بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَقَضَيۡنَآ إِلَيۡهِ ذَٰلِكَ ٱلۡأَمۡرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰٓؤُلَآءِ مَقۡطُوعٞ مُّصۡبِحِينَ ٦٦

Ona katî olarak şu emri vahyettik: sabaha çıkarlarken şunların arkaları katiyyen kesilecek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Böylece ona bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlayacaklarını bildirdik.

– İbni Kesir

Ona şu durumu kesin olarak bildirdik: “Sabaha çıkarken onların sonu kesilmiş olacak.”

– Diyanet İşleri

Ona şu (kat'î) emri vahyetdik: «Sabaha çıkarlarken onların arkası behemehal kesilmiş olacakdır».

– Hasan Basri Çantay

Böylece Lût'a bu önemli olayı, yani sabah olunca şu adamların soylarının kurumuş olacağı yolundaki hükmümüzü bildirdik.

– Seyyid Kutub

وَجَآءَ أَهۡلُ ٱلۡمَدِينَةِ يَسۡتَبۡشِرُونَ ٦٧

Şehir ahalisi de haber alıp keyf içinde gelmişlerdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şehir halkı sevinerek geldiler.

– İbni Kesir

Şehir halkı sevinerek geldiler.

– Diyanet İşleri

Şehir halkı sevine sevine (müsâfirlerin yanına) geldi.

– Hasan Basri Çantay

Şehir halkı sevinç içinde Lût'un evine geldi.

– Seyyid Kutub

قَالَ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ ضَيۡفِي فَلَا تَفۡضَحُونِ ٦٨

Amanın dedi onlar benim müsafirlerim, artık beni rüsvay etmeyin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni mahcub etmeyin.

– İbni Kesir

Lût, dedi ki: “Şüphesiz bunlar benim misafirlerimdir. Sakın beni rezil etmeyin.”

– Diyanet İşleri

(Lût) dedi ki: «Hakıykat bunlar benim müsâfirlerimdir. Binâenaleyh beni rüsvay etmeyin».

– Hasan Basri Çantay

Lût onlara dedi ki; «Bunlar benim konuklarımdır, sakın beni onlar karşısında rezil etmeyiniz.»

– Seyyid Kutub

وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَلَا تُخۡزُونِ ٦٩

Allah’tan korkun, beni utandırmayın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'tan korkun da beni rezil etmeyin.

– İbni Kesir

“Allah’a karşı gelmekten sakının, beni utandırmayın” dedi.

– Diyanet İşleri

«Allahdan korkun. Beni tasalandırmayın».

– Hasan Basri Çantay

Allah'dan korkunuz, beni utandırmayınız.»

– Seyyid Kutub

قَالُوٓاْ أَوَلَمۡ نَنۡهَكَ عَنِ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٧٠

Seni dediler, âlemden nehyetmedikmi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Biz seni alemlerden men'etmemiş miydik?

– İbni Kesir

Onlar, “Biz seni insanlarla ilgilenmekten men etmemiş miydik” dediler.

– Diyanet İşleri

«Biz seni, dediler, elâleme karışmakdan, (bizim bu gibi işlerimize müdâhale etmekden) men etmedik mi»?

– Hasan Basri Çantay

Hemşehrileri ona; «İnsanlar ile ilişki kurmayı biz sana yasaklamamış mıydık?» dediler.

– Seyyid Kutub

قَالَ هَٰٓؤُلَآءِ بَنَاتِيٓ إِن كُنتُمۡ فَٰعِلِينَ ٧١

Tâ şunlar kızlarım, eğer yapacaksanız dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Yapacaksanız işte bunlar, benim kızlarım.

– İbni Kesir

Lût: “İşte kızlarım. Eğer yapacaksanız (onlarla evlenebilirsiniz)” dedi.

– Diyanet İşleri

(Lût) dedi: «Eğer (dediğinizi) yapıcılarsanız işte bunlar, (işte) kızlarım».

– Hasan Basri Çantay

Lût; «Eğer bir şey yapacaksanız, işte size kızlarım» dedi.

– Seyyid Kutub

لَعَمۡرُكَ إِنَّهُمۡ لَفِي سَكۡرَتِهِمۡ يَعۡمَهُونَ ٧٢

Resulüm! ömrüne kasem olsun ki hakikaten onlar serhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde muhakkak serseri bir halde idiler.

– İbni Kesir

(Melekler, Lût’a:) “Ömrüne andolsun ki onlar (şehvetten) gözleri dönmüş hâlde, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu durumda asla seni dinlemezler)” dediler.

– Diyanet İşleri

(Habîbim) seni ebedî yâd-ı cemîline yemîn ederim ki onlar serhoşlukları (azgınlıkları) içinde muhakkak serserî bir halde idiler.

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed, hayatın hakkı için onlar sarhoşlukları içinde debeleniyorlardı.

– Seyyid Kutub

فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّيۡحَةُ مُشۡرِقِينَ ٧٣

Derken işrak vaktine girdikleri sırada bunları o sayha tutuverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tan yeri ağarırken çığlık onları yakalayıverdi.

– İbni Kesir

Derken güneşin doğuşu sırasında, o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi.

– Diyanet İşleri

Derken onları, işrak vakfına girdikleri sırada, o (korkunç) ses yakalayıverdi.

– Hasan Basri Çantay

Tanyeri ağarırken korkunç bir gürültüye tutuldular.

– Seyyid Kutub

فَجَعَلۡنَا عَٰلِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِمۡ حِجَارَةٗ مِّن سِجِّيلٍ ٧٤

Derhal şehirlerinin üstünü altına getiriverdik ve üzerlerine siccilden taşlar yağdırdık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ülkelerinin üstünü altına getirdi. Üzerlerine sert taş yağdırdık.

– İbni Kesir

Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

– Diyanet İşleri

Hemen (şehirlerinin) üstünü altına getirdik. Tepelerine de balçıkdan pişirilmiş bir taş (yağmuru) yağdırdık.

– Hasan Basri Çantay

Beldelerinin altını üstüne getirdik ve üzerlerine taşlaşmış balçık kütleleri yağdırdık.

– Seyyid Kutub

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّلۡمُتَوَسِّمِينَ ٧٥

Elbette bunda fikr-u firaseti olanlara âyetler var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunda görebilenler için ayetler vardır.

– İbni Kesir

Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır.

– Diyanet İşleri

Elbette bunda fikr-ü firâseti olanlar için ibretler vardır.

– Hasan Basri Çantay

Hiç şüphesiz görüntü aracılığı ile işin özünü kavrayabilenler için bu olayda alınacak birçok dersler vardır.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٖ مُّقِيمٍ ٧٦

Hem o harabe yol üstünde duruyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O yerler, işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.

– İbni Kesir

O şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor.

– Diyanet İşleri

O (şehrin haraabeleri) hakıykat (herkesin göreceği, Kureyşin işlediği) bir yol üstünde (haalâ) durucudur.

– Hasan Basri Çantay

Bu beldenin yıkıntıları halâ işlek olan bir yol üzerindedir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu