بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

بَيۡضَآءَ لَذَّةٖ لِّلشَّٰرِبِينَ ٤٦

Bembeyaz, içenler için lezzetli.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

لَا فِيهَا غَوۡلٞ وَلَا هُمۡ عَنۡهَا يُنزَفُونَ ٤٧

Onda ne bir zarar vardır ne de başlarına vurur.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ ٤٨

Yanlarında bakışlarını kendilerinden ayırmayan iri gözlü dilberler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ ٤٩

Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurtalar gibidirler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٥٠

Derken birbirlerine dönmüş soruşuyorlar.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٞ ٥١

İçlerinden bir sözcü: «Benim bir arkadaşım vardı.»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُصَدِّقِينَ ٥٢

Derdi ki: «Sen gerçekten inananlardan mısın?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ ٥٣

Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman gerçekten biz cezalanacak mıyız?»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ هَلۡ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ ٥٤

Nasıl bir bakıştırır mısınız (seyretmek ister misiniz)? der.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِي سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ ٥٥

Derken bakmış, onu cehennemin ta ortasında görmüş.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرۡدِينِ ٥٦

Vallahi doğrusu sen az daha beni helak edecektin! der.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00