083 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ١٠

Veyl o gün o yalan diyenlere

– Elmalılı Hamdi Yazır

Vay haline o gün yalanlayanların.

– Seyyid Kutub

O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay haline!

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوۡمِ ٱلدِّينِ ١١

o din gününü tekzib edenlere.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kıyamet gününü yalanlamış olanların.

– Seyyid Kutub

O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay haline!

– Diyanet İşleri

وَمَا يُكَذِّبُ بِهِۦٓ إِلَّا كُلُّ مُعۡتَدٍ أَثِيمٍ ١٢

Ki onu ancak her bir haddini aşkın, günaha düşkün tekzib eder.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Oysa onu azgın, günahkardan başkası yalanlamaz.

– Seyyid Kutub

Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkar eder.

– Diyanet İşleri

إِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٣

Karşısında âyetlerimiz okunurken “evvelkilerin esâtîri” dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ayetlerimiz kendisine okunduğu zaman 'eskilerin masalları' der.

– Seyyid Kutub

Ona âyetlerimiz okununca, "Eskilerin masalları" der.

– Diyanet İşleri

كـَلَّاۖ بَلۡۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِم مَّا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ ١٤

Hayır hayır: fakat onların kazançları kalblerinin üzerine pas bağlamıştır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, aksine kazandıkları, kalplerini karatmıştı.

– Seyyid Kutub

Hayır hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır.

– Diyanet İşleri

كـَلَّآ إِنَّهُمۡ عَن رَّبِّهِمۡ يَوۡمَئِذٖ لَّمَحۡجُوبُونَ ١٥

Hayır hayır: muhakkak ki onlar o gün Rablerinden hicabda kalacaklar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, şüphesiz onlar o gün, Rabblerinden mahrum kalacaklardır.

– Seyyid Kutub

Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır.

– Diyanet İşleri

ثُمَّ إِنَّهُمۡ لَصَالُواْ ٱلۡجَحِيمِ ١٦

Sonra onlar muhakkak cahîme yaslanacaklar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra onlar, şüphesiz cehenneme sürükleneceklerdir.

– Seyyid Kutub

Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir.

– Diyanet İşleri

ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ١٧

Sonra da denecek: “İşte bu, sizin o tekzib edip durduğunuz”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra da onlara: «İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir» denilecek.

– Seyyid Kutub

Sonra da onlara, "Yalanlamakta olduğunuz işte budur" denecektir.

– Diyanet İşleri

كـَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلۡأَبۡرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ ١٨

Hayır hayır: çünkü ebrârın yazısı illiyyîndedir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Fakat iyilerin yazısı İlliyyin'dedir.

– Seyyid Kutub

Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı "İlliyyûn"dadır.

– Diyanet İşleri

وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا عِلِّيُّونَ ١٩

Bildin mi illiyyîn nedir?

– Elmalılı Hamdi Yazır

İlliyyinin ne olduğunu bilir misin sen.

– Seyyid Kutub

"İlliyyûn"un ne olduğunu sen ne bileceksin.

– Diyanet İşleri

كِتَٰبٞ مَّرۡقُومٞ ٢٠

Terkīm olunmuş bir kitab.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Mühürlenmiş bir kitaptır o.

– Seyyid Kutub

O yazılmış bir kitaptır.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu