بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ ١٩
Çünkü o bir zorlu kumandadan ibarettir, derhâl gözleri açılıverir.
O dirilme sahnesi korkunç bir çığlıktan ibarettir. Hemen o anda gözlerini birdenbire açıp etrafa bakacaklar.
O ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar (diriltilmiş hazır) beklemektedirler.
وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ ٢٠
“Eyvah bizlere” derler, “bu o din günü!”.
«Vah bize, bu ceza günüdür» derler.
Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür."
هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ٢١
Bu işte o sizin yalan dediğiniz fasıl günü.
Onlara «İşte bu yalanladığınız hüküm günüdür» denir.
Onlara, "İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür" denilir.
۞ ٱحۡشُرُواْ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَأَزۡوَٰجَهُمۡ وَمَا كَانُواْ يَعۡبُدُونَ ٢٢
Toplayın mahşere o zulmedenleri ve eşlerini ve Allah’tan başka taptıkları şeyleri.
Yüce Allah meleklerine emreder: «Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve taptıklarını
Allah meleklere şöyle emreder: "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.
مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهۡدُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلۡجَحِيمِ ٢٣
Toplayın da götürün onları sırâta; cehennem köprüsüne doğru.
Allah'dan başka (taptıklarına) onlara cehennemin yolunu gösterin.
Allah meleklere şöyle emreder: "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.
وَقِفُوهُمۡۖ إِنَّهُم مَّسۡـُٔولُونَ ٢٤
Ve tevkīf edin onları, çünkü sorguya çekilecekler.
Durdurun onları, çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.
Allah meleklere şöyle emreder: "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.
مَا لَكُمۡ لَا تَنَاصَرُونَ ٢٥
Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz?
Şöyle sorulur: «Size ne oldu ki, birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?»
Onlara, "Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?" denir.
بَلۡ هُمُ ٱلۡيَوۡمَ مُسۡتَسۡلِمُونَ ٢٦
Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır.
Hayır; bugün onların hepsi teslim olmuşlardır.
Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir.
وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٢٧
Ve bazısı bazısına dönmüş soruşuyorlardır:.
Onlardan kimi kimine yönelip birbirini mesul tutmaya kalkışırlar.
Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler).
قَالُوٓاْ إِنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَأۡتُونَنَا عَنِ ٱلۡيَمِينِ ٢٨
“Siz” diyorlardır, “bize sağdan gelir dururdunuz”.
«Doğrusu siz bize sağdan gelirdiniz» derler.
Şöyle derler: "Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz."
قَالُواْ بَل لَّمۡ تَكُونُواْ مُؤۡمِنِينَ ٢٩
“Yok” diyorlardır, “siz inanmamıştınız.
Onlar da şöyle derler: «Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz.»
Diğerleri de onlara şöyle derler: "Hayır, siz zaten mü'min kimseler değildiniz."