بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَأَنتُمۡ حِينَئِذٖ تَنظُرُونَ ٨٤

(83-84) Artık değil mi ki, (can) boğaza geldiği vakit. Ve siz o zaman bakar durursunuz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَنَحۡنُ أَقۡرَبُ إِلَيۡهِ مِنكُمۡ وَلَٰكِن لَّا تُبۡصِرُونَ ٨٥

Ve biz (O can çekiştirene) sizden daha yakınız. Velâkin siz göremezsiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَلَوۡلَآ إِن كُنتُمۡ غَيۡرَ مَدِينِينَ ٨٦

O halde haydi, eğer siz ceza görmeyecekler oldunuz iseniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

تَرۡجِعُونَهَآ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ ٨٧

Onu (o çıkmak üzere olan canı) geri çevirseniz ya. Eğer siz sâdıklar oldunuz iseniz!

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ ٨٨

Artık (o ölen) eğer mukarreblerden oldu ise,

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَرَوۡحٞ وَرَيۡحَانٞ وَجَنَّتُ نَعِيمٖ ٨٩

İşte (ona) bir rahat, bir güzel rızk ve bir Nâim cenneti (vardır).

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلۡيَمِينِ ٩٠

Ve eğer Ashâb-ı Yemîn'den ise,

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَسَلَٰمٞ لَّكَ مِنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلۡيَمِينِ ٩١

İmdi sana Ashâb-ı Yemîn'den bir selâm (denilecektir).

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلۡمُكَذِّبِينَ ٱلضَّآلِّينَ ٩٢

Ve fakat eğer tekzîp edenlerden, sapıklardan oldu ise,

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَنُزُلٞ مِّنۡ حَمِيمٖ ٩٣

Artık (ona da) pek kaynar sudan bir ziyafet vardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَتَصۡلِيَةُ جَحِيمٍ ٩٤

Ve cehenneme bir atılış (da vardır).

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00