بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَجُمِعَ ٱلسَّحَرَةُ لِمِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ ٣٨

Böylece maruf bir günün tayin edilen bir vaktinde bütün sihirbazlar bir araya getirildi.

– Ali Fikri Yavuz

وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلۡ أَنتُم مُّجۡتَمِعُونَ ٣٩

İnsanlara da, “– toplanmış mısınız?” denildi.

– Ali Fikri Yavuz

لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ ٱلسَّحَرَةَ إِن كَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ٤٠

Eğer (büyücüler) galib gelirlerse, sanırız ki bizler, büyücülere tabi olacağız.

– Ali Fikri Yavuz

فَلَمَّا جَآءَ ٱلسَّحَرَةُ قَالُواْ لِفِرۡعَوۡنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجۡرًا إِن كُنَّا نَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ٤١

Nihayet büyücüler gelince, Firavun’a dediler ki: “- Gerçekten üstün gelirsek, muhakkak bize bir mükâfat var mı?

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ نَعَمۡ وَإِنَّكُمۡ إِذٗا لَّمِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ ٤٢

Firavun dedi ki: “-Evet (size hem mükâfat var), hem siz o vakit (kıymet ve şeref bakımından bana) muhakkak en yakın kimselerdensiniz.”

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ لَهُم مُّوسَىٰٓ أَلۡقُواْ مَآ أَنتُم مُّلۡقُونَ ٤٣

Mûsa büyücülere: “- Atın (ortaya), ne (marifet) atacaksanız.” dedi.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَلۡقَوۡاْ حِبَالَهُمۡ وَعِصِيَّهُمۡ وَقَالُواْ بِعِزَّةِ فِرۡعَوۡنَ إِنَّا لَنَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبُونَ ٤٤

Onlar da hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve: “- Firavun’un izzeti hakkı için biz, şüphesiz üstün gelenleriz.” dediler.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَلۡقَىٰ مُوسَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلۡقَفُ مَا يَأۡفِكُونَ ٤٥

Bunun üzerine Mûsa asâsını bırakıverdi; bir de ne görsünler, o, bütün uydurduklarını yutuyor!

– Ali Fikri Yavuz

فَأُلۡقِيَ ٱلسَّحَرَةُ سَٰجِدِينَ ٤٦

Büyücüler derhal secdeye kapandılar.

– Ali Fikri Yavuz

قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٤٧

Dediler ki: “- İman ettik âlemlerin Rabbine;

– Ali Fikri Yavuz

رَبِّ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ ٤٨

Mûsa ve Hârûn’un Rabbine...

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00