بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱجۡعَل لِّي وَزِيرٗا مِّنۡ أَهۡلِي ٢٩

(28-29) «Sözümü iyice anlayabilsinler.» «Ve bana ailemden bir vezir kıl!»

– Ömer Nasuhi Bilmen

هَٰرُونَ أَخِي ٣٠

(30-31) «Kardeşim Harun'u.» «Onunla arkamı kuvvetlendir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱشۡدُدۡ بِهِۦٓ أَزۡرِي ٣١

(30-31) «Kardeşim Harun'u.» «Onunla arkamı kuvvetlendir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَأَشۡرِكۡهُ فِيٓ أَمۡرِي ٣٢

(32-33) «Ve onu işimde ortak kıl.» «Tâ ki, seni çokça tesbih edelim.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

كَيۡ نُسَبِّحَكَ كَثِيرٗا ٣٣

(32-33) «Ve onu işimde ortak kıl.» «Tâ ki, seni çokça tesbih edelim.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَنَذۡكُرَكَ كَثِيرًا ٣٤

(34-35) «Ve seni çokça zikreyleyelim.» «Şüphe yok ki, Sen bizi bihakkın görücüsün.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيرٗا ٣٥

(34-35) «Ve seni çokça zikreyleyelim.» «Şüphe yok ki, Sen bizi bihakkın görücüsün.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ قَدۡ أُوتِيتَ سُؤۡلَكَ يَٰمُوسَىٰ ٣٦

Buyurdu ki: «Ey Mûsa! Sana isteğin verilmiştir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَيۡكَ مَرَّةً أُخۡرَىٰٓ ٣٧

«Ve andolsun ki, sana başka defa da ihsanda bulunmuşuzdur.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِذۡ أَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰٓ أُمِّكَ مَا يُوحَىٰٓ ٣٨

Vaktâ ki, validene vahyolunacak şeyi vahyetmiştik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَنِ ٱقۡذِفِيهِ فِي ٱلتَّابُوتِ فَٱقۡذِفِيهِ فِي ٱلۡيَمِّ فَلۡيُلۡقِهِ ٱلۡيَمُّ بِٱلسَّاحِلِ يَأۡخُذۡهُ عَدُوّٞ لِّي وَعَدُوّٞ لَّهُۥۚ وَأَلۡقَيۡتُ عَلَيۡكَ مَحَبَّةٗ مِّنِّي وَلِتُصۡنَعَ عَلَىٰ عَيۡنِيٓ ٣٩

Şöyle ki: «Onu tabut içine bırak, sonra onu denize at. Hemen deniz de onu sahile bıraksın da onu bana da düşman ve ona da düşman olan alıversin. Ve üzerine tarafımdan bir muhabbet bıraktım ki, hem de nezaretim önünde yetiştirilesin.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00