052 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٢٥

Ve bazısı bazısına dönmüş soruşuyorlardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar:

– Seyyid Kutub

Birbirlerine dönüp ("Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?" diye) sorarlar.

– Diyanet İşleri

قَالُوٓاْ إِنَّا كُنَّا قَبۡلُ فِيٓ أَهۡلِنَا مُشۡفِقِينَ ٢٦

Demektedirler: “Evet, biz bundan evvel ilimizde korkular içinde idik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Derler ki: «Daha önce biz, ailemiz içinde korkardık.»

– Seyyid Kutub

Derler ki: "Şüphesiz daha önce biz, ailemiz içinde yaşarken (Allah'a isyandan) korkardık."

– Diyanet İşleri

فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيۡنَا وَوَقَىٰنَا عَذَابَ ٱلسَّمُومِ ٢٧

Bakınız Allah bize lutfetti ve bizleri o semûm azâbından korudu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah bize lütfetti de bizi vücudun içine işleyen azabtan korudu.

– Seyyid Kutub

"Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu."

– Diyanet İşleri

إِنَّا كُنَّا مِن قَبۡلُ نَدۡعُوهُۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡبَرُّ ٱلرَّحِيمُ ٢٨

Evet, biz bundan evvel O’na dua ediyor, korumasını istiyorduk, hakikat O öyle keremkâr, öyle Rahîm”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz bundan önce yalnız O'na yalvarırdık. Çünkü iyilik eden, esirgeyen O'dur O.

– Seyyid Kutub

"Gerçekten biz bundan önce ona yalvarıyorduk. Şüphesiz O iyilik edendir, çok merhametlidir."

– Diyanet İşleri

فَذَكِّرۡ فَمَآ أَنتَ بِنِعۡمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٖ وَلَا مَجۡنُونٍ ٢٩

O hâlde va‘z u tezkîre devam et, çünkü sen, Rabbinin nimeti hakkı için, ne kâhinsin ne de mecnun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Muhammed! Sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin.

– Seyyid Kutub

(Ey Muhammed!) O halde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.

– Diyanet İşleri

أَمۡ يَقُولُونَ شَاعِرٞ نَّتَرَبَّصُ بِهِۦ رَيۡبَ ٱلۡمَنُونِ ٣٠

Yoksa “bir şâir, biz ona ‘raybe’l- menûn’u gözetiyoruz” mu diyorlar?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa onlar: «Muhammed bir şairdir, zamanın onun aleyhine dönmesini gözlüyoruz» mu diyorlar?

– Seyyid Kutub

Yoksa onlar, "O bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz" mu diyorlar?

– Diyanet İşleri

قُلۡ تَرَبَّصُواْ فَإِنِّي مَعَكُم مِّنَ ٱلۡمُتَرَبِّصِينَ ٣١

De ki: “Gözetin, çünkü ben )de sizinle gözetenlerdenim”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: «Gözleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözlemekteyim.»

– Seyyid Kutub

Onlara de ki, "Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim."

– Diyanet İşleri

أَمۡ تَأۡمُرُهُمۡ أَحۡلَٰمُهُم بِهَٰذَآۚ أَمۡ هُمۡ قَوۡمٞ طَاغُونَ ٣٢

Yoksa onlara bunu (bu tenakuzu akılları mı emrediyor? Yoksa azgın bir kavim midirler?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onların akılları mı bunu emreder, yoksa onlar, azgın bir topluluk mudur?

– Seyyid Kutub

Bunu kendilerine akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?

– Diyanet İşleri

أَمۡ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۥۚ بَل لَّا يُؤۡمِنُونَ ٣٣

Yoksa “onu (o Kur’ân’ı) kendisi uydurmakta” mı diyorlar? Hayır, kendileri inanmazlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa «Onu uydurdu» mu diyorlar? Hayır, onlar inanmıyorlar.

– Seyyid Kutub

Yoksa, "O Kur'an'ı kendisi uydurup söyledi" mi diyorlar? Hayır, (sırf inatlarından dolayı) iman etmiyorlar.

– Diyanet İşleri

فَلۡيَأۡتُواْ بِحَدِيثٖ مِّثۡلِهِۦٓ إِن كَانُواْ صَٰدِقِينَ ٣٤

Haydi onun gibi bir söz getirsinler, doğru iseler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İddialarında samimi iseler haydi onun gibi bir söz getirsinler.

– Seyyid Kutub

Eğer doğru söyleyenler iseler, haydi onun gibi bir söz getirsinler!

– Diyanet İşleri

أَمۡ خُلِقُواْ مِنۡ غَيۡرِ شَيۡءٍ أَمۡ هُمُ ٱلۡخَٰلِقُونَ ٣٥

Yoksa kendileri lâ-şey’den mi yaratıldılar? Yoksa yaratan onlar mıdırlar?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa kendileri, hiçbir şey olmadan mı yaratıldılar. Yoksa yaratanlar kendileri midir?

– Seyyid Kutub

Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu