بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱجۡعَل لِّي وَزِيرٗا مِّنۡ أَهۡلِي ٢٩

Bir de bana ehlimden bir vezir ver.

– Ali Fikri Yavuz

هَٰرُونَ أَخِي ٣٠

Kardeşim Harûn’u (ver).

– Ali Fikri Yavuz

ٱشۡدُدۡ بِهِۦٓ أَزۡرِي ٣١

Onunla arkamı kuvvetlendir.

– Ali Fikri Yavuz

وَأَشۡرِكۡهُ فِيٓ أَمۡرِي ٣٢

Elçilik işimde onu bana ortak et.

– Ali Fikri Yavuz

كَيۡ نُسَبِّحَكَ كَثِيرٗا ٣٣

Ki seni çok tesbih edelim.

– Ali Fikri Yavuz

وَنَذۡكُرَكَ كَثِيرًا ٣٤

Seni çok analım.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيرٗا ٣٥

Şüphe yok ki, sen bizi görüp duruyorsun.”

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ قَدۡ أُوتِيتَ سُؤۡلَكَ يَٰمُوسَىٰ ٣٦

Allah buyurdu: “- Dilediğin sana verildi, ya Mûsa!

– Ali Fikri Yavuz

وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَيۡكَ مَرَّةً أُخۡرَىٰٓ ٣٧

And olsun, biz, sana diğer bir defa daha ihsan etmiştik.”

– Ali Fikri Yavuz

إِذۡ أَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰٓ أُمِّكَ مَا يُوحَىٰٓ ٣٨

Hani bir vakit (Firavun, doğan çocukları öldürüyordu da sen doğduğun zaman annen endişelenmişti. İşte bu sırada) ilham edilen şu ilhamı annene verdik:

– Ali Fikri Yavuz

أَنِ ٱقۡذِفِيهِ فِي ٱلتَّابُوتِ فَٱقۡذِفِيهِ فِي ٱلۡيَمِّ فَلۡيُلۡقِهِ ٱلۡيَمُّ بِٱلسَّاحِلِ يَأۡخُذۡهُ عَدُوّٞ لِّي وَعَدُوّٞ لَّهُۥۚ وَأَلۡقَيۡتُ عَلَيۡكَ مَحَبَّةٗ مِّنِّي وَلِتُصۡنَعَ عَلَىٰ عَيۡنِيٓ ٣٩

Onu (çocuğu - Mûsa’yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahile atsın. Onu, hem bana düşman, hem ona düşman olan biri alsın. Bir de mürakabem altında yetiştirilmen için üzerine tarafımdan bir sevgi bırakmıştım (ya Mûsa!).

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00