بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
فَذَٰلِكَ ٱلَّذِي يَدُعُّ ٱلۡيَتِيمَ ٢
O dur ki işte iter yetîmi.
İşte o'dur yetimi şiddetle iten,
(2-3) İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.
İşte yetimi unf-ü şiddetle iten,
İşte o, öksüzü iter, kakar.
وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ ٣
Ve kayırmaz doyurmak üzere miskîni.
Yoksulu doyurmaya teşvik etmeyen,
(2-3) İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.
yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur.
Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.
فَوَيۡلٞ لِّلۡمُصَلِّينَ ٤
Fakat veyl o namaz kılanlara ki.
Vay o namaz kılanların haline,
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
İşte (bu vasıflarla beraber) namaz kılan (münafık) ların vay haaline ki,
Vay, o namaz kılanların haline ki;
ٱلَّذِينَ هُمۡ عَن صَلَاتِهِمۡ سَاهُونَ ٥
Namazlarından yanılmaktadırlar.
Ki onlar; kıldıkları namazdan gafildirler.
Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
onlar namazlarından gaafildirler,
Onlar kıldıkları namazdan gafildirler.
ٱلَّذِينَ هُمۡ يُرَآءُونَ ٦
Onlar ki müraîlik ederler.
Ki onlar; gösteriş yaparlar,
Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.
onlar riyakârların ta kendileridir.
Onlar gösteriş yaparlar.
وَيَمۡنَعُونَ ٱلۡمَاعُونَ ٧
Ve yardımlığı sakınır (zekâtı vermezler).
Ve zekatı da men'ederler.
Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.
Zekâtı da men'ederler onlar.
En ufak bir yardımı esirgerler.