بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
عَلَىٰٓ أَن نُّبَدِّلَ أَمۡثَٰلَكُمۡ وَنُنشِئَكُمۡ فِي مَا لَا تَعۡلَمُونَ ٦١
Kılıklarınızı değiştirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir neş’ette inşâ etmek üzereyiz.
Amacımız benzerlerinizi yerinize geçirmek ve hepinizi bilmediğiniz bir alemde yeniden diriltmektir.
Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.
وَلَقَدۡ عَلِمۡتُمُ ٱلنَّشۡأَةَ ٱلۡأُولَىٰ فَلَوۡلَا تَذَكَّرُونَ ٦٢
Her hâlde ilk neş’eti biliyorsunuz, o hâlde düşünsenize.
İlk yaratılmayı bildiniz. Bunu düşünüp ders alsanıza!
Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya!
أَفَرَءَيۡتُم مَّا تَحۡرُثُونَ ٦٣
Şimdi gördünüz mü o ektiğiniz tohumu?
Ektiğiniz tohumu görüyor musunuz?
Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?!
ءَأَنتُمۡ تَزۡرَعُونَهُۥٓ أَمۡ نَحۡنُ ٱلزَّٰرِعُونَ ٦٤
Siz mi bitiriyorsunuz onları, yoksa Biz miyiz bitiren?
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa onu bitiren biz miyiz?
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
لَوۡ نَشَآءُ لَجَعَلۡنَٰهُ حُطَٰمٗا فَظَلۡتُمۡ تَفَكَّهُونَ ٦٥
Dilesek onları elbet bir çöpe çeviriverirdik de şöyle geveler dururdunuz:
Eğer isteseydik o ekinlerinizi ot kırıntılarına dönüştürürdük de şaşakalırdınız.
Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:
إِنَّا لَمُغۡرَمُونَ ٦٦
“Her hâlde biz çok ziyandayız,
Derdiniz ki; «Biz borca battık.»
"Muhakkak biz çok ziyandayız!"
بَلۡ نَحۡنُ مَحۡرُومُونَ ٦٧
daha doğrusu büsbütün mahrûmuz!”.
Daha doğrusu her şeyimizi kaybettik.
"Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!"
أَفَرَءَيۡتُمُ ٱلۡمَآءَ ٱلَّذِي تَشۡرَبُونَ ٦٨
Şimdi gördünüz mü o içtiğiniz suyu?
İçtiğiniz suyu görüyor musunuz?
İçtiğiniz suya ne dersiniz?!
ءَأَنتُمۡ أَنزَلۡتُمُوهُ مِنَ ٱلۡمُزۡنِ أَمۡ نَحۡنُ ٱلۡمُنزِلُونَ ٦٩
Siz mi indiriyorsunuz onu buluttan, yoksa Biz miyiz indiren?
Onu siz mi buluttan yere indiriyorsunuz, yoksa onu indiren biz miyiz?
Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
لَوۡ نَشَآءُ جَعَلۡنَٰهُ أُجَاجٗا فَلَوۡلَا تَشۡكُرُونَ ٧٠
Dilersek onu acı bir çorak ediverirdik, o hâlde şükretseniz a!.
Eğer isteseydik onu acı yapardık. Şükretsenize!
Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!..
أَفَرَءَيۡتُمُ ٱلنَّارَ ٱلَّتِي تُورُونَ ٧١
Bir de gördünüz mü o çaktığınız ateşi
Tutuşturduğunuz ateşi görüyor musunuz?
Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?!