بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَا تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ ٣٩

Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ ٤٠

Ancak Allah'ın ihlasa mazhar kılınmış kulları müstesnadır.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ رِزۡقٞ مَّعۡلُومٞ ٤١

İşte onlar için belli bir rızık vardır.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَوَٰكِهُ وَهُم مُّكۡرَمُونَ ٤٢

Meyveler vardır. Onlara daima ikram edilir.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ٤٣

عَلَىٰ سُرُرٖ مُّتَقَٰبِلِينَ ٤٤

Karşılıklı tahtlar üzerinde.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

يُطَافُ عَلَيۡهِم بِكَأۡسٖ مِّن مَّعِينِۭ ٤٥

Akan kaynaktan dolu kadehlerle kendilerine pırlanılır (sunulur).

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

بَيۡضَآءَ لَذَّةٖ لِّلشَّٰرِبِينَ ٤٦

Bembeyaz, içenler için lezzetli.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

لَا فِيهَا غَوۡلٞ وَلَا هُمۡ عَنۡهَا يُنزَفُونَ ٤٧

Onda ne bir zarar vardır ne de başlarına vurur.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ ٤٨

Yanlarında bakışlarını kendilerinden ayırmayan iri gözlü dilberler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ ٤٩

Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurtalar gibidirler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00