaksanız (onlarla evlenebilirsiniz)” dedi.

– Diyanet İşleri

(Lût) dedi: «Eğer (dediğinizi) yapıcılarsanız işte bunlar, (işte) kızlarım».

– Hasan Basri Çantay

Lût; «Eğer bir şey yapacaksanız, işte size kızlarım» dedi.

– Seyyid Kutub

لَعَمۡرُكَ إِنَّهُمۡ لَفِي سَكۡرَتِهِمۡ يَعۡمَهُونَ ٧٢

Resulüm! ömrüne kasem olsun ki hakikaten onlar serhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde muhakkak serseri bir halde idiler.

– İbni Kesir

(Melekler, Lût’a:) “Ömrüne andolsun ki onlar (şehvetten) gözleri dönmüş hâlde, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu durumda asla seni dinlemezler)” dediler.

– Diyanet İşleri

(Habîbim) seni ebedî yâd-ı cemîline yemîn ederim ki onlar serhoşlukları (azgınlıkları) içinde muhakkak serserî bir halde idiler.

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed, hayatın hakkı için onlar sarhoşlukları içinde debeleniyorlardı.

– Seyyid Kutub

فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّيۡحَةُ مُشۡرِقِينَ ٧٣

Derken işrak vaktine girdikleri sırada bunları o sayha tutuverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tan yeri ağarırken çığlık onları yakalayıverdi.

– İbni Kesir

Derken güneşin doğuşu sırasında, o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi.

– Diyanet İşleri

Derken onları, işrak vakfına girdikleri sırada, o (korkunç) ses yakalayıverdi.

– Hasan Basri Çantay

Tanyeri ağarırken korkunç bir gürültüye tutuldular.

– Seyyid Kutub

فَجَعَلۡنَا عَٰلِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِمۡ حِجَارَةٗ مِّن سِجِّيلٍ ٧٤

Derhal şehirlerinin üstünü altına getiriverdik ve üzerlerine siccilden taşlar yağdırdık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ülkelerinin üstünü altına getirdi. Üzerlerine sert taş yağdırdık.

– İbni Kesir

Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

– Diyanet İşleri

Hemen (şehirlerinin) üstünü altına getirdik. Tepelerine de balçıkdan pişirilmiş bir taş (yağmuru) yağdırdık.

– Hasan Basri Çantay

Beldelerinin altını üstüne getirdik ve üzerlerine taşlaşmış balçık kütleleri yağdırdık.

– Seyyid Kutub

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّلۡمُتَوَسِّمِينَ ٧٥

Elbette bunda fikr-u firaseti olanlara âyetler var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunda görebilenler için ayetler vardır.

– İbni Kesir

Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır.

– Diyanet İşleri

Elbette bunda fikr-ü firâseti olanlar için ibretler vardır.

– Hasan Basri Çantay

Hiç şüphesiz görüntü aracılığı ile işin özünü kavrayabilenler için bu olayda alınacak birçok dersler vardır.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٖ مُّقِيمٍ ٧٦

Hem o harabe yol üstünde duruyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O yerler, işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.

– İbni Kesir

O şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor.

– Diyanet İşleri

O (şehrin haraabeleri) hakıykat (herkesin göreceği, Kureyşin işlediği) bir yol üstünde (haalâ) durucudur.

– Hasan Basri Çantay

Bu beldenin yıkıntıları halâ işlek olan bir yol üzerindedir.

– Seyyid Kutub

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ ٧٧

Elbette bunda imanı olanlar için bir âyet var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki bunda, inananlar için ayetler vardır.

– İbni Kesir

Şüphesiz bunda inananlar için bir ibret vardır.

– Diyanet İşleri

Bunda îman edenler için muhakkak bir ibret vardır.

– Hasan Basri Çantay

Bu yıkıntılarda mü'minler için ibret dersleri vardır.

– Seyyid Kutub

وَإِن كَانَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡأَيۡكَةِ لَظَٰلِمِينَ ٧٨

Hakikaten eshabı eyke de zalimler idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ormanlık yerde oturanlar da gerçekten zalim kimselerdi.

– İbni Kesir

“Eyke” halkı da şüphesiz zalim idiler.

– Diyanet İşleri

Ashaab-ı Eyke de cidden zaalim (kimse) lerdi.

– Hasan Basri Çantay

Eyke halkı da, hiç kuşkusuz zalim kimselerdi.

– Seyyid Kutub

فَٱنتَقَمۡنَا مِنۡهُمۡ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٖ مُّبِينٖ ٧٩

Onlardan da intikam aldık, ikisi de apaçık önde bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun için onlardan öc aldık. Her ikisi de hala işlek bir yol üzerindedir

– İbni Kesir

Onlardan da intikam aldık. İkisi de (Lût kavminin yaşadığı Sodom ile Şu’ayb kavminin yaşadığı Eyke) belirgin bir anayol üzerinde idiler.

– Diyanet İşleri

Onun için bunlardan da intikam aldık. (Bu yerlerin) ikisi de apaçık bir yol (üzerinde) dir.

– Hasan Basri Çantay

Bu yüzden onlardan da öç aldık; bu beldelerin her ikisi de işlek bir yol üzerindedirler.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدۡ كَذَّبَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡحِجۡرِ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ٨٠

Hakikaten eshabı hıcir dahi peygamberi tekzib ettiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki Hicr ahalisi de peygamberlerini yalanlamışlardı.

– İbni Kesir

Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı.

– Diyanet İşleri

Andolsun ki ashaab-ı Hicr de peygamberleri tekzîb etmişlerdir.

– Hasan Basri Çantay

Hicr vadisinin halkı da gerçekten peygamberleri yalanlamışlardı.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu