بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَٱلۡبَيۡتِ ٱلۡمَعۡمُورِ ٤
ve Beyt-i Ma‘mûr’a
Ma'mur bir ev olan Ka'be'ye.
Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
وَٱلسَّقۡفِ ٱلۡمَرۡفُوعِ ٥
ve sakf-ı merfû‘a
Yükseltilmiş tavan gibi göğe.
Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
وَٱلۡبَحۡرِ ٱلۡمَسۡجُورِ ٦
ve bahr-ı mescûra ki
Kaynatılmış denize
Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَٰقِعٞ ٧
Rabbinin azâbı olacak muhakkak.
Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
Tûr'a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, "Beyt-i Ma'mur"a, yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
مَّا لَهُۥ مِن دَافِعٖ ٨
Yoktur onu hiçbir def‘ edecek.
Ona engel olacak bir şey yoktur.
Onu geri çevirecek hiçbir şey yoktur.
يَوۡمَ تَمُورُ ٱلسَّمَآءُ مَوۡرٗا ٩
O gün ki semâ bir çalkanış çalkanır
O gün gök, sarsıldıkça çalkalanacak.
O gün gök şiddetle sallanıp çalkalanır.
وَتَسِيرُ ٱلۡجِبَالُ سَيۡرٗا ١٠
dağlar da bir yürüyüş yürür.
Dağlar bir yürüyüş yürür ki...
Dağlar yürüdükçe yürür.
فَوَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ١١
Vay artık o gün o yalan diyenlere.
O gün, yalanlayanların vay haline.
İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay haline!
ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي خَوۡضٖ يَلۡعَبُونَ ١٢
Ki onlar daldıkları bir batakta oynayıp duruyorlar.
Ki onlar o daldıkları batıl içinde oyalanıp duranlardır.
İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay haline!
يَوۡمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا ١٣
O gün ki cehenneme bir kakılış kakılacaklar.
O gün şöyle denilerek cehennem ateşine itilirler:
Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, "İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir" denilir.
هَٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ ١٤
“İşte” diye, “bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş”.
«İşte yalanlayıp durduğunuz cehennem budur!
Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, "İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir" denilir.