027 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ ٱلَّذِي عِندَهُۥ عِلۡمٞ مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن يَرۡتَدَّ إِلَيۡكَ طَرۡفُكَۚ فَلَمَّا رَءَاهُ مُسۡتَقِرًّا عِندَهُۥ قَالَ هَٰذَا مِن فَضۡلِ رَبِّي لِيَبۡلُوَنِيٓ ءَأَشۡكُرُ أَمۡ أَكۡفُرُۖ وَمَن شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشۡكُرُ لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيّٞ كَرِيمٞ ٤٠

Nezdinde kitabdan bir ilim bulunan zat ise “ben” dedi, “onu sana gözünü kırpmadan evvel getiririm”. Derken onu yanında duruyor görünce “bu Rabbimin fazlından” dedi, “beni imtihan için ki şükür mü edeceğim, yoksa küfran mı. Her kim şükrederse sırf kendi lehine eder, her kim de küfranda bulunursa şüphe yok ki Rabbim Ganî’dir Kerîm’dir”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ نَكِّرُواْ لَهَا عَرۡشَهَا نَنظُرۡ أَتَهۡتَدِيٓ أَمۡ تَكُونُ مِنَ ٱلَّذِينَ لَا يَهۡتَدُونَ ٤١

“Ona” dedi, “tahtını başkalaştırın bakalım hakikati tanıyacak mı, yoksa tanımazlardan mı olacak?”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَمَّا جَآءَتۡ قِيلَ أَهَٰكَذَا عَرۡشُكِۖ قَالَتۡ كَأَنَّهُۥ هُوَۚ وَأُوتِينَا ٱلۡعِلۡمَ مِن قَبۡلِهَا وَكُنَّا مُسۡلِمِينَ ٤٢

Binâenʿaleyh geldiğinde “böyle mi senin tahtın?” denildi, “sanki o, maʿamâfîh bize ondan önce ilim verildi Müslüman olduk” dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَصَدَّهَا مَا كَانَت تَّعۡبُدُ مِن دُونِ ٱللَّهِۖ إِنَّهَا كَانَتۡ مِن قَوۡمٖ كَٰفِرِينَ ٤٣

Mukaddemâ Allah’tan başka taptığı şeyler ona mâniʿ olmuştu, çünkü kâfir bir kavimden idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قِيلَ لَهَا ٱدۡخُلِي ٱلصَّرۡحَۖ فَلَمَّا رَأَتۡهُ حَسِبَتۡهُ لُجَّةٗ وَكَشَفَتۡ عَن سَاقَيۡهَاۚ قَالَ إِنَّهُۥ صَرۡحٞ مُّمَرَّدٞ مِّن قَوَارِيرَۗ قَالَتۡ رَبِّ إِنِّي ظَلَمۡتُ نَفۡسِي وَأَسۡلَمۡتُ مَعَ سُلَيۡمَٰنَ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٤٤

“Köşke gir” denildi ona, derken onu görünce derin bir su sandı ve paçalarından çemrendi. Süleyman “o” dedi, “mücellâ bir köşk, sırçadan.” Kadın “yâ Rab!” dedi, “hakikaten ben evvel nefsime zulmetmişim, şimdi Süleyman’ın maiyyetinde teslim oldum Allah’a, O Rabbü’l-âlemîn’e”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَآ إِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمۡ صَٰلِحًا أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ فَإِذَا هُمۡ فَرِيقَانِ يَخۡتَصِمُونَ ٤٥

Celâlim hakkı için, Allah’a ibadet edin diye, Semûd’a da kardeşleri Sâlih’i göndermiştik. Derken bunlar iki fırka oldular çekişiyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ يَٰقَوۡمِ لِمَ تَسۡتَعۡجِلُونَ بِٱلسَّيِّئَةِ قَبۡلَ ٱلۡحَسَنَةِۖ لَوۡلَا تَسۡتَغۡفِرُونَ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ ٤٦

“Ey benim kavmim!” dedi, “niçin haseneden önce seyyieyi iviyorsunuz? Ne olur Allah’a istiğfar etseniz, belki rahmetine nâil olursunuz”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ ٱطَّيَّرۡنَا بِكَ وَبِمَن مَّعَكَۚ قَالَ طَٰٓئِرُكُمۡ عِندَ ٱللَّهِۖ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تُفۡتَنُونَ ٤٧

“Biz, sen ve maiyyetindekiler ile teşe’’üm ettik” dediler; “sizin” dedi, “şeâmetinizin sebebi Allah’a mâlum. Doğrusu siz öyle bir kavimsiniz ki imtihan olunuyorsunuz”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَكَانَ فِي ٱلۡمَدِينَةِ تِسۡعَةُ رَهۡطٖ يُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا يُصۡلِحُونَ ٤٨

Şehirde dokuz çete vardı, hep arzda fesad yaparlar, salâha yaramazlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ تَقَاسَمُواْ بِٱللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُۥ وَأَهۡلَهُۥ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِۦ مَا شَهِدۡنَا مَهۡلِكَ أَهۡلِهِۦ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ ٤٩

Allah’a yeminleşerek kavlettiler, “and olsun ona ve ehline bir gece baskını yapalım, sonra da velîsine yemin edelim, ʿbiz onun helâkine şâhid olmadık’ diyelim, şüphesiz sözümüz sözdür, sâdıkızdır” dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَكَرُواْ مَكۡرٗا وَمَكَرۡنَا مَكۡرٗا وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ ٥٠

Böyle bir mekir kurdular, hâlbuki haberleri yok Biz de bir mekir kurmuştuk.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu