052 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ هَنِيٓـَٔۢا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ ١٩

Yiyin için, âfiyetler olsun çalıştığınız için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yeyin, için!

– Seyyid Kutub

Onlara, "Dünya'da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için" denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.

– Diyanet İşleri

مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ سُرُرٖ مَّصۡفُوفَةٖۖ وَزَوَّجۡنَٰهُم بِحُورٍ عِينٖ ٢٠

Dayanarak, sıra sıra dizilmiş a‘lâ koltuklara, eş etmişizdir de kendilerine güzel iri gözlü hurileri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak. Onları, iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَٱتَّبَعَتۡهُمۡ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَٰنٍ أَلۡحَقۡنَا بِهِمۡ ذُرِّيَّتَهُمۡ وَمَآ أَلَتۡنَٰهُم مِّنۡ عَمَلِهِم مِّن شَيۡءٖۚ كُلُّ ٱمۡرِيِٕۭ بِمَا كَسَبَ رَهِينٞ ٢١

Ve iman edenleri ki zürriyetleri de iman ile arkalarından gelmiş, zürriyetlerini kendilerine ilhak etmişizdir, bununla beraber kendilerine amellerinden hiçbir şey eksiltmemişizdir, herkes kazancına bağlıdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır.

– Seyyid Kutub

İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.

– Diyanet İşleri

وَأَمۡدَدۡنَٰهُم بِفَٰكِهَةٖ وَلَحۡمٖ مِّمَّا يَشۡتَهُونَ ٢٢

Bir de onlara bir meyve ve içlerinin çekeceği bir et yetiştirmekteyizdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cennette olanlara diledikleri meyve ve etten bol bol veririz.

– Seyyid Kutub

Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik.

– Diyanet İşleri

يَتَنَٰزَعُونَ فِيهَا كَأۡسٗا لَّا لَغۡوٞ فِيهَا وَلَا تَأۡثِيمٞ ٢٣

Orada bir peymâne çekiştirirler ki ne bir saçmalama vardır onda ne de bir günaha sokma.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada bir kadehi kapışırlar fakat onda ne saçmalama vardır, ne de günaha sokma.

– Seyyid Kutub

Orada, (içilince) boş söz söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar.

– Diyanet İşleri

۞ وَيَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ غِلۡمَانٞ لَّهُمۡ كَأَنَّهُمۡ لُؤۡلُؤٞ مَّكۡنُونٞ ٢٤

Pırıl pırıl da üzerlerine döner kendilerine mahsus hizmetçiler, sanki sedeflerinde saklı inciler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sedefteki inciler gibi olan gençler yanlarında dolaşırlar.

– Seyyid Kutub

Hizmetlerine verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.

– Diyanet İşleri

وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٢٥

Ve bazısı bazısına dönmüş soruşuyorlardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar:

– Seyyid Kutub

Birbirlerine dönüp ("Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?" diye) sorarlar.

– Diyanet İşleri

قَالُوٓاْ إِنَّا كُنَّا قَبۡلُ فِيٓ أَهۡلِنَا مُشۡفِقِينَ ٢٦

Demektedirler: “Evet, biz bundan evvel ilimizde korkular içinde idik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Derler ki: «Daha önce biz, ailemiz içinde korkardık.»

– Seyyid Kutub

Derler ki: "Şüphesiz daha önce biz, ailemiz içinde yaşarken (Allah'a isyandan) korkardık."

– Diyanet İşleri

فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيۡنَا وَوَقَىٰنَا عَذَابَ ٱلسَّمُومِ ٢٧

Bakınız Allah bize lutfetti ve bizleri o semûm azâbından korudu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah bize lütfetti de bizi vücudun içine işleyen azabtan korudu.

– Seyyid Kutub

"Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu."

– Diyanet İşleri

إِنَّا كُنَّا مِن قَبۡلُ نَدۡعُوهُۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡبَرُّ ٱلرَّحِيمُ ٢٨

Evet, biz bundan evvel O’na dua ediyor, korumasını istiyorduk, hakikat O öyle keremkâr, öyle Rahîm”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz bundan önce yalnız O'na yalvarırdık. Çünkü iyilik eden, esirgeyen O'dur O.

– Seyyid Kutub

"Gerçekten biz bundan önce ona yalvarıyorduk. Şüphesiz O iyilik edendir, çok merhametlidir."

– Diyanet İşleri

فَذَكِّرۡ فَمَآ أَنتَ بِنِعۡمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٖ وَلَا مَجۡنُونٍ ٢٩

O hâlde va‘z u tezkîre devam et, çünkü sen, Rabbinin nimeti hakkı için, ne kâhinsin ne de mecnun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Muhammed! Sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin.

– Seyyid Kutub

(Ey Muhammed!) O halde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu