051 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلۡحُبُكِ ٧

O düzgün hâreli semâya kasem ederim

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yolları bulunan göğe andolsun ki.

– Seyyid Kutub

Yollara (yıldızların dolaştığı yörüngelere) sahip göğe andolsun ki, muhakkak siz, (peygamber hakkında) çelişkili sözler söylüyorsunuz.

– Diyanet İşleri

إِنَّكُمۡ لَفِي قَوۡلٖ مُّخۡتَلِفٖ ٨

ki siz pek muhtelif bir kavil içinde bulunuyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey inkarcılar, siz, şüphesiz çeşitli görüştesiniz.

– Seyyid Kutub

Yollara (yıldızların dolaştığı yörüngelere) sahip göğe andolsun ki, muhakkak siz, (peygamber hakkında) çelişkili sözler söylüyorsunuz.

– Diyanet İşleri

يُؤۡفَكُ عَنۡهُ مَنۡ أُفِكَ ٩

Ondan çevrilen çevrilir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çevrilen, ondan çevriliyor.

– Seyyid Kutub

Ondan (Peygamber'den) çevrilen çevrilir.

– Diyanet İşleri

قُتِلَ ٱلۡخَرَّٰصُونَ ١٠

O kahrolası yalancılar

– Elmalılı Hamdi Yazır

O çeşitli görüşleri atan yalancılar kahrolsun.

– Seyyid Kutub

Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve "Muhammed şairdir, delidir" diyen) yalancılar kahrolsun!

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي غَمۡرَةٖ سَاهُونَ ١١

o sarhoşluk içinde yaptığını bilmezler

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar aptallık içinde ne yaptıklarını bilmezler.

– Seyyid Kutub

يَسۡـَٔلُونَ أَيَّانَ يَوۡمُ ٱلدِّينِ ١٢

soruyorlar: “Ne zaman o cezâ günü? (yevm-i dîn)”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ceza günü ne zaman? diye sorarlar.

– Seyyid Kutub

"Ceza günü ne zaman?" diye sorarlar.

– Diyanet İşleri

يَوۡمَ هُمۡ عَلَى ٱلنَّارِ يُفۡتَنُونَ ١٣

Ateş üzerinde kıvranacakları gün.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün onların ateşe sokulacakları gündür.

– Seyyid Kutub

Ateş üzerinde azaba uğratılacakları gün (görevli melekler onlara şöyle der): "Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur."

– Diyanet İşleri

ذُوقُواْ فِتۡنَتَكُمۡ هَٰذَا ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تَسۡتَعۡجِلُونَ ١٤

Tadın diye fitnenizi: Bu, işte o sizin acele istediğiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Azabımızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte denir.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي جَنَّٰتٖ وَعُيُونٍ ١٥

Şüphesiz ki müttakīler cennetlerde pınar başlarındadır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, cennetlerde, pınar başlarındadırlar.

– Seyyid Kutub

Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi.

– Diyanet İşleri

ءَاخِذِينَ مَآ ءَاتَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَبۡلَ ذَٰلِكَ مُحۡسِنِينَ ١٦

Alarak Rablerinin kendilerine verdiğini, çünkü onlar bundan evvel güzellik yapmayı âdet edinmişlerdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rab'lerinin, kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce de güzel davranırlardı.

– Seyyid Kutub

Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi.

– Diyanet İşleri

كَانُواْ قَلِيلٗا مِّنَ ٱلَّيۡلِ مَا يَهۡجَعُونَ ١٧

Geceden pek az uyuyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Geceleri pek az uyurlardı.

– Seyyid Kutub

Geceleri pek az uyurlardı.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu