بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلِلَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِمْ عَذَابُ جَهَنَّمَۖ وَبِئْسَ ٱلْمَصِيرُ ﴿٦

Kendilerinin Rabb’ine küfredenler için de cehennem azâbı vardır, ona gidiş de ne fena akibettir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِذَآ أُلْقُواْ فِيهَا سَمِعُواْ لَهَا شَهِيقًا وَهِىَ تَفُورُ ﴿٧

İçine atıldıkları vakit onun öyle bir hıçkırışını işidirlerki feveran ediyordur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ ٱلْغَيْظِۖ كُلَّمَآ أُلْقِىَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَآ أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ ﴿٨

Hemen hemen öfkeden patlıyacak gibi bir hale gelir, içine bir alay atıldıkça her defasında onlara onun bekçileri "size kocundurucu bir peygamber (bir nezîr) gelmedimi?" diye sorarlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ بَلَىٰ قَدْ جَآءَنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ ٱللَّهُ مِن شَىْءٍ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِى ضَلَٰلٍ كَبِيرٍ ﴿٩

Evet, doğrusu bize kocundurucu bir peygamber (bir nezîr) geldi, fakat biz ona inanmadık ve Allah, hiç bir şey indirmedi, siz büyük bir dalâl içindesiniz diye tekzib ettik derler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَقَالُواْ لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ أَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا فِىٓ أَصْحَٰبِ ٱلسَّعِيرِ ﴿١٠

Ve biz işidir veya akl eder olsaydık bu saîr eshabı içinde bulunmazdık, derler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَٱعْتَرَفُواْ بِذَنۢبِهِمْ فَسُحْقًا لِّأَصْحَٰبِ ٱلسَّعِيرِ ﴿١١

İşte günahlarını itiraf ettiler, kahrolsun o halde eshabı saîr.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ ٱلَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِٱلْغَيْبِ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ ﴿١٢

Çünkü o rablarına gıyabda saygı besleyenler yokmu, muhakkak ki mağfiret ve büyük bir ecir onlar içindir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَسِرُّواْ قَوْلَكُمْ أَوِ ٱجْهَرُواْ بِهِۦٓۖ إِنَّهُۥ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ ﴿١٣

Sözünüzü ister sır tutun ister açığa vurun, çünkü o bütün sînelerin künhünü bilir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ ٱللَّطِيفُ ٱلْخَبِيرُ ﴿١٤

Bilmezmi o yaradan ki O öyle Latîf öyle habîr.

— Elmalılı Hamdi Yazır

هُوَ ٱلَّذِى جَعَلَ لَكُمُ ٱلْأَرْضَ ذَلُولًا فَٱمْشُواْ فِى مَنَاكِبِهَا وَكُلُواْ مِن رِّزْقِهِۦۖ وَإِلَيْهِ ٱلنُّشُورُ ﴿١٥

O Hâlıktır ki o, size arzı zelûl (munkad) kıldı, haydin, o arzın omuzlarında yürüyün de o yaradan lâtîfi habîrin rızkından yeyin, onadır fakat nihayet nüşûr.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ءَأَمِنتُم مَّن فِى ٱلسَّمَآءِ أَن يَخْسِفَ بِكُمُ ٱلْأَرْضَ فَإِذَا هِىَ تَمُورُ ﴿١٦

Emîn misiniz o semâdakinden; sizinle arzı göçürüvermesinden? O vakit bakarsınız ki o arz çalkalanıyordur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR