037 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ ٧٦

Biz, hem onu, hem ehlini (kendisine iman edenleri) o büyük sıkıntıdan kurtardık.

– Ali Fikri Yavuz

وَجَعَلۡنَا ذُرِّيَّتَهُۥ هُمُ ٱلۡبَاقِينَ ٧٧

Hem (Nûh’un kıyamete kadar) zürriyetini, bakî kalanlar kıldık.

– Ali Fikri Yavuz

وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ ٧٨

Hem de Nûh için, sonradan gelenler içinde iyi bir yâd bıraktık.

– Ali Fikri Yavuz

سَلَٰمٌ عَلَىٰ نُوحٖ فِي ٱلۡعَٰلَمِينَ ٧٩

(Onu şöyle yâd ederler): “- Bütün âlemler içinde Nûh’a selam olsun...”

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ ٨٠

İşte biz, güzel söz söyleyib güzel iş yapanları böyle mükafatlandırırız.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٨١

Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı.

– Ali Fikri Yavuz

ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ ٨٢

Sonra da diğerlerini, (kendisine iman etmiyenleri) suda boğduk.

– Ali Fikri Yavuz

۞ وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِۦ لَإِبۡرَٰهِيمَ ٨٣

Şüphesiz İbrahim de, Nûh’un (esasta aynı) dinindendi.

– Ali Fikri Yavuz

إِذۡ جَآءَ رَبَّهُۥ بِقَلۡبٖ سَلِيمٍ ٨٤

Çünkü Rabbine halis bir kalb ile gelmişti.

– Ali Fikri Yavuz

إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦ مَاذَا تَعۡبُدُونَ ٨٥

O vakit babasına ve kavmine şöyle demişti: “- Siz nelere tapıyorsunuz?

– Ali Fikri Yavuz

أَئِفۡكًا ءَالِهَةٗ دُونَ ٱللَّهِ تُرِيدُونَ ٨٦

Yalancılık etmek için mi Allah’dan başka ilâhlar istiyorsunuz?

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu