بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالُوٓاْ أَرۡجِهۡ وَأَخَاهُ وَٱبۡعَثۡ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ ٣٦

Dediler ki: «Bunu ve kardeşini alıkoy! Şehirlere de toplayıcılar gönder;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

يَأۡتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٖ ٣٧

bütün bilgiç sihirbazları getirsinler!»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَجُمِعَ ٱلسَّحَرَةُ لِمِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ ٣٨

Böylece tesbit edilen bir günün belli bir vaktinde sihirbazlar toplandılar

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلۡ أَنتُم مُّجۡتَمِعُونَ ٣٩

ve halka: «Siz de toplanır mısınız?» denildi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ ٱلسَّحَرَةَ إِن كَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ٤٠

şayet üstün gelirlerse, herhalde bizler sihirbazlara uyacağız, dediler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَلَمَّا جَآءَ ٱلسَّحَرَةُ قَالُواْ لِفِرۡعَوۡنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجۡرًا إِن كُنَّا نَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ٤١

Sihirbazlar Firavun'a geldiklerinde: «Şayet biz galip gelirsek, bize muhakkak bir mükafat vardır değil mi?» dediler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ نَعَمۡ وَإِنَّكُمۡ إِذٗا لَّمِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ ٤٢

(Firavun): «Evet, hem siz o vakit benim en yakınlarımdan olacaksınız.» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ لَهُم مُّوسَىٰٓ أَلۡقُواْ مَآ أَنتُم مُّلۡقُونَ ٤٣

Musa onlara: «Siz ne atacaksanız atın!» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَأَلۡقَوۡاْ حِبَالَهُمۡ وَعِصِيَّهُمۡ وَقَالُواْ بِعِزَّةِ فِرۡعَوۡنَ إِنَّا لَنَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبُونَ ٤٤

Hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve: «Firavun'un yüceliği hakkı için şüphesiz biz üstün geleceğiz.» dediler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَأَلۡقَىٰ مُوسَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلۡقَفُ مَا يَأۡفِكُونَ ٤٥

Musa da asasını (yere) koyuverdi, bir de ne görsünler, onlar her ne dolap çeviriyorlarsa (bütün uydurduklarını) yutuyor.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَأُلۡقِيَ ٱلسَّحَرَةُ سَٰجِدِينَ ٤٦

Derhal sihirbazlar secdeye kapandılar;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00