026 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَمَّا جَآءَ ٱلسَّحَرَةُ قَالُواْ لِفِرۡعَوۡنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجۡرًا إِن كُنَّا نَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ٤١

Derken vaktâ ki sihirbazlar geldiler, Firavun’a “elbette biz gālib gelirsek bize mutlak ecir var ya?” dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Büyücüler gelince Firavun'a «Eğer biz yenecek olursak herhalde bize bir ödül verilecek değil mi? dediler.

– Seyyid Kutub

Sihirbazlar gelince, Firavun'a, "Eğer biz üstün gelirsek gerçekten bize bir mükafat var mı?" dediler.

– Diyanet İşleri

قَالَ نَعَمۡ وَإِنَّكُمۡ إِذٗا لَّمِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ ٤٢

“Evet” dedi, “hem siz o vakit muhakkak mukarrebîndensiniz”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun evet, yakın adamlarım arasına gireceksiniz, dedi.

– Seyyid Kutub

Firavun, "Evet, hem o takdirde mutlaka bana yakın kimselerden olacaksınız" dedi.

– Diyanet İşleri

قَالَ لَهُم مُّوسَىٰٓ أَلۡقُواْ مَآ أَنتُم مُّلۡقُونَ ٤٣

Mûsâ onlara “atın” dedi, “siz ne atacaksanız”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Musa, «Ne atacaksanız atın, hünerinizi gösterin bakalım» dedi.

– Seyyid Kutub

Mûsâ onlara, "Hadi ortaya atacağınız şeyi atın" dedi.

– Diyanet İşleri

فَأَلۡقَوۡاْ حِبَالَهُمۡ وَعِصِيَّهُمۡ وَقَالُواْ بِعِزَّةِ فِرۡعَوۡنَ إِنَّا لَنَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبُونَ ٤٤

Hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve “Firavun’un izzeti hakkı için elbette biz gālibiz, şüphesiz” dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Büyücüler, «Firavun'un ululuğuna andolsun ki, üstün gelen taraf biz olacağız» diyerek iplerini ve değneklerini attılar.

– Seyyid Kutub

Bunun üzerine onlar iplerini ve değneklerini attılar ve "Firavun'un gücüyle elbette bizler üstün geleceğiz" dediler.

– Diyanet İşleri

فَأَلۡقَىٰ مُوسَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلۡقَفُ مَا يَأۡفِكُونَ ٤٥

Mûsâ da asâsını koyuverdi, bir de baktılar ki o, her ne dolap çeviriyorlarsa yutuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Arkasından Musa değneğini atınca, değnek büyücülerin bütün göz boyayıcılıklarını yutuverdi.

– Seyyid Kutub

Mûsâ da asasını attı. Bir de ne görsünler, asâ onların düzdükleri sihir takımlarını yutuyor.

– Diyanet İşleri

فَأُلۡقِيَ ٱلسَّحَرَةُ سَٰجِدِينَ ٤٦

Derhâl sihirbazlar secdeye kapandılar:

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine bütün büyücüler secdeye kapandılar.

– Seyyid Kutub

Bunun üzerine sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.

– Diyanet İşleri

قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٤٧

“İman ettik Rabbü’l-âlemîn’e,

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve «bütün varlıkların Rabbine inandık.

– Seyyid Kutub

"Âlemlerin Rabbine inandık" dediler.

– Diyanet İşleri

رَبِّ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ ٤٨

Mûsâ ve Hârûn’un Rabbine” dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Musa ile Harun'un Rabbine dediler.

– Seyyid Kutub

"Mûsâ'nın ve Hârûn'un Rabbi'ne."

– Diyanet İşleri

قَالَ ءَامَنتُمۡ لَهُۥ قَبۡلَ أَنۡ ءَاذَنَ لَكُمۡۖ إِنَّهُۥ لَكَبِيرُكُمُ ٱلَّذِي عَلَّمَكُمُ ٱلسِّحۡرَ فَلَسَوۡفَ تَعۡلَمُونَۚ لَأُقَطِّعَنَّ أَيۡدِيَكُمۡ وَأَرۡجُلَكُم مِّنۡ خِلَٰفٖ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمۡ أَجۡمَعِينَ ٤٩

“Ona” dedi, “ben size izin vermeden iman ettiniz. Anlaşıldı ki o size sihri tâlim eden büyüğünüzmüş, o hâlde mutlak yakında bileceksiniz, çaresiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazına kestireceğim, hem muhakkak hepinizi çarmıha gerdireceğim”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun, «ben izin vermeden O'na inandınız, öyle mi? Hiç kuşkusuz O size büyücülüğü öğreten elebaşınızdı. Ama yakında başınıza neler geleceğini öğreneceksiniz. Andolsun ki, sağlı sollu birer el ve ayağınızı kesecek ve arkasından hepinizi asacağım» dedi.

– Seyyid Kutub

Firavun, "Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o size sihri öğreten büyüğünüzdür. Yakında bilip göreceksiniz siz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım" dedi.

– Diyanet İşleri

قَالُواْ لَا ضَيۡرَۖ إِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ ٥٠

Dediler “zararı yok, her hâlde biz Rabbimize döneceğiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Büyücüler de dediler ki, «zararı yok, nasıl olsa Rabb'imize döneceğiz.

– Seyyid Kutub

Sihirbazlar şöyle dediler: "Zararı yok, mutlaka Rabbimize döneceğiz."

– Diyanet İşleri

إِنَّا نَطۡمَعُ أَن يَغۡفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَٰيَٰنَآ أَن كُنَّآ أَوَّلَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٥١

Her hâlde biz mü’minlerin evveli olduğumuzdan dolayı Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümid ederiz”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bizler ilk inananlar olduğumuz için Rabb'imizin kusurlarımızı bağışlayacağını umarız.»

– Seyyid Kutub

"(Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz."

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu