بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

هُوَ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗۖ لَّكُم مِّنۡهُ شَرَابٞ وَمِنۡهُ شَجَرٞ فِيهِ تُسِيمُونَ ١٠

Allah, odur ki, gökten sizin için bir yağmur indirdi. İçecek (su) ondandır; hayvanlarınızı içinde otlattığınız ot ve ağaçlar da ondandır.

– Ali Fikri Yavuz

يُنۢبِتُ لَكُم بِهِ ٱلزَّرۡعَ وَٱلزَّيۡتُونَ وَٱلنَّخِيلَ وَٱلۡأَعۡنَٰبَ وَمِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَتَفَكَّرُونَ ١١

Allah, sizin için, o su ile ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve bütün meyvelerden bazısını bitirir (Çünkü meyvelerin bütünü cennettedir). Elbette bunda düşünecek bir topluluk için (Allah’ın kemal ve kudretine delâlet eden) bir âlamet vardır.

– Ali Fikri Yavuz

وَسَخَّرَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ وَٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ وَٱلنُّجُومُ مُسَخَّرَٰتُۢ بِأَمۡرِهِۦٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ ١٢

Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı, sizin hizmetinize O bağladı. Bütün yıldızlar da O’nun emrine bağlıdırlar. Elbette bunların her birinde aklını başına alıp düşünen bir topluluk için, bir çok alâmetler var (ki, Allah’ın azamet ve birliğine delâlet ederler).

– Ali Fikri Yavuz

وَمَا ذَرَأَ لَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُخۡتَلِفًا أَلۡوَٰنُهُۥٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَذَّكَّرُونَ ١٣

Yeryüzünde muhtelif renklerle yarattığı şeyleri (hayvanat ve bitkileri) de sizin hizmetinize bağladı. Elbette bunda da düşünecek bir topluluk için bir ibret nişanesi var.

– Ali Fikri Yavuz

وَهُوَ ٱلَّذِي سَخَّرَ ٱلۡبَحۡرَ لِتَأۡكُلُواْ مِنۡهُ لَحۡمٗا طَرِيّٗا وَتَسۡتَخۡرِجُواْ مِنۡهُ حِلۡيَةٗ تَلۡبَسُونَهَاۖ وَتَرَى ٱلۡفُلۡكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبۡتَغُواْ مِن فَضۡلِهِۦ وَلَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ ١٤

Yine denizden taze et (balık eti) yiyesiniz ve ondan giyib takınacağınız bir zinet (inci) çıkarasınız diye, denizi hizmetinize bağlayan O’dur. Gemilerin denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun, hem Allah’ın fazlından nasîp arayasınız diye, hem de olur ki şükredersiniz.

– Ali Fikri Yavuz

وَأَلۡقَىٰ فِي ٱلۡأَرۡضِ رَوَٰسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمۡ وَأَنۡهَٰرٗا وَسُبُلٗا لَّعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ ١٥

Allah, yeryüzüne sabit dağlar koydu ki, sizi çalkalamasın. Bir de nehirler ve yollar bıraktı, gerek ki doğru gidesiniz.

– Ali Fikri Yavuz

وَعَلَٰمَٰتٖۚ وَبِٱلنَّجۡمِ هُمۡ يَهۡتَدُونَ ١٦

Daha bir çok alâmetler yarattı. Yıldızla da insanlar yollarını doğrulturlar.

– Ali Fikri Yavuz

أَفَمَن يَخۡلُقُ كَمَن لَّا يَخۡلُقُۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ ١٧

Hiç yaratan varlık, yaratmıyana benzer mi? Artık siz düşünmez misiniz?

– Ali Fikri Yavuz

وَإِن تَعُدُّواْ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ لَا تُحۡصُوهَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ ١٨

Halbuki Allah’ın nimetini teker teker saymaya kalkışsanız, icmalen bile sayamazsınız. Muhakkak ki Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.

– Ali Fikri Yavuz

وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا تُسِرُّونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ ١٩

Allah, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri hep bilir.

– Ali Fikri Yavuz

وَٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ لَا يَخۡلُقُونَ شَيۡـٔٗا وَهُمۡ يُخۡلَقُونَ ٢٠

Kâfirlerin, Allah’dan başka yalvardıkları (putlar) ise, hiç bir şey yaratamazlar, halbuki o putlar, (taş veya ağaç gibi şeylerden) yaratılmaktadırlar (şekillendirilmektedirler.)

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00