بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
أَلَمۡ تَرَوۡاْ كَيۡفَ خَلَقَ ٱللَّهُ سَبۡعَ سَمَٰوَٰتٖ طِبَاقٗا ١٥
(14-15) Halbuki, sizi muhakkak türlü türlü derecelerde yaratmıştır. Görmediniz mi ki, yedi semayı nasıl tabaka tabaka yaratmıştır?
وَجَعَلَ ٱلۡقَمَرَ فِيهِنَّ نُورٗا وَجَعَلَ ٱلشَّمۡسَ سِرَاجٗا ١٦
(16-17) Ve onlar da ay'ı bir nûr kılmıştır, güneşi de bir çırağ yapmıştır. Ve Allah sizi yerden bir ot olarak bitirmiştir.
وَٱللَّهُ أَنۢبَتَكُم مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ نَبَاتٗا ١٧
(16-17) Ve onlar da ay'ı bir nûr kılmıştır, güneşi de bir çırağ yapmıştır. Ve Allah sizi yerden bir ot olarak bitirmiştir.
ثُمَّ يُعِيدُكُمۡ فِيهَا وَيُخۡرِجُكُمۡ إِخۡرَاجٗا ١٨
Sonra sizi orada iade edecektir ve sizi bir çıkarışla çıkaracaktır.
وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُمُ ٱلۡأَرۡضَ بِسَاطٗا ١٩
Ve Allah, Sizin için yeri bir döşek kılmıştır.
لِّتَسۡلُكُواْ مِنۡهَا سُبُلٗا فِجَاجٗا ٢٠
Tâ ki, ondan geniş geniş yollara gidiveresiniz.
قَالَ نُوحٞ رَّبِّ إِنَّهُمۡ عَصَوۡنِي وَٱتَّبَعُواْ مَن لَّمۡ يَزِدۡهُ مَالُهُۥ وَوَلَدُهُۥٓ إِلَّا خَسَارٗا ٢١
(21-22) Nûh dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki onlar bana isyan ettiler ve malı ve evlâdı kendisine hüsrândan başka bir şey arttırmayan kimseye tâbi oldular. Ve pek büyük bir hile ile hile eder oldular.»
وَمَكَرُواْ مَكۡرٗا كُبَّارٗا ٢٢
(21-22) Nûh dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki onlar bana isyan ettiler ve malı ve evlâdı kendisine hüsrândan başka bir şey arttırmayan kimseye tâbi oldular. Ve pek büyük bir hile ile hile eder oldular.»
وَقَالُواْ لَا تَذَرُنَّ ءَالِهَتَكُمۡ وَلَا تَذَرُنَّ وَدّٗا وَلَا سُوَاعٗا وَلَا يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسۡرٗا ٢٣
Ve dediler ki: «Tânrılarınızı bırakmayınız, ne Vedd'i, ne Süva'ı, ne Yegûs'u, ne Yeûk'u ve ne de Nesr putlarını terkeylemeyiniz».
وَقَدۡ أَضَلُّواْ كَثِيرٗاۖ وَلَا تَزِدِ ٱلظَّٰلِمِينَ إِلَّا ضَلَٰلٗا ٢٤
«Ve muhakkak ki, birçoklarını sapıklığa düşürdüler. Ve (Yarabbi! Sen de) O zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma.»
مِّمَّا خَطِيٓـَٰٔتِهِمۡ أُغۡرِقُواْ فَأُدۡخِلُواْ نَارٗا فَلَمۡ يَجِدُواْ لَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ أَنصَارٗا ٢٥
Günahlarından dolayı suda boğuldular, sonra ateşe atıldılar. Artık kendileri için Allah'ın ötesinde yardımcılar bulamadılar.