بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
نِّصْفَهُۥٓ أَوِ ٱنقُصْ مِنْهُ قَلِيلًا ٣
Gecenin yarısında uyanık ol, ya bu miktarı biraz eksilt
Birinci ayette geçen "el-müzzemmil" kelimesi surenin ismi olmuştur. Muhteva ile pek ilgisi yoktur.
Bu surenin iki rukü'su (ayn işareti) ayrı ayrı zamanlarda nazil olmuştur.
Birinci rukü ittifakla Mekkî'dir. Muhtevadan ve hadis rivayetlerinden de böyle olduğu anlaşılmaktadır. Ama Mekke'nin hangi döneminde nazil olduğuna dair rivayetlerden bir bilgi alamamaktayız. Ne var ki, bu bölümün kapsadığı konular bunun nüzul zamanını tesbit etmede bize yardımcı olacaktır.
İlkin, bu rukü'da, Allah, Rasulü'ne gece kalkarak Allah'a ibadet etmesi ve bu sayede Nübüvvet gibi ağır bir yükü omuzlamada kendisine kuvvet verileceği nasihatında bulunmaktadır. Bundan anlaşılıyor ki, bu emir Allah Rasulü'nü Nübüvvet yükünü taşımak için hazırlamaktaydı.
İkincisi, teheccüd namazı için gecenin yarısı veya biraz azında ya da biraz fazlasında Kur'an-ı Kerim'i okuyun emri verilmiştir. Bu da, o zamana kadar gecenin yarısında bu uzunlukta kıraat edecek kadar Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğunun delilidir.
Üçüncüsü, burada Allah Rasulü'ne, muhaliflerinin haksızlıklarına karşı sabırlı olması telkin edilmektedir. Mekke'li kafirler ise azap ile tehdid edilmektedir. Bundan da anlaşılıyor ki, bu rukü nazil olduğu zaman Allah Rasulü İslâm'ı alenî olarak tebliğ etmeye başlamış ve O'na karşı muhalefet Mekke'de şiddetli bir hal almıştı.
İkinci rukü'ya gelince, bir çok müfessire göre bu bölüm de Mekke'de nazil olmuştur. Fakat bazılarına göre ise Medenî'dir. Bu bölümün içerdiği konular da bu ikinci görüşü teyid etmektedir. Çünkü bu bölümde Allah yolunda savaştan bahsedilmektedir. Oysa bilmekteyiz ki Mekke döneminde savaş emredilmemişti. Ve ayrıca zekat emrolunmaktadır. Bilindiği gibi zekata mahsus açıklama ve nisabların tayini de Medine'de farz olmuştu.
İlk yedi ayette, Allah Rasulü'ne "Bu sana yüklenen büyük sorumluluk için kendini hazırla ve bu işin amelî şekli gecelerin aşağı yukarı yarısında kalkarak namaz kılmandır" emri verilmektedir.
8. ila 14. ayetler arasında Allah Rasulü'ne "Her şeyden ilgini keserek kendini yalnızca kainatın sahibi olan Allah'a mahsus kıl. Bütün işlerini Allah'a havale ederek mutmain ol. Karşı çıkanların sana karşı söylediklerine sabret. Onlara karşılık verme, onların hesabını Allah'a bırak" denilmiştir.
Bundan sonra ayet 15-19 arasında Mekke'de Rasul'e karşı çıkan insanlar ikaz edilmektedir ki "Biz size, daha önce Firavun'a gönderdiğimiz Rasul gibi bir Rasul gönderdik. Firavun'un o peygamberin davetine kulak asmadığı ve karşı çıktığı zaman hali nasıl olmuştu, bir hatırlayın. Bu dünyada üzerinize azabın gelmeyeceğini farzetsek bile kıyamet günü bu inkarınızın cezasından nasıl kurtulabileceksiniz?"
Buraya kadar olanlar birinci rukü'nun muhtevasıdır. İkinci rukü ise Said bin Cübeyr'in rivayetine göre bundan on sene sonra nazil olmuştur. Ve burada, birinci rukü'da Teheccüd Namazı hakkında bildirilen emir hafifletilmiştir. Teheccüd namazı için "Ne kadar kolayına gelirse o kadar oku" buyurulmuştur. Fakat müslümanların asıl önem verecekleri şey, beş vakit namaz ve zekat farzının tam olarak yerine getirilmesi ve Allah yolunda mallarını ihlas ile sarfetmeleridir. Sonunda ise müslümanlara, dünyada yaptıkları iyiliklerin karşılıksız kalmayacağı söylenilmiştir. O yapılan iyiliklerin misali tıpkı bir yolcunun varacağı yere daha önceden malını göndermesi gibidir; Allah'a (c.c) kavuştuğunuz zaman bunların hepsini kendi önünüzde bulacaksanız. Bu gönderdiğiniz mal dünyada bıraktığınız maldan daha hayırlıdır. Allah'ın indinde ise aslından daha fazla bir mükafaat vardır.
Kaynak: Mevdûdî - Tefhimu'l Kur'an
نِّصْفَهُۥٓ أَوِ ٱنقُصْ مِنْهُ قَلِيلًا ٣
Gecenin yarısında uyanık ol, ya bu miktarı biraz eksilt