بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
إِنَّهُۥ لَقَوۡلُ رَسُولٖ كَرِيمٖ ١٩
muhakkak o (Kur'an), şerefli bir elçinin getirdiği bir sözdür.
ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي ٱلۡعَرۡشِ مَكِينٖ ٢٠
O elçi, pek güçlü, Arş'ın sahibinin katında itibarlıdır.
مُّطَاعٖ ثَمَّ أَمِينٖ ٢١
Orada kendisine itaat edilendir, güvenilendir.
وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجۡنُونٖ ٢٢
Yoksa sizin arkadaşınız (Muhammed), delirmiş değildir.
وَلَقَدۡ رَءَاهُ بِٱلۡأُفُقِ ٱلۡمُبِينِ ٢٣
Vallahi onu (Cebrail) açık ufukta gördü.
وَمَا هُوَ عَلَى ٱلۡغَيۡبِ بِضَنِينٖ ٢٤
O, gayb hakkında kıskanılır da değildir.
وَمَا هُوَ بِقَوۡلِ شَيۡطَٰنٖ رَّجِيمٖ ٢٥
Ve o (Kur'an), kovulmuş şeytanın sözü değildir.
إِنۡ هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ لِّلۡعَٰلَمِينَ ٢٧
O, sadece bir öğüttür, alemler için.
لِمَن شَآءَ مِنكُمۡ أَن يَسۡتَقِيمَ ٢٨
Ve içinizden dosdoğru olmayı dileyenler için.
وَمَا تَشَآءُونَ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُ رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٢٩
Fakat o alemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz!