بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

مَآ أَنتُمۡ عَلَيۡهِ بِفَٰتِنِينَ ١٦٢

Allah'a karşı kimseyi baştan çıkaramazsınız,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِلَّا مَنۡ هُوَ صَالِ ٱلۡجَحِيمِ ١٦٣

Cehenneme saldıran kimseden başkasını.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَمَا مِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٞ مَّعۡلُومٞ ١٦٤

(Melekler): «Bizden her birimizin belli bir makamı vardır.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلصَّآفُّونَ ١٦٥

Elbette biziz o saf saf dizilenler, biziz ;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلۡمُسَبِّحُونَ ١٦٦

elbette biziz o tesbih edenler, biziz.» Derler

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَإِن كَانُواْ لَيَقُولُونَ ١٦٧

Ve gerçek (şu ki, daha) önce şöyle diyorlardı:

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

لَوۡ أَنَّ عِندَنَا ذِكۡرٗا مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٦٨

Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

لَكُنَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ ١٦٩

herhalde Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk.»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَكَفَرُواْ بِهِۦۖ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ ١٧٠

Fakat şimdi O'nu inkar ettiler, artık ileride bilecekler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَقَدۡ سَبَقَتۡ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا ٱلۡمُرۡسَلِينَ ١٧١

Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir:

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِنَّهُمۡ لَهُمُ ٱلۡمَنصُورُونَ ١٧٢

Onlar (var ya), elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00