بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِلَّا عَجُوزٗا فِي ٱلۡغَٰبِرِينَ ١٣٥

Azap içinde kalanlar arasındaki bir kocakarı müstesna.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُمَّ دَمَّرۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ ١٣٦

(136-137) Sonra diğerlerini de helâk ediverdik. Ve şüphe yok ki, siz elbette onların üzerlerine sabahleyin uğrarsınız.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِنَّكُمۡ لَتَمُرُّونَ عَلَيۡهِم مُّصۡبِحِينَ ١٣٧

(136-137) Sonra diğerlerini de helâk ediverdik. Ve şüphe yok ki, siz elbette onların üzerlerine sabahleyin uğrarsınız.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَبِٱلَّيۡلِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ ١٣٨

Ve geceleyin de. Siz âkilâne düşünmeyecek misiniz?

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ١٣٩

(139-140) Ve şüphe yok ki, Yûnus da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. Vaktâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِذۡ أَبَقَ إِلَى ٱلۡفُلۡكِ ٱلۡمَشۡحُونِ ١٤٠

(139-140) Ve şüphe yok ki, Yûnus da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. Vaktâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ ٱلۡمُدۡحَضِينَ ١٤١

Derken kur'a çekmiş de, mağlup olanlardan olmuştu.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَٱلۡتَقَمَهُ ٱلۡحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٞ ١٤٢

Artık o melâmet eder (nefsini kınar) bir halde iken O'nu balık yutuverdi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَلَوۡلَآ أَنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلۡمُسَبِّحِينَ ١٤٣

(143-144) Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi, elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَلَبِثَ فِي بَطۡنِهِۦٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ ١٤٤

(143-144) Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi, elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

۞ فَنَبَذۡنَٰهُ بِٱلۡعَرَآءِ وَهُوَ سَقِيمٞ ١٤٥

(145-146) Artık O'nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik. Ve O'nun üzerine kabak nev'inden bir ağaç bitirdik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00